4. Bölüm

6.2K 314 26
                                    

Cemal kendinden bir parça koparabilmek için var gücüyle uğraşan zombinin iğrenç dişlerini bu kadar yakından görünce bu macera buraya kadarmış diye düşünmeye başlamıştı.

-          Cemal abi kafasını yukarı ittir.

Selim'in sesiyle birden kendine gelen Arnavut Cemal gücünü toplamış ve son bir gayretle zombinin kafasını yukarı doğru ittirmişti. Saniyeler içinde Selim'in tüfeğinden çıkan kurşun Cemal'in üzerindeki zombinin kafasını parçalamıştı. Arnavut Cemal hareketsiz kalan zombiyi yana doğru atmış ve Fuat'ın yardımıyla ayağa kalkmıştı.

-          Sağ ol Fuat, sen de sağ ol evlat yine hayatımı kurtardın.

-          Cemal abi sana kaç kere başka bir silah kullan dedim. Bak az kalsın canından oluyordun.

-          İlk defa tutukluk yaptı. Ama haklısın, artık bu tabancayı emekliye ayırma vakti geldi.

-          Hadi bir an evvel yukarı çıkalım.

Dışarıdan gelen kurşunlar kesilmişti ama alevler giriş katını hızla sarıyordu. Selim ve diğerleri hızlı adımlarla üst kata çıkan merdivenleri tırmanmaya başlamışlardı. Fakat tedbiri elden bırakmıyorlar yukarıdan gelebilecek bir zombi tehlikesine karşı da elleri tetikte bekliyorlardı. Üst kata ulaştıklarında farklı yönlerden üzerlerine gelen dokuz tane zombi görmüşlerdi.

-          Ulan herifler ne biçim tuzak kurmuşlar be, içi zombi dolu binaya bizi kilitlediler, üstüne binayı ateşe verdiler, dışarıda da elleri silahlı bizi bekliyorlar.

-          Fena tongaya düştük. Ama paniğe kapılmazsak bu cehennemden çıkabiliriz. Fuat abi, Savaş şu taraftan gelen beş zombi sizin bu taraftaki dört zombi de bizim, bu işi hallettikten sonra aşağıdaki şerefsizlerle ilgileniriz.

Selim'in dediği gibi üstlerine gelen zombileri aralarında paylaşmışlardı. Çok zorluk çekmeden zombilerin işini bitirmişlerdi. Selim ve Savaş hızlı bir şekilde katın geri kalanını kontrol etmişler ve başka zombi olmadığını görüp rahatlamışlardı. Bu arada alt kattaki yangın büyümüş ve dumanlar bulundukları kata ulaşmıştı.

-          Yangın her an bu kata da sıçrayabilir. Acele etmeliyiz.

-          Haklısın Savaş, sen arka tarafa bir baksana,  eğer cam varsa belki oradan çıkabiliriz. Ben de ön tarafa bir bakayım. Bakalım dışarıda kaç kişi var.

Selim yerde sürünerek binanın ön tarafına gelmiş ve başını hızlı bir şekilde kaldırıp camdan dışarı bakmıştı. Dışarıda tam olarak kaç kişinin olduğunu sayamamıştı ama iki arabanın arkasında siper almış kişiler olduğunu görmüştü. Risk almamak için bu defa sağ taraftaki camın olduğu tarafa sürünmüş ve yine hızla başını kaldırarak dışarıya bakmıştı. Dışarıda tam olarak kaç kişi olduğunu sayamamıştı ama en az on kişi olduğu kesindi. Üstelik adamlar oldukça iyi siper almışlardı. Buradan onları indirmeleri oldukça zor olacaktı ama Selim eğer Savaş arka tarafta bir çıkış bulamamışsa yapacak başka bir şeyleri olmadığını ve şanslarını denemeleri gerektiğini biliyordu. Selim yine sürünerek geri dönmüştü. O döndükten saniyeler sonra Savaş da koşarak geri gelmişti.

-          Ön taraftan çıkmamız zor olabilir. Sen ne yaptın Savaş arka tarafta ümit var mı?

-          Bu herifler böyle bir plan yapmışsa arka tarafı da tutmuşlardır evlat.

-          Cemal abi haklı Selim, arka tarafta sayabildiğim kadarıyla sekiz kişi var.

-          Ön taraf daha da kalabalık, bir fikri olan var mı?

Selim'in bu sorusu üzerine hepsi birbirlerine bakmış ve kıstırıldıkları bu kapandan nasıl kurtulabileceklerini düşünmeye başlamışlardı. Kısa süren sessizliği Fuat bozmuştu.

-          Buldum sanırım. Bu binalar bitişik nizam, çatıya çıkarsak oradan yandaki binalara geçebiliriz. Kendimizi fark ettirmemeyi başarabilirsek o binalardan birinden kaçabiliriz.

-          Bu harika bir fikir Fuat abi, hadi hemen çatıya çıkalım.

Hızlı bir şekilde önce en üst kata çıkmışlardı. Bu katta karşılarına çıkan üç zombiyi kolayca etkisiz hale getirmiş ve kısa bir aramadan sonra çatıya çıkan merdiveni bularak çatıya çıkmışlardı. Çatıya çıkar çıkmaz eğilmiş ve yollarına böyle devam etmişlerdi. Aşağıdakilerin onların çatıya çıktıklarını görmesi bütün planlarını alt üst ederdi. Binalar birbirine bitişik olduğundan yan binanın çatısına geçmeleri hiç de zor olmamıştı. Hızlı bir şekilde dört apartman daha geçmişlerdi. Fakat sokağın başına kadar üç bina daha vardı ve en mantıklısı ilerleyebildikleri kadar ilerlemeleriydi.

-          En sondaki binaya kadar ilerleyelim değil mi?

-          Buradan çıkarsak bizi görebilirler, fırsatımız varken en sondaki binaya kadar gidelim.

Kalan üç binayı da hızlı bir şekilde geçmişlerdi. Çatısında bulundukları bina iki katlıydı. Selim hızlıca çatıya açılan kapıyı bulmuştu. Kapının kilitli olmadığını gördüklerinde şansları yaver gittiği için sevinmişlerdi. Aksi halde kapıyı kırarken çıkartacakları gürültü düşük bir ihtimal olsa da peşlerindeki adamların dikkatini çekebilirdi.

-          Dikkatli olalım bu binanın içinde de zombiler olabilir.

-          Ben de onu söyleyecektim.

Ağır adımlarla bir alt kata inmişlerdi. Ortalık darmadağındı fakat buranın eskiden lüks bir restoran olduğu yine de anlaşılıyordu. Katın uzak köşesinde üç tane zombinin yalpalayarak dolaştığını görmüşler fakat zombiler onları görmemişti. Savaş tüfeğini omzuna dayamış nişan aldığı sırada Selim onun tüfeğini tutmuş ve kısık sesle konuşmuştu.

-          Bizi görmediler, boşuna gürültü çıkartıp riske girmeyelim.

Selim'in bu sözlerine Arnavut Cemal ve Fuat da başlarını sallayarak destek vermiş ve sessizce bir alt kata doğru yollarına devam etmişlerdi. Bu katı da hızlı bir şekilde gözleriyle taramışlar ve bir tehlike görmemişlerdi. Hızlı adımlarla yollarına devam edip giriş katına gelmişlerdi. Bu kata iner inmez tam karşılarına bir zombi çıkmış Selim hızla bıçağını çekerek bu sorunu da sessiz bir şekilde çözmüştü. Ön tarafta büyük bir çıkış kapısı vardı. Fakat onlar yan sokağa bakan küçük pencereden dışarı çıkmanın daha güvenli olduğuna karar vermişlerdi. Selim eğilerek pencereye doğru ilerlemiş ve başını hızlıca kaldırıp dışarı göz atmıştı. Ortalık sakin görünüyordu. Pencereyi sessizce açmış ve diğerlerine gelmeleri işaret emişti. Dışarı sırasıyla Fuat, Cemal, Savaş ve Selim çıkmıştı. Selim onlara beklemelerini söylemiş ve hızlıca binanın köşesine gelerek hızlıca kendilerine tuzak kuranların ne yaptıklarına bakmıştı. Görebildiği kadarıyla bazıları siperlerinden çıkmıştı. Hatta iki tanesi onların bulunduğu tarafa doğru geliyordu. Selim hızlıca arkadaşlarının yanına dönmüştü.

-          Bu tarafa gelenler var. Buradan hemen uzaklaşmamız lazım.

-          Arka sokaktan dolaşalım.

-          Ulan Fırat seni bir bulayım ben o zaman yapacağımı bilirim. Ne güzel işimizi bitirmiş rahat bir akşam geçirecektik. Şimdi canımızla uğraşıyoruz.

-          Selim bu herifler Fırat ve yanındakilere de bir tuzak kurmuş olmasınlar?

Savaş'ın bu sorusu zaten aklında böyle bir düşünce olan Selim'in yüzünü iyice gölgelendirmişti. Durumu anlayan Cemal hemen söze girdi.

-          Fırat bunlarla karşılaşsa olan bunlara olur. Fırat ve ekibi epey kalabalık, hiç bunlara pabuç bırakırlar mı? Biz şimdi bu kötü düşünceleri kenara bırakalım da kendimizi kurtarmaya bakalım. Fırat şimdi rahat bir yer bulmuş orada dinleniyordur. Hadi gençler, gidelim.    

Zombiler İstanbul'daHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin