Alıngan

3.2K 254 488
                                    

Yeni Türkü - Sezenler Olmuş

Barış'ın çalan telefonu konuşmanın bitiş düdüğü oldu. Derin bir nefes alıp kalkmadan önce gözlerime baktı "Anlaştık değil mi?" der gibi. Kirpiklerimi birbirine bastırdım ben de onay vermek için. Rahatlamış gibi güldü. Bacaklarıma hafifçe vurup "Hadi bakalım." derken etrafına bakınmasından telefonunu aradığını fark ettim. Gülerek "Mutfakta." dediğimde öpücük atıp mutfağa doğru gitti.

Tam bir serseriydi sevgilim. Sinirden deli etse de sizi tek bir hareketiyle sinirlerinizi alıyordu. Barış'la tartışırkenki sinirime yeni bir ad bile bulmuştum bu yüzden, baloncuk. Çünkü Barış'ın tek hareketiyle dağılıyordu o baloncuk. Sinirden kaynayan kanımın kaynama yönünü de çok usta manevralarla kendi lehine çevirebiliyordu. Bazen sırf sinirli halimi ve sonrasını sevdiği için kızdırdığını düşünüyordum o yüzden. Ama yalan söylememe gerek yoktu, sonrasını ben de seviyordum.

Sırıta sırıta yerimden kalkacaktım ki Barış'ın cümle içinde 'anne' geçirdiğini duydum. Kendimin bile inanamadığı bir hızla mutfağın kapısında buldum kendimi. Ben kapıya dayanıp Barış'ın ne konuştuğunu anlamaya çalışırken Barış'ın asık suratla sadece hıhılaması hiç hoşuma gitmedi. Belli ki bir sorun vardı. Ve ben geldiğimden beri tek kelime etmemesi beni daha da huzursuz ediyordu. Geldiğimi görmüştü. Arada göz ucuyla bana bakıyordu ama bir şey demiyordu, sadece başını sallıyordu. Üstüme alınmamak istesem de bugün kötü senaryolar benden soruluyordu, o yüzden durdurmaya çalıştığım çarklarımı serbest bıraktım.

Yok istemiyor işte Gamze teyze. Tanışmak da istemiyor. Barış ben üzülmeyeyim diye tek kelime etmedi ben geldiğimden beri. Ama yüzü anlatıyor işte her şeyi, kötü bir şey var. Belki de kızdı. Belki de tanışmadan ayrılırsak herkes için daha iyi olacağını düşündü, boşuna tanışmaya gerek yok dedi. Evet Elçin kadın saatlerce uğraştı tanışmak için ama şimdi tanışmadan daha iyi olur diye karar vermiş! Panikleyince çok saçmalıyorum galiba.

Çarklarımı durduran Barış'ın gülüşü oldu. İstemsizce çatılan kaşlarıma gitti bakışları önce. Bir yandan Gamze teyzeyi dinlemeye devam ederken dudağını ısırıp göz kırptı. Omuzlarımı huysuz huysuz silktiğimde gülmemek için birbirine bastırdı dudaklarını. Önce bana baş parmağıyla her şey iyi işareti verdi sonra da Gamze teyzeye cevap, "Ee iyi miymiş? Var mı bir şeyi?". Bu sefer istemsizce korkuyla çatıldı kaşlarım. Ama kolunu uzatıp eliyle beni yanına çağırınca o da geçti. Kuzu kuzu gidip girdim kolunun altına. Sıkı sıkı sardı kolunu. Şakağımı öpüp sanki dinliyormuş gibi hıladığında gülmemek için başımı göğsüne gömdüm. Duyabiliyordum Gamze teyzenin sesini ama ne dediğini anlamıyordum maalesef. Acıma Barış'ın "İyi o zaman konuşuruz sonra." demesi son verdi.

Telefonu kapattığı an "Ne olmuş?" diye sordum. Çok meraklı gözüktüğümü biliyordum ama meraklıydım zaten. Barış da benim sevgilim olduğuna göre onu kandırmaya gerek yoktu, merak ediyordum. Yanağıma ıslak bir öpücük bırakıp "Hadi yine şanslı günündesin huysuz." dedi, "Babam sporda düşmüş.". Minik bir çığlık kaçtı önce dudaklarımdan sonra de Barış'ın koluna bir şaplak, "Niye şanslı olayım Barış? Baban düşmüş!". Salona doğru gidip koltuğa attı kendini. Evet koltuk çok önemliydi bu adam için. "Bir şeyi yokmuş ya. Bileğini burkmuş. Ama annem 'Durmaz yerinde şimdi, basar ayağının üstüne. Ben gideyim eve.' dedi." deyip biraz daha yayıldı. "Yani?" dedim karşısına dikilip, "Kalktı mı annenler?".

Sevinmeli miyim üzülmeli miyim bilemedim bu duruma. Bir yandan üstümden yük kalkmış gibi hissediyorum ama aynı zamanda da büyük bir yük daha binmiş gibi. Uzadıkça zorlaşacak diyordu Barış hep. Sanırım tam da o zorlaşma aşamasındayız ve burada olmaktan hoşlanmıyorum. Benim yüzümden burada olmaktan ise hiç mi hiç hoşlanmıyorum.

CapellaWhere stories live. Discover now