Yalanlar

4K 313 562
                                    

Ohio - Lioness

Gizem'i kollarından tutup sandalyeye oturttuğumda şaşkın şaşkın baktı yüzüme, "Ay bir nefes al Gizem, ne olur!". Sinirle kalkıp "Bunun için mi oturttun Elçin beni?" dedi, "Kızımın doğum günü var oturamam ben!". Ofisin içinde kendi kendine mırıldanıp dönmeye devam ederken derin bir nefes verip bilgisayarıma geri döndüm. Okumam gereken bir sürü rapor, yazmam gereken bir sürü protokol ve manuel ayrıca başlamam gereken iki makalem vardı. Gizem'in her şeyi hazır olan partinin nesi eksik diye düşünmesiyle vakit kaybedemezdim yani.

Ama maalesef Gizem'le hiçbir şey planladığın gibi gitmezdi. "Elçin!" dedi heyecanla, "Minik çekirgem yardım eder misin? Bak beynim patlayacak.". Güldüm ama gülümsemem Gizem'in öldürücü bakışları altında soluverdi. Yerimden kalkıp yanağına sulu bir öpücük bıraktım. "Bak ne yapalım biliyor musun?" dedim heyecanla, "Sen şimdi otur bir nefes al. Ben kahve yapıp getireyim bize. Sonra liste yapalım. Neler eksik görürüz.". Başını sallayıp "Olur bak. O çok iyi olur. Hatta sen git kahve yapmaya ben listeye başlayayım." dediğinde gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Öpücük atıp ofisten mutfağa geçtiğimde cebimde sürekli titreyen telefonu çıkardım sonunda.

-Bebeğim nasılmış?

-Gizem canına okuyormuş bebeğinin.

Telefonun ucundan kahkahası doldu kulağıma. Salak salak sırıttım olduğum yerde. Omzumla yanağım arasında sıkıştırdığım telefonun düşmeyeceğine emin olunca kahveyi hazırlamaya başladım. "Evde de bizi dizdi hizaya." dedi o sırada Barış, "Hayır işin saçmalığı Duru'yu da dizdi. Kızcağız doğum gününden bir şey anlasa bari.". Makinayı çalıştırıp telefonu tekrar elime aldım, "Amcası değil misin canım? Kurtar o zaman çocuğu.". "Abime devrediyorum zaten Gizem'i. Biz Duru'yla kaçıyoruz benim odama." dediğinde kaşlarımı çattım, "Abime?".

-Bir tuhaf geldi değil mi sana da? Niye aniden saygılı oldum ki Demir'e? Annemler gelecek diye kesin.

-Ay annenler geliyor!

İkinci kahkahası duyuldu telefondan ama bu sefer sırıtamadım maalesef, "Ya dalga geçmez misin lütfen? Tedirginim ben.". "Gelin seni!" diye dalga geçti, "Hayır annemlerin haberi de yok ki, neyden geriliyorsun?". "Çünkü" dedim fincanları doldururken, "Anne o, anlar.". "Bak sen!" dedi. Sesindeki alay sinirimi bozuyordu, "Adını söyleyemiyorum burada ama son sesli harfini uzatarak söyledim say olur mu?".

-Resmen küfrettin şu an!

"Salak!" dedim gülerek. "Bu sevgi salaklarından değil mi? Öbür türlüyse biraz küsmüş gibi yapacağım çünkü." dediğinde kıkırdadım, "Sevgi olanından, evet. Ama kapatıyorum şimdi. Gizem'i sakinleştirmem lazım.". "Yumuşat bebeğim yumuşat." dedi, "Pamuk gibi yapıp yolla eve.". Kıkırdayıp "Öptüm" dedim. Telefona bir öpücük de atıp kapattıktan sonra kahvelerle ofise geri döndüm.

Gizem önünde bir dosya kağıdı düşünürken odaya girmemle "Heh!" diye bağırdı, "Çekirgem gel bir bak şu listeye eksik var mı?". Kahvesini önüne koyup kendiminkini yudumlamaya başladım. Elimdeki listede bir ben eksiktim galiba. Gizem aklına geleni yazmıştı. Ama dikkatle bir kez daha okudum. Bir eksik çıkmasındı tabi. Duru kuşumun mutluluğu söz konusuydu ne de olsa. "Bu noktalar ne Gizem?" diyerek listede nokta koyduğu kelimeleri gösterdim, "Eksikler onlar. Yani daha yapılacaklar.". Kahvemden bir yudum daha alıp noktalılara baktım bu sefer.

-E balonları Barış halletmiyor muydu?

Gizem'in bana bakışıyla başımdan aşağıya dökülen kaynar sular bütün bedenimi yaktı.

Tebrikler Elçin! Daha güzel nasıl açıklayabilirdin ki ilişkini? Bir de şey deseydin keşke, biz aldık balonları Barış'la, ama benim evde duruyor Duru görmesin diye. Çünkü belki tam anlamamıştı böyle Gizem!

CapellaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin