Karmakarışık

5.1K 322 640
                                    

Mabel Matiz - Vals

Soluma dönmeye çalışıp olduğum yerde hareket edemediğimde homurdanarak gözümü araladım. Hava henüz yeni yeni aydınlanıyor gibiydi. Hatta karanlık bile denebilirdi. Barış'ın kolu sanki gitmemden korkar gibi belimi sıkı sıkı sarmış olduğundan kıpırdayamadığımı anladığımda sırıttım. Hafifçe kıpırdanıp hareket etmeye çalışmam Barış'ın kolunu daha sıkı sarıp burnunu saçlarıma gömmesiyle sonuçlandığında gülümsemem büyüdü. Debelenmeyi bırakıp kendimi serbest bıraktım. Barış'ın belimdeki elini okşayarak gözlerimi kapadığımda derin bir nefes aldım. Ciğerlerim Barış'la dolarken gözlerimin arkasında hiç uyku olmamasına şaşırarak ısrarla karanlığa hapsettim kendimi. Ama içimdeki ve aklımdaki sesler susmak bilmediği için uyumam imkansız gibiydi.

Dün gece... Dün gece rüya gibiydi her şey. Gerçek olamayacak kadar güzeldi çünkü. Ama sorun da oydu aslında, yaşadıklarımız gerçek olamazdı. Yaptığımdan pişman değildim, sarhoş da değildim zaten. Aklım yerindeydi. İyi ki de yerindeydi. Her anını tekrar tekrar başa sarabiliyordum böylece. Ama... İşte o büyük amayı çözemiyordu kalbimle beynim. Erken denebilirdi böyle bir şey yaşamak için. Ya da hata... Bana öyle gelmiyordu ama. Her şey çok doğruymuş gibi hissettiriyordu. Olması gereken oymuş ve olmuş gibi.

Yanaklarımı şişirip inatçılıktan vazgeçerek açtım gözlerimi. Barış'ın elini okşayarak yavaşça gevşetmeye çalışırken kendini yana devirmesiyle rahat bir nefes aldım. Kolundan kurtulmuş olmanın rahatlığıyla bedenimi ona çevirdim. O kadar huzurlu uyuyordu ki... Parmaklarımı yavaşça alnına düşen küçük tutamlarda gezdirdim.

Çok güzelsin Barış. Kusursuz belki de yüzün. Çatık kaşların bile güzel. Ama çok zehirlisin aynı zamanda. Her hareketinde kendimi bin kez sorgulamak zorunda kalmak çok yıpratıcı. Sana kapılmamak elde değil çünkü. Kapılmamaya uğraşmayı bıraktım o yüzden. Rüzgarınla savruluyorum oradan oraya. Ama rüzgarın nereye götüreceğini bilmemek çok rahatsız edici.

Uzattığı kalın dudaklarına tüy gibi bir öpücük bırakıp yataktan sarkıttım bacaklarımı. Ayağıma sürünen kediye kıkırdarken "Gel bakalım kedi, çıkalım odadan." diyerek kucakladım. Mama kabını kontrol edip mama ilave ettikten sonra kalın ev bornozumu geçirdim üstüme. Sigaramı cebime atıp balkona çıkarken dışarının soğuk olduğunu hissetmeyi bırak soğuk gözüktüğünü düşünüp duraksadım.

Her karar iyi olacak diye kim demiş zaten!

Kendi kendime omuz silkerek balkona adım attığım an çıplak bacaklarım donmaya başlamıştı hemen, umursamadım. Bir hırsla sigaramı yakıp dudaklarıma götürdüğümde derin bir nefes çektim. Gözlerim kendiliğinden kapanırken kollarımı balkonun demirlerine dayadım. Üşüyen bacaklarımı birbirine sarıp ardı ardına nefesler aldım sigaradan. Alnımı avcumun içine dayadım, "Düşün Elçin düşün!".

Ne düşüneceğimi bilseydim keşke. Barış uyanınca nasıl davranacağımı mesela. Evet pişman değilim diyorum ama onu bilmiyorum. Her gece yanında sabahladığı kızlardan biri olarak görmediğini düşünüyorum beni. Yaklaşımı farklıydı çünkü. Kaç kez izin aldı bir kere gözleriyle... Kapımın önüne geldi, benim için; beni tanımak için. Ama nasıl olacak? Ne olacak? Olacak mı? Emin değilim işte. Olursa da çok zorlu olacak o kesin. Sindirmem zor, geçmiş de olsa. Sonra öğretmem gerekecek çoğu şeyi. İlişki ne bilmeyen bir adamdan bahsediyoruz sonuçta. Sabrım var mı o kadar? Var mı Elçin? Daha önemlisi sevgin var mı o kadar?

Biten sigaramı eğilip yerdeki küllüğe bırakıp bekletmeden yenisini yaktım. Midem gecenin etkisini atlatamamışken üst üste sigarayla kıvranıyordu. Ama bugün hiçbir şey umurumda değildi. Beynim patlayacak gibi hissediyordum. Sanki dudaklarım arasında yavaşça süzülüp Aralık'ın kurşun gibi ağır havasına karışan duman çözebilecekmiş sorunlarımı gibi ona sığınıyordum. Cevap versin diye daha derin çekiyordum içime. Daha güçlü üflüyordum. Ama cevap yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Gecenin etkisi yavaş yavaş soğukla birlikte uçup giderken içimin ürpertisini titretti tüm bedenimi.

CapellaWhere stories live. Discover now