Eşek

2.8K 255 576
                                    

Slackwax - Close to My Fire

Merhabalar!

Ben sizleri çok özledim! Bebeklerimi yazmayı da... Kısa tutacağım bölümü yazdım da yazdım o yüzden yine. Bayramın ilk gününü atlamadık bir türlü:)) Bahaneyle geçmiş bayramınızı kutlayayım ben de. Bir de bir minik duyuru.  Diğer hikayemi okuyanlar biliyorlardır zaten ama malum Capellacılar da azımsanamayacak kadar çoklar. O yüzden buradan da duyurmak istedim. 

Elçin'in doğum günü için 3 minik arkadaşım kanser rahatsızlığı olan çocuklara yardım etmek istemiş. Ben de kendilerine yardım ediyorum. Doğu illerindeki okullara yardımı da ekledik listemize, daha ekleyeceklerimiz olur diye düşünüyorum:) Eğer siz de destek olmak isterseniz bana özelden yazabilirsiniz. 

Daha fazla uzatmadan bölüme doğru yolcu edeyim sizi. Özleşmişsinizdir:)

İyi okumalar♥️

Bir insanı tanıdığınızı sanırsınız. Her yönünü, her tepkisini, her gizlisini bildiğinizi düşünürsünüz. En azından büyük bir kısmını... Kimse kimseyi tam anlamıyla tanıyamaz çünkü bence. Belki çok çok büyük bir kısmını bilirsin ama her insan şaşırtır karşısındakini illa ki bir gün. O yüzden hiç yüzde yüz değildir o tanıma durumu. Hep bir pay bırakılır. Ama o bildiğinizi düşündüğünüz çok çok büyük kısma çok güvenirsiniz. Oraya sırt dayanır mı dayanmaz mı insanına göre değişse de bildiklerinize dayarsınız sırtınızı. Ama o bildiğinizi sandığınız da yanlışsa işte o an sizin için büyük bir hayal kırıklığıdır.

Utku gibi... Utku'nun benim hayatımda çok güzel bir iz bırakabilecekken kocaman bir hayal kırıklığı olması gibi. Benim tanıdığım Utku'yla beni bırakıp giden Utku bambaşkaydı çünkü. Ama bu hayal kırıklığı geldiğinden beri bana "Ben bu adamla yıllarca nasıl gülüşmüşüm, konuşmuşum? Ben bu adamı nasıl sevmişim?" dedirtecek koca bir hayal kırıklığına dönüşmüştü.

Üzgün müydüm? Hayır! Kırgın mıydım? Asla! Kanımda öyle bir sinir geziyordu ki kulaklarımdan ateş çıksa şaşırmayacak durumdaydım sadece. Barış polislerle konuşurken yaptığım tek şey derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışmaktı. Duyamıyordum bile ne konuştuklarını. O yüzden dan diye girdim konuşmaya, "Bir üstümüzü değiştirip gelsek? Aceleniz yok herhalde?".

Barış da en az polisler kadar şaşkın bana döndüğünde "Yani katil değil ya adam. Evden apar topar götürecek bir durumunuz yok. Kaçmıyoruz da. Tamam üstümüzü değişip geliyoruz diyorum. Bir sıkıntı var mı?" dedim gözlerinin içine bakarak. Barış'tan sessiz bir "Elçin" çıksa da göz temasını hiç kesmeden gelen polise bakmaya devam ettim. "Tabi." dedi sonunda hala şaşkınlığını atamamış olsa da, "Yani tabi değişin üstünüzü.".

Derin bir sessizlik içinde yukarı çıkarken Barış'ın ne zamandır sıktığımın farkında bile olmadığım elime dokunmasıyla irkildim. "Sakin olur musun biraz?" diye fısıldadı merdivenlerden çıkarken, "Başına iş açacaksın durup dururken.". Omuzlarımı silkip yürümeye devam ettim. Gözlerini büyütüp çocuğuna kızan babalar gibi baktı ama umurumda değildi. Kanım çok deliydi şu an. Hiçbir şey durduramazdı beni.

Yukarı çıktığımız gibi giysi odasına doğru hafifçe ittirdim Barış'ı. "Bu eve gelip adam almak falan filmlerde dizilerde olmuyor muydu? Gerçekten bir belge gelmesi gerekmiyor mu eve?" gibi boş bir soru sorduğunda sabırsızca "Ne bileyim Barış." dedim tişörtünü ona doğru atıp, "Daha önce hiç karakola çağırılmadım ama Utku'nun amcası mı dayısı mı ne biri emniyette çalışıyordu. Ondandır.". Ben heyecanla çekmecemi karıştırırken Barış "Sıçtın diyorsun yani." diye mırıldandı, "Yatarım kadın. Senin için hapis de yatarım.".

CapellaDär berättelser lever. Upptäck nu