Gergin

1.6K 148 181
                                    

Kimbra - Settle Down

Şişme yatağın üstüne öyle sert bir şekilde düştüm ki Barış da elinin ayarı kaçtı mı acaba diye eline bakmak durumunda kaldı. "Yatak" dedim nefes nefese, "Fazla oynuyor.". Ve bütün sabırsızlığımla çektim kazağının yakasından.

Üstüme düşmemek için ellerini iki yanıma koyarak hızını azalttı. Çok etkili olmasa da umurumda da olmadı bu durum. Başımı hafifçe yükseltip dudağını yakalayacaktım ki geriye çekilmesiyle şaşkın şaşkın baktım yüzüne. O çarpık gülüşü büyürken "Sabırsızım" dedi beni deli eden çatallı sesiyle. Uzattığım dudaklarımdan hızlı ama sıcacık bir öpücük çaldığındaysa yavaşça dolaştı dili dudaklarında, "Diyorsun?".

"Hı hı" diyerek bir daha çektim kendime doğru. Bu sefer bana fırsat vermeden o yakaladı dudaklarımı. Eve girdiğimiz an o marifetli elleri kurtulmuştu üstümdekilerden. Dudakları dudaklarımı, elleri tenimi sevdi o yüzden yavaşça. Belimde gezindi, göğüslerimde gezindi, boynumda gezindi... Tenim 'Barış!' diye atana kadar sevdi beni. Tenim çığlık çığlığa adını bağırır gibi onunkini sarana kadar sevdi.

Döndü başım tek hareketiyle. Kasıklarımdan yukarı çıkan yangın birkaç saniyeliğine durdu. Nefesim yok oldu. Gözlerim karanlıkta sadece Barış'ı görmenin zevkiyle büyüdü. "Bebeğim" dedi nefes nefese. Dudakları burnumun ucunu ıslatırken "Bebeğim" diye karşılık vermeme gülümsedi kocaman. İçimin yangının yanına bir sıcaklık daha yayıldı gülüşüyle. Yangınım büyüdü hareketleriyle, büyüdü, büyüdü. Ama sonra...

Başını şaşkın bir şekilde kaldırdığında gözlerindeki inanmaz ifade daha çok gıdıkladı içimi. İnanmıyormuş gibi çatıldı kaşları. İnanamıyormuş gibi kısıldı gözleri. "Elçin" dedi yutkunarak, "Sen gülüyor musun?". Elimde olmadan dudaklarımın arasından kaçan kıkırtıyla biraz daha sertleşti yüzü. "Elçin?" dedi biraz daha sert bir sesle. Soruyu tekrarlamasına gerek yoktu. Zira baya baya gülüyordum.

Dudaklarımı birbirine bastırıp kendimi durdurmaya çalıştım ama başarılı olamadım çok. Bütün bedenimi bir anda ateşe verebilecek kadar ateşlenen bakışlarına karşılık yutkunup başımı aşağı yukarı salladım yavaşça suçlu bir şekilde. Sanki bilmediği bir şeyi kabul etmişim gibi büyüdü bir anda kısılan gözleri. İçinde tam olarak şaşkınlık mı yoksa kızgınlık mı yoksa üzüntü mü vardı tam anlayamadım. Dudaklarımı ısırarak durdurmaya çalışırken durumun saçmalığını ve bunu Barış'a nasıl anlatacağımı bilmediğimden durdum sadece öyle beni anlaması için.

Anlamadı tabi ki. Elini yüzüne kapatıp derin bir nefes aldı onun yerine. Sanki aldığı nefes bir anda beni boğdu. Kıkırdamam durmuştu durmasına ama konuşurken tekrar güleceğim diye korktuğumdan kapalıydı dudaklarım tamamen. Gözleri dudaklarıma kaydı işte tam da o anda. Ben sıkı sıkı bastırırken o hala inanmaz bir şekilde baktı. Başını geriye çekecekken ellerimi yanaklarına koyup durdurmaya çalıştım, "Bebeğim seninle bir alakası yok!".

Ama bu cümle herhangi bir şeye iyi gelmek yerine her şeyi daha da berbat etti sadece. Heyecanla "Yani sen her zamanki gibi mükemmelsin." dedim. Ama bu Barış'ı durdurmadı ya da kızgınlığına çare olmadı tabi ki. Dilimi dudaklarımda gezdirip "Ama yatak şişme Barış." dediğimde durmam gerekti tekrar gelen gülmemi bastırmak için, "Kayıyorum, içine gömülüyorum, sallanıyorum. Ya Barış! Niye gittin şimdi?". Yanıma uzanmış ellerini başının altına koymuş dururken "Cidden mi?" der gibi baktı bana.

-Çay demleyeceğiz birazdan Elçin. Boşuna üstünde durup ağırlık yapmayayım dedim.

Dakikalardır tuttuğum kıkırtım kocaman bir kahkaha olarak kendini serbest bıraktığında başını tehditkar bir şekilde kaldırdı ama gülüşüme dayanamamış olacak ki "Ya Elçin..." diye söylense de gülerek bıraktı kendini tekrar yatağa. Ben ellerim yüzüme kapanmış boğuk boğuk gülmeye devam ederken Barış da söylenmeye devam etti gülerek, "Hayır yani yeni yıla dedik, güzel girelim dedik. Hatunun yaptığına bak!".

CapellaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin