Kimsin Sen?

5.8K 380 817
                                    

Arctic Monkeys - Do I Wanna Know

Kollarımda uyuyan Gizem'i uyandırmamak için elimden geldiğince az hareketle kapıyı çaldım. Demir yüzü sinirden kıpkırmızı olmuş bir şekilde kapıyı açtığında ateş saçan gözlerini dikti yüzüme. Bakışları Gizem'e kaydığı gibi yumuşadığında sırıttım, "Esip gürlemen bize zaten değil mi? Gizem'i gör hemen yelkenler suya.". Demir sinirli bakışlarını yüzümde gezdirirken "Gizem ağırlaşmış mı ya?" dedim sırıtarak.

-Canına susadıysan uyanıkken sor bir de bunu.

Eğilip kucağımdan Gizem'i aldığında sırıtarak bakmaya devam ettim yüzüne. Gizem'in beline sarılı elinin işaret parmağını zorlukla bana doğru salladı, "Bir gün aşık olacaksın ya Barış, o zaman hiç destek olmayacağım sana. Sırf dalga geçeceğim.". "Tabi tabi." diyerek mutfağa ilerledim. Yüzümdeki gülümsemenin Demir'le bir alakası yoktu aslında. Son yarım saattir kendimi engelleyemiyor sadece gülüyordum.

Dolapları karıştırıp sonunda viskiyi bulduğumda da durum aynıydı. Bardağa biraz viski koyup bardağı elimde çevirirken diğer elimi sakallarımda gezdirdim. Bardağı bir kenara koyup ellerimi tezgaha yasladığımda "Elçin" diye fısıldadım kendi kendime, tekrar tekrar. Adını duydukça daha da büyüyen gülümsememi durdurmak için bir yudum aldım. "Elçin nerede?". Demir'in sorusuyla yerimde zıpladığımda hafifçe güldü, "Yaramazlık yaparken mi yakaladım Barış bey?". İkinci sorusunu es geçerek "Evine bıraktım." dedim bir yudum daha alıp.

-Korktu tabi kızacağım diye değil mi?

-Bilmem. Ben teklif ettim. Sevgilisi falan bekliyorsa evde diye.

Kocaman bir kahkaha attı Demir. Önümdeki şişeyi kendine çekerek elindeki bardağa doldurmaya başladı, "Hangi sevgilisi?".

Hangi sevgilisi derken? Çok sevgilisi mi var ki bu kızın?

Kaşlarım çatık Demir'in yüzüne bakmaya devam ettim. Ağzındaki viskiyi bir süre çevirişini izledim. Bakışlarını kaldırdığında "Hayırdır ne bakıyorsun?" dedi.

Elçin'i merak ediyorum çünkü Demir. Ama anlatmıyorsun. Hatta unuttun bile son dediğini. Ama içime kocaman bir kurt bıraktın aslında.

"Hiç." dedim, "Hiç, ne bakacağım.". Bardağı bir dikişte boşalttı," Ben yatıyorum. Var mı bir isteğin?". Başımı sallayıp dudak büktüm. İyi geceler deyip mutfaktan çıktığında başımı geriye yasladım. Arkamdaki pencereden süzülen ışıkları izledim bir süre. "Elçin" diye fısıldadım sonra tekrar, "Ne yaptın sen bana?".

*

Salona ayaklarını sürterek giren Gizem'e sırıtıp "Günaydın." dediğimde panikle işaret parmağını dudağına bastırdı, "Şişşşt sessiz ol.".

-Başımız ağrıyor galiba biraz?

-Ay Barış çok ses yapıyorsun şu an! Sesin beynimde yankılanıyor.

Kendini yanımdaki koltuğa attığında hafifçe güldüm. Ellerini şakaklarına bastırıp masaj yaparken izledim bir süre. Boğazından kalın bir ses çıkarıp inledi, "Yok, asla gidemem bugün laba. Çantam nerede benim?". Başını kaldırıp etrafına bakınmasına son vermek için kapının yanındaki çantasını getirdim. Çantasını biraz karıştırıp telefonu bulduğunda ışıktan rahatsız olmuş olacak ki gözlerini kıstı. Sonunda kulağına götürdüğünde tek eliyle başına masaj yapmaya devam ediyordu.

-Elçin! Minik çekirgem!

Telefonun diğer ucundan Elçin'in söylenmelerini duyabiliyordum.

Söylenirken bile tatlı olabilir mi bir insan? Ya da sadece söylendiğini duyduğunda bile sırıtmana sebep olabilir mi bir insan?

CapellaWhere stories live. Discover now