Kafa Birikintisi

5.5K 347 660
                                    

Mor ve Ötesi - Daha Mutlu Olamam

Mesajlaşma olduğunda * işareti koyacağım bölüm başına görmeyenler olursa diye. Bu haftanın mesajlaşmasını okumak isteyenleri profilime bekleriz:)

Yine o koltuktaydık. Yine sessizdik. Yine elleriyle oynayıp önüne bakıyordu. Yine derin derin nefes alıyordu. Yine kıpkırmızıydı yanakları. Farklı tek şey bu sefer şapşal bir mutluluk vardı üstümüzde. Uyuşmuş gibi sırıtıyorduk ama konuşamıyorduk. Ne kadardır böyle burada oturuyorduk bilmiyorum. Bardan eve nasıl geldiğimizi de... Rüyada gibi hissediyordum kendimi. O yüzden sık sık gözlerimi kaldırıp Elçin'in varlığını kontrol etme gereği duyuyordum.

O da sessizdi. Sessiz ama mutlu... Gülümsüyordu sürekli. Gözlerimi kaldırdığımda genelde çarpışıyordu bakışlarımız. Ama konuşmuyorduk. Nereden başlayacağımızı bilmediğimiz için belki de. Önce geride kalan bir iki ayı temizlememiz gerekiyordu ki ayağımıza dolanan şeylerden kurtulalım. Ama o temizlik de kolay değildi işte. Neyi, nasıl açıklamak gerektiğini bilmiyorduk belki de. İkimiz de bir yerlerde elimize yüzümüze bulaştırmıştık çünkü.

Elçin'in derin nefesiyle düşüncelerimi bırakıp güzel yüzüne çevirdim bakışlarımı. Dilini dudaklarının üstünde gezdirip yutkundu. Gözlerimiz buluştuğunda utangaç bir gülümseme bahşetti bana. "Bazen kedimi severken" dedi, "Karnını döner okşayayım diye. Ön patileriyle sarılır elime sevmem için, arka patileriyle de tekmeler durur elimden kurtulmak için.". Kaşlarımın çatıklığı hoşuna gitmiş olacak ki kıkırdadı, "Ne anlatıyor acaba bu kız diyorsun değil mi?". Gülüp "Tam öyle demiyorum da..." dedim muzip muzip. Gülüp başını sallarken "Ben de öyleyim." dedi, "Öyleydim yani. Sana karşı. Bir yerden tutmaya çalışırken bir yandan itiyordum. Değil mi?".

Ne yalan söyleyeyim ben kediye benzetiyordum Elçin'i ama onun kendisini benzeteceğini hiç düşünmemiştim!

Başımı salladım usulca, "Yani ben tutma kısmını çok hissedemiyordum ama öyleydi galiba.". Utanıp başını eğince tereddütle uzattım elimi. Çenesinden tutup kaldırıp gözlerine bakarken "Elçin" dedim, "Bak geldik buraya. Oturuyoruz. En son kavga ediyorduk aslında. Burada olmamızın bir anlamı var değil mi?". "Kavga mı?" dedi şaşkın şaşkın.

-Yani işte... Sonrasını biliyoruz ve sonrası bizi buraya getirdi. Ama biz yine konuşmuyoruz. Ben başlayayım. Çok ittim Elçin seni. Ama sadece kafamda. Senin karşında duramadım. Kafam karışıktı hep. Bilmiyordum çünkü.

-Sevmemiştin kimseyi.

-Evet. Sevmemiştim kimseyi. Nasıl sevilir, sevince ne olur onları da bilmiyordum. Kabul ediyorum oyun gibiydi başta benim için. Sana demiştim gördüğüm çoğu kızdan farklısın diye. Farklıydın gerçekten ve seni tanımak istemiştim. Ama gerisini tahmin edemiyordum.

Yutkunup balkona baktım. Benimle birlikte o da çevirdi bakışlarını, "Orada fark ettim, ben de sevebiliyormuşum. Sevince de salaklaşıyormuşum.". Bir şey demeden nemli gözlerle baktı yüzüme sadece. "Biraz pişmandım sanırım. Yani öyle davrandım galiba." dedi sonunda, "O yüzden miydi sarhoştuk?". Dudağımın kenarını sertçe sıkıştırdım dişlerimin arasına başımı sallarken.

CapellaWhere stories live. Discover now