Anne

1K 77 35
                                    

Daughter - Doing the Right Thing

Sürpriz falan değildi bu. Olamazdı da zaten çünkü uğraşmamıştım sürpriz olmasına. Hatta aksine bebeğim anlasın diye de uğraştım sayılırdı. Çünkü öncelikle beklemediği bir şey değildi muhtemelen o yüzden muhteşem sürpriz yapma skoruma leke sürdürmeme gerek yoktu. İkinci olarak da benim dışımda daha toplu bir şekilde verilmiş ir karardı. Ama asıl önemlisi artık Nova vardı ve ben ve diğer insanlar istediğimizde istediğimiz sürprizi yapamazdık. Zira anaydı Elçin ana! O ne zaman olur verirse o zamandı. En azından Nova küçükken böyleydi. Bu demek değildi ki artık sürpriz yapmayacaktım. Asla! Ama şimdilik, Nova bize alışana kadar böyleydi durum.

Benim saklamama çabama karşılık bebeğimin anlamadığını gösterme çabası ise takdire şayandı. Normalde bin kez soracağı "Ne oluyor?", "Sen niye eve gitmemizi istemiyorsun?", "Sen bizi evden çıkarmaya mı çalıştın?" tarzı sorulardan henüz bir tane bile sormamıştı. Üstüne bir de hafif hafif gülümsüyordu sürekli. Çoktaaan anladığının farkındaydım. Ama ikimiz de salağa yatıyorduk, daha rahattı çünkü.

Yine de içim rahat etmemiş gibi "Uyuması gerekiyor mu Nova'nın hemen?" diye sordum Elçin'in yüzüne çok bakmamaya çalışarak. Benimle dalga geçeceğine emindim çünkü şu noktada ama kızımın uyuması gerekiyorsa evde bekleyen herkesi yollardım hemen. Hafifçe gülümseyip başını iki yana salladı bebeğim. "Dalga geçmemek için kendimi zor tutuyorum ama zorlama." der gibi bir hali vardı. Ama bozmadı yine de beni. "Nova'nın" dedi Nova'nın başının üstüne dudaklarını hafifçe bastırıp geri çektikten sonra, "Hep uyuması gerekiyor da şu anlık iyi gibiyiz. Temiz havada baya uyudu.".

İçim biraz daha rahatlamış bir şey demeden yürümeye devam ettik. Boş bebek arabası bende, Nova annesinin koynunda sessiz sessiz yürüdük öyle. Göz ucuyla baktığımda kaşlarının hafif çatıklığı hoşuma gitmedi bebeğimin. Ama sesimi çıkarmadım yine de. Belki Utku'ya takılmıştı aklı. Ve eğer konu oyduysa o adamı konuşma malzemesi dahi yapası yoktu. Eğer bebeğim çok takılırsa zaten bana söylerdi. O zaman konuşurduk.

Sonunda apartmanın önüne geldiğimizde "Artık" dedi sırıtarak, "Girebiliyoruz değil mi eve?". Başımı sallayıp güldüm ben de bir şey demek yerine. Aslında tam emin değildim girip giremediğimize. En son yarım saat kadar önce Mine'ye mesaj atmıştım geliyoruz diye ama sonra kontrol etmemiştim de telefonu. Mine'nin üstün program yapma ve planlama gücüne güveniyordum sanırım sadece. Bir de hala Nova'yı doğru düzgün görememiş ve heyecanla bu anı bekleyen arkadaşlarımıza.

Yine de eve girdiğimizdeki sessizlik "Acaba çok da güvenmese miydin ki Barış?" dedirtti bana içimden. En az bebeğim kadar şaşkın şaşkın etrafıma bakındım. Ama şaşkınlığım Nova'nın odasından dünyanın en sessiz grubu olarak parmak uçlarında çıkan ve fısıltıyla "Sürpriiiiiz!" diyen arkadaşlarımızı görmemle yok oldu. Mine Elçin'in yanağına bir de Nova'nın başına bir öpücük kondurduktan sonra aynı fısıltıyla "Uyuyorduk belki diye düşündük." diyerek arkasındaki kalabalığa baktı, "Korkutmayalım dedik bağırıp. Hoş geldiniz Tekingiller. Partiyi başlatalım mı hazırsanız?".

=====

Herkesin ilgisi Nova'nın üstündeydi haliyle. Adını da öğrenmeleriyle, tabi biz ancak karar verebildiğimiz için henüz kimsenin haberi olamamıştı öncesinde, Nova aşağı Nova yukarı herkes sürekli Nova diyordu. Gözler onun üstündeydi. Ama bir yandan da kimse rahatsız etmemeye çalışıyordu benim güzel kızımı.

Herkes buradaydı. Bütün arkadaşlarımız daha doğrusu. Gamze teyze ve Cevahir amca "Biz görüyoruz zaten. Siz gençler yapın kutlamanızı." diyerek gelmemişlerdi. Her zamanki anlayışlılıklarıyla... Annem? Annem yoktu ortada. Telefonla konuşabilmiştik ancak doğumdan sonra. Soramadım niye gelmediğini. Söylemedi o da niye gelmediğini. Uzun da değildi zaten konuşma. Sağlığımızı merak etmişti sözde. Nasıl bir meraksa sadece uzaktan oluyordu sanırım. Gelme zahmetine girememişti. Haliyle bugün de burada yoktu.

CapellaWhere stories live. Discover now