Takıntı

3K 243 613
                                    

Aydilge - Takıntı

Uzattığı elini sıktım mı? Ya da en azından elimi uzattım mı? Bu kızın umurunda oldu mu? Beynim çalışmayı bırakmıştı sanırım. İçimde çok büyük bir savaş vardı. Bir tarafım inatla "Yapma Elçin! Bu sefer yapma bari!" diyordu. Ama diğer tarafım çok daha inatçı gibiydi. Ve tabi ki tam karşısındaydı yapma diyen tarafımın. "Neyi düşünüyorsun daha?" diye kızıyordu bana, "Kız aylardır haber alamadığını söylemedi mi? Barış şaşkın şaşkın bakmıyor mu kıza? Daha neyi düşünüyorsun?".

İkisini de dinlemek istemiyordum sanırım bu sefer. "Hadi bir üçüncü ses." diye yalvarıyordum sadece. İki uçta olmamalıydım bu sefer. Barış yokken düşünmüştüm koca hafta. Bu ilişkinin başlamasında da ilerlemesinde de en büyük sorun bendim hep. Haklı yanlarım yok muydu? Tabi ki vardı. Ama yanlış anlamalar yüzünden o kadar çok kırmıştım ki Barış'ı kendim bile artık o haklı yanlarımı bahane olarak görmeye başlamıştım. Madem güveniyordum bu adama, madem bırakmıştım bu kadar kendimi; öyle davranmam gerekiyordu. İçimdeki dürtüler ne söylerse söylesin, o durduramadığım aklım ne yapmamı isterse istesin biraz kalbimi de dinlemem gerekiyordu. En azından aldığım karar buydu. Ama şu an uygulamak hiç de kolay değildi.

Mis gibi karar almıştım oysa ben. Neden en zoruyla sınanmak zorundaydım ki? Gerek var mıydı? Bu kızın Barış'ın tek geceliklerinden olduğunu düşünmek istemiyordum. Tek gecelikler harici ilişkim olmadı da demişti. İnanıyordum, yalan söylemezdi. Yanında bir gece geçirdiği kızı görünce de beni elimden tutup yanına sürüklemezdi herhalde. Bir şekilde atlatırdı. Buraya kadar her şey çok güzeldi.

Ama... İşte büyük bir ama vardı ortada. Belki tek gecelik değildi. Belki ilişki de değildi. Düzenli zevk paylaşımı olarak yumuşatabileceğim bir durumdu belki aralarındaki. "Aylardır haber alamadık senden." demişti kız. Tek tek her kelimesi canımı acıtıyordu bu cümlenin. Aylardır en çok acıtanıydı sanırım. Neden aylardır? Karnındaki bebek yüzünden mi? Onu mu haber vermek istemişti? Aylar önce haber alıyordu da bir anda mı kesilmişti haber alması? Ve kimdi alamadık dediği bu birinci çoğul şahıs eki kullanmasına sebep olan? Tuğçe ve bebeği? Tuğçe ve ailesi? Tuğçe ve arkadaşları?

Beynim yanıyordu. Beynim alev almıştı. Tepki vermeden önce iyice düşünmem gerekiyordu ama düşünceler acıtıyordu. Düşünceler çok acıtıyordu tam da şu anda. Kafamdan çıkıp ana dönmem gerektiğine karar verdim bu yüzden. Belki açıklığa kavuşurdu böylece. Ama görünüş hiç iyi değildi. Barış da en az benim kadar şaşkındı. Tuğçe'nin karnına öyle bir şok içinde bakıyordu ki şoku kalbimi acıtıyordu. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. "Dur Elçin." dedim kendi kendime, "Ne olursa olsun, dur. Burada dur en azından.". O yüzden sesimi çıkarmadan beklemeye devam ettim.

"T-Tu-Tuğçe?" dedi Barış. Keşke alıp bir bıçak soksaydı bana, daha az acıtırdı şu kekelemesinden. Kız halinden çok memnun önce karnına sonra Barış'a bakıp gülümsedi. "Düşündüğüm değil, değil mi?" dedi bu sefer Barış. Keşke düşündüklerini benimle de paylaşsaydı da ölmeseydim böyle hemen yanı başında. Biraz önce Barış'ın tutmaya çalıştığı şimdi ise buz tutan elimi yumruk yapıp kızın son darbeyi indirmesini bekledim. "Tam da düşündüğün sanırım." diyerek çok bekletmedi o da sağolsun.

Kulaklarım uğuldamaya başladı. Nefesim burnumu, ciğerlerimi, dudaklarımı yaktı. Gözlerime dolan yaşları yok etmeye çalıştım. Ama olmadı. Gitgide çoğaldılar sanki bana 'Bizden kurtuluş yok' der gibi. Bütün midemi yakıp kavuran bir fırtına yemek borumdan yukarı attı kendini. Geçtiği her yerde bir alev topu gibi yanıklar bırakarak, geçtiği her yeri yakıp yıkarak. Ağzıma gelen ekşi suyu geri ittirdim. Burada değildi. Bu kızın karşısında değildi. Burada dağılmayacaktım. Bitecekse de bu kızın karşısında olmayacaktı. Ben doya doya kavgamı edecektim önce. Ondan sonra bitecekti. Bu kıza o zevki tattırmayacaktım ama sonrasında al tepe tepe kullan diyebilirdim. Sadece şu an değildi, sadece burada değildi.

CapellaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin