Kıyamet

3.3K 294 502
                                    

Bjork - Play Dead

Bir minnak özürle başlayayım. Mesajlaşmayı çok ihmal ettiğimin farkındayım. Soranlar oluyor mahcup oluyorum. Ama bir yandan da yazınca okuyamadığı için sinirlenen sayısı soranlardan daha çok oluyor. Ne yapsam bilemedim bu konuda. Ne dersiniz acaba?

Biraz önce Elçin'i sıkıştırmış olmanın verdiği memnuniyetle sırıta sırıta indim merdivenlerden. Sanki sürekli sıkıştırmıyormuşum gibi her seferinde bu saçma mutluluğun bütün vücudumu ele geçirmesine şaşırıyordum aslında. İşin komiği sıkıştırmama gerek de yoktu zaten. İkimiz de biraz fazla seviyorduk dokunmayı. Ama işte böyle küçük oyunları da çok seviyorduk. Birimiz yanaşıyorsa diğerimiz kaçıyordu ki işin keyfi çıksın. Bilerek yapılan bir şey değildi tabi bu. İçgüdüseldi. Tabi bir de kaçan taraf genelde Elçin oluyordu. Kimseyi kandırmaya gerek yoktu, Elçin bana geldiyse kaçmak aklıma gelen son fikir bile değildi.

Yüzümdeki sırıtmadan biraz bile eksilmeden kapıya geldim. Gelenler her kimse yemek getirmiş olmalarını diledim içimden. Çünkü bütün gün temizlik yapmıştık ve ben ağzımı açıp yemek yesek mi diye bile soramamıştım Elçin'e, o da yiyelim dememişti hiç. Evi bitirmeye çok hevesliydi çünkü. Gazını almışken bıraktım bebeğimi, yoksa o gazın bana yöneleceğini bilecek kadar tanıyordum artık. Aklımda çeşit çeşit yemeklerle kapıyı açtım ama karşılaştığım şey hiç de lezzetli değildi.

Hayaller hayatların en kötü versiyonu niye benim başıma gelmek zorunda ki!?

Yutkunup istemsizce yukarıya baktım sanki Elçin'i görebilecekmişim gibi. "Anne!" diye abartılı bir şekilde bağırdım Elçin'in duymasını umarak. "Ne işin var senin burada?" diye devam ettim. Muhtemelen bu sorunun her harfini annem tek tek burnumda getirecekti ama çıkmıştı bir kere ağzımdan. Çatılan kaşları düşüncemde haklı olduğumu gösterirken hem biraz önceki potumu hem de Elçin'in yukarıda evimizi temizliyor oluşunu nasıl açıklayacağımı düşünmeye başladım. Uzun ve gergin sessizliği bölense Betül oldu, "Buralardaydık da yardım edebileceğimiz bir şey var mı diye bakmaya geldik. Ee içeri davet etmeyecek misin bizi?".

Kapıyı biraz daha açıp "Pardon ya!" dedim, "Gelsenize.". Ama tam adımlarını atacaklardı ki Elçin'in bağırışı çınladı beynimin içinde. "Anne terlik!" diye bağırdığımda annem ters ters bakmaya devam edip "Sen çok çamaşır suyuna mı maruz kaldın Barış?" diyerek ayakkabısını çıkardı. Ama bir anda duraksayıp "Ee bitmiş bu ev." dedi şaşkın şaşkın, "Sen mi temizledin oğlum tek başına? Nasıl bitirdin bir günde?". Diğer sorularını duymamış gibi davranmak en akıllı tercihti. O yüzden "Bitti sayılır, üst kat kaldı biraz." dedim salona doğru yönlendirirken.

Betül koltuğa oturmadan önce "E çok güzelmiş bu ev Barış ya!" dedi. "Sağol Betül ben de sevdim baya evi." dedim ama gözlerim annemdeydi. Bu evi bir günde bu şekilde temizleyemeyeceğimi bilecek kadar tanıyordu beni. O yüzden gözleri 'fıldır fıldır'ın üstünde bir performansla etrafı tarıyordu. Olası soruları engellemek için karşılarına sandalye çekip "Ee Betül nasılsın ya? Görüşmedik ne zamandır." diye sordum. Bildiğim bir şey varsa Betül'ün konuşmayı çok sevdiğiydi çünkü. Normalde pek katlanamasam da şu an annemin sorular sormasını engelleyebilecek her şeyin başımın üstünde yeri vardı.

Betül de biraz şaşırmış "İyi Barış." dedi. Haklıydı tabi kız, genelde sormazdım böyle sorular. Bir yandan Betül hiç susmadan konuşsun istiyordum bir yandan da Elçin'in yanına çıkmak. Şu anki halini, paniğini tahmin edebiliyordum. Bir yandan o halini düşününce istemsizce gülümsüyordum. Çünkü çok tatlı telaşlanıyordu. Ama durumumuz pek gülmeye uygun değildi şu an. Betül tahmin ettiğim gibi görüşmediğimiz her günün özetini geçerken kafamdan planlar yapmaya uğraştım. Annemin gözünün arada üstümde gezindiğini, sürekli bir şeyler sormak istediğinin farkındaydım. Ama Betül sağolsun nefessiz konuştuğu için annem bölüp de soramıyordu. "... Sen neler yapıyorsun?" diye sorduğunda sorunun bana geldiğini anlayıp toparlandım. Omzumu silktim, "İyi işte aynı benim.".

CapellaWhere stories live. Discover now