Üçgen

1.8K 139 172
                                    

Kenan Doğulu - Kandırdım

Aa o da ne bir  haftada iki bölüm mü 🙊 Vallahi ben de anlamadım nasıl oldu ama Ekim'e kadar izin istiyorum bu bölümle. Bir tatile kaçıyorum çünkü, aklım burda kalsın istemiyorum. Izniniz olur değil  mi?

İyi okumalar 😘

-Abla?

-Yenge...

-Batu!?

Mine'nin kapısının önünde durmuş ne yapacağımızı bilemez bir şekilde birbirimize bakıyorduk hepimiz. Bakışlarını kaçıranlarla bakışlarını dikenler arasında bir savaş gibiydi kapı önü. Elçin gözlerini tamamen Mine'ye dikmişti. İlginçtir ki asla okuyamıyordum şu an gözlerinden geçenleri. Kızgın mıydı, şaşkın mıydı yoksa mutlu muydu asla anlayamadım. Dudakları hafifçe kıvrıktı. Gülümsemekle alay arasındaki o ince çizgideydi. Bakışları Mine'ye sabit sanki açıklama ister gibi olsa da çok kızgın değildi yine de.

Mine'deyse durum daha farklıydı. Kapıyı açınca karşısında bizi göreceğini hiç tahmin etmiyor olacak ki ince bir sabahlıkla ve yüzünde kocaman bir gülüşle açmıştı kapıyı. Ama karşısında önce beni sonra da yanımdan merakla kafasını uzatan Elçin'i görünce ne gülümseme kalmıştı ne heyecanı. Sabahlığına sarılıp "Abla?" diyebilmişti sadece. O zamandan beri de ağzını açmıyordu. Ben okuyamıyordum ama o okuyordu muhtemelen Elçin'in bakışlarını. O yüzden hiç ondan tarafa çevirmiyordu başını.

İçimde anlam veremediğim sinir dalgası yükselirken boğazımı temizler gibi yaparak Batu'ya diktim ben de bakışlarımı. Mine Elçin için fazla kıymetliydi. Haliyle benim için de öyleydi. Enişte diye dalga geçiyordu belki Elçin'i kızdırmak için ama aramızda gerçekten kendimden beklemediğim bir abi-kardeş ilişkisi kurulmuştu. Minik kız kardeşimdi Mine ve ne haltlar yediğini çok iyi bildiğim Batu gibi birinden çok daha iyisini bulabilirdi kesinlikle.

İlk sessizliği bozan bakışlarıma daha fazla dayanamayan Batu oldu. "Şey" diyerek içeriye baktı hafifçe. Mine'den yardım beklediği kesindi, çünkü her ne kadar bu tür durumlara alışkın olsa da o yalanların bana sökmeyeceğini biliyordu. "Şarj!" dedi bir anda aklına gelmiş gibi Mine, "Şarj aleti yokmuş da Batu'nun. Onu şey yaptık. Yani aldı. Batu aldı. Biz şey yapmadık.". Elçin'in tek kaşı yavaşça havalanırken gülüşü alay kısmına biraz daha kaydı, "Şarj aleti? Gerçekten mi Mine? Daha yaratıcı olmanı beklerdim ablacım.".

Yanaklarını çocuk gibi şişirip "Of tamam!" diye tepindi Mine yerinde, "Biz görüşüyoruz bir süredir Batu'yla. Ama siz iki manyaktan korktuğumuz için ilişkimiz d-". Batu'nun "İlişki?" diyerek Mine'yi bölmesiyle daha da alevlenen bakışlarımı görmüş olacak ki yavaşça elimi tutup okşadı bebeğim sakinleştirmek ister gibi. Mine Batu'ya sert bir bakış atıp iğneleyici bir şekilde "Görüşmelerimiz!" diye düzeltirken kendini elini aynı Elçin'in sinirlendiğinde ya da sıkıldığında yaptığı gibi saçlarına geçirip tepesinde topladı. "Söyleyemedik yani size sonuç olarak." diye tamamladı kendini ama biraz önce büyük bir pot kıran Batu'ya kızgınlığı geçmemiş olsa gerek ki "Biz de emin değiliz gördüğünüz üzere çünkü." diyerek göz devirdi.

-Mine öyle demek istemedim ki ben tat-

Batu'nun lafı öksürüğümle bölününce kaçırdığı gözlerini dikti bu sefer bana. Mine'ye cümlesini tamamlamak yerine bana "Bu sefer farklı Barış." dedi daha önce görmediğim bir ciddiyetle, "Beni en iyi senin anlaman lazım.". Arkadaşı olarak inanmıştım inanmasına da Mine'nin abisi olarak içim pek rahat değildi. O yüzden sert ifademi hiç bozmadan "Konuşuruz Batu." dedim, "Uzun uzun konuşuruz. Ayaküstü değil.". Elçin de henüz çok rahatlamamış olacak ki gözleri hala Mine'deydi. Ama tahmin ettiğimin tersine bir şey söylemek yerine derin bir nefes alıp bana döndü, "Hadi kahvaltıyı kaçırmayalım Barış.". Elimi hafifçe sıkıp tamamladı sonra kendini, "Çok acıktım gerçekten.".

CapellaOnde as histórias ganham vida. Descobre agora