Pijama

2.3K 184 200
                                    

Duman - Elleri Ellerime

Bağdaş kurduğu bacaklarını sert bir şekilde aşağıya indirip "Deli misin acaba sen?" diye bağırdı, "Yani delisin onu biliyoruz da olacak iş mi bu dediğin Barış?". Yola dikkat ederek göz ucuyla baktım yüzüne. Kızacağını tahmin ediyordum ama bu kadar sert tepki vereceğini tahmin etmiyordum. Bir de kendisi aklımı başımdan aldığı için pek detaylı düşünememiştim galiba. Elçin bağırdıkça bana da bir miktar saçma gelmeye başlamıştı çünkü düşüncem.

Değişmeye başlayan fikrimi onunla da paylaşmak için "Bebeğim" diye ağzımı açtım ama "Gelmiyorum!" dedi tekrar bacaklarını altına çekerek, "Ya pijamalarlayım hala farkındaysan. Nasıl gidebiliriz? Ayrıca-". Gerçekten hala pijamalarlaydı ama bence gayet güzel gözüküyordu. Hafifçe güldüm haline. Sinirleri ne kadar bozuktu ki evden bu halde fırlamıştı dışarıya. O halde korna çalan ben değil de başkası olsa gerçekten çıkabilecek yaygarayı düşünemiyordum. Çünkü benim sarman kedim gürleyerek çıkmıştı resmen apartmandan. Beni bile şaşırtmayı başardığına göre başkasını şaşkınlığıyla bile dövebilirdi. Öyle bir sinir vardı.

Sinir değil can acısıydı aslında. Onun da farkındaydım. Notu görmediği için delirmişti muhtemelen. Çok konuşmamıştı üstüne ama o sarılmasındaki rahatlamayı anlamam için konuşmamıza da gerek yoktu aslında. Elçin'in senaryo yazım gücünü de düşünürsek düşünmüş olabileceği şeyler beni bile üzüp yoruyordu çünkü. Onun hırçınlığını sinire yöneltip o kızgınlıkla çıkmıştı dışarıya. Pijamalarıyla... Elçin'i pijamalarıyla görmek herkese nasip olacak bir şey değildi bir de. Evde eşofman giyerdi hep, rahat giyinmeyi severdi ama pijaması yataktan kalktığı gibi çıkardı üstünden. Demek çıkarmak bile zor gelmişti benim bebeğime. Hatta üstüne hiç düşünmeden o şekilde sokağa çıkmıştı. Ama bu hala inanılmaz güzel gözüktüğü gerçeğini değiştirmiyordu.

Siniri biraz azalsın diye "Annemler her halini görmüş olur işte bebeğim." diye takıldım ama karşılık olarak ateş saçan gözler ile karşılaşınca ağzımı hiç açmamış olmayı dileyerek dudaklarımı bastırdım birbirine. Burnundan sesli verdiği nefesle "Tamam" diye mırıldandım suçlu suçlu, "Tamam bak ne yapalım şimdi biliyor musun?". "Halanlara falan gidelim bence, hazır pijamalarlayken." dedi sinirli sinirli yüzüme bile bakmadan.

Huysuzum benim! Huysuzluklarını bile sevdiğim kadın...

"Eve gidelim." dedim gülmemeye çalışıp. Gülersem daha da sinirlenecekti çünkü, o kadar biliyordum Elçin'i. Ama o da beni bildiğinden yapacaklarımızın o kadar olmayacağını tahmin ediyordu. Yüzüme baktı o yüzden sessizce. "Gidelim eve." diye tekrar ettim kendimi, "Sen üstünü değiş. Sonra gidelim.". Yutkunup iki yana salladı hafifçe başını. "Gelemem bugün Barış." diye mırıldandı bu sefer. Sanırım siniri biraz da olsa azalmıştı. Ya da başka bir şeye dönüşmüştü, emin olamadım. "Tamam bak sorun çıkarmak istemiyorum ama..." deyip derin bir nefes aldı, "Yani neden gidiyoruz şimdi?".

Sadece pijamalar değildi tabi ki sorun. Tekrar tanışma gerginliği de değildi. Başka bir derdi vardı ama ne olduğunu tam olarak anlayamıyordum. Ayrılık sonrası çekiniyor olması muhtemeldi ama canını sıkan bir şey vardı sanki. Sürekli dilinin ucuna gelen ama söylemediği bir şey var gibiydi. Canını daha fazla sıkmaması için "Geldiğimden beri görmedim de." diye mırıldandım. Suçlu suçlu "Benimle uğraşmaktan tabi." demesi hoşuma gitmedi ama.

Yolun boş olmasını fırsat bilip arabayı kenara çekip aniden durdurmamla şaşkın şaşkın kırpıştırdı gözlerini, "Niye durduk?". "Saçmalamanı durdurmak için." diyerek ona döndürdüm bedenimi. Sesi her kendini korumak isterken olduğu gibi incelip "Ne dedim ki şimdi?" diye sordu, "Tamam haklısın git sen annenlere. Ama ben gelmeyeyim.". "Ben seninle uğraşmıyorum Elçin." dedim dediklerini umursamadan, "Ben seninle bir saniye daha kaybetmemeye çalışıyorum sadece. Seninle olmak istiyorum ve oluyorum. Önce bunda bir anlaşalım.".

CapellaWhere stories live. Discover now