Bölüm 106

10.4K 376 27
                                    

Caddenin ortasında Filiz’in ailesini kurtarmaya gittikleri günden kalan zombi cesetleri ve atların leşleri duruyordu. Karşılaştıkları manzara son derece iğrençti.

- Belediye pek çalışmıyor galiba.

- Bu ne be abi, keşke bunları da ateşe verseydik.

- Aklımıza gelseydi yanımıza biraz mazot alır bunları ateşe verirdik. Kuru kuruya yanmazlar iyice berbat olur.

-  Ben yanıma bir şişe mazot almıştım. Onu kullanabiliriz.

-  Yanına niye mazot aldın ki Cemal abi?

- Karanlığa kalırsak diye aldım. İcabında sopanın ucuna bir bez bağlarsın üzerine mazotu döküp ateşe verdin mi oldu sana meşale, iyi düşünmüşüm değil mi?

- Harikasın Cemal abi, o zaman yola devam etmeden önce şunları bir araya toplayıp ateşe verelim.

Hepsi birden zaten birbirine yakın olan cesetleri çok kısa sürede bir araya toplamış ve üzerlerine biraz mazot dökmüşlerdi. Fırat elindeki kibriti yakarak ceset yığınının üzerine atmış ve ateş hızlıca her yanı sarmıştı.

-  Şimdi ne tarafa gideceğiz?

- Doğrusu mantıklı olan soldan devam etmek ama şu tarafa gidip keskin nişancıyı bulmak istiyorum. Siz ne dersiniz?

- Bence de bulalım artık şu adamı hem belki zor durumdadır. O bize yardım etmişti belki şimdi onun bizim yardımımıza ihtiyacı vardır.

- Her şey olabilir. O zaman herkes hemfikirse şu taraftan gidelim. Kurşunlar oradan bir yerden gelmişti.

- Olur gidelim.

Selim’in gösterdiği yöne doğru yürümeye başlamışlardı. Onlar yürürken yolun sağ ve sol tarafından üç tane zombi çıkmış üstlerine doğru geliyordu. Artık alıştıklarından dolayı zombilerin işini kolayca halletmişler ve yollarına devam etmişlerdi.

- Ben keskin nişancı olsam şuradaki köşkün kulesini kullanırdım. Hem etraftaki en yüksek yapı hem de etrafı açık.

-  Doğru söylüyorsun Fırat, ben de orada olabileceğini düşünüyorum. O zaman boşuna zaman kaybetmeden ilk evvela oraya bakalım. Orada yoksa diğer evleri ararız.

Adımlarını hızlandırarak köşke doğru yürümeye başlamışlardı. Köşkün bahçesine girdiklerinde yerde yatan on beşe yakın zombi cesedi bulmuşlardı. Hepsi de kafalarından tek kurşunla vurulmuşlardı. Fırat eğilmiş ve zombilerin kafalarındaki kurşun izlerini incelemişti.

- Tam tahmin ettiğim gibi, adamımız burada, hepsi uzun menzilli tüfekle vurulmuş. Baksanıza kafaları nasıl dağılmış.

Hepsi kafalarını kaldırmış köşkün kulesine doğru bakıyorlardı. Adam oradaysa kendilerine bir işaret vereceğini düşünmüşlerdi ama kulenin küçük balkonunda en ufak bir hareket yoktu.

-  Kulede kimse yok gibi, siz ne dersiniz?

- Sürekli orada duracak hali yok ya adamın, içerde bir yerdedir. Hadi biz de içeri girelim.

Her zaman olduğu gibi köşkün etrafını kontrol ettikten sonra arka kapıdan içeri girmişlerdi. Evin içi çok dağınıktı. İçerde zombilerin dolaştığı anlaşılıyordu fakat asıl önemli soru hala içerde olup olmadıklarıydı. İki gruba ayrılarak alt katı aramışlar ve merdivenlerin önünde buluşmuşlardı.

-  Bu kat temiz, sanırım zombiler içerde bir şey bulamayınca dışarı çıkmışlar.

- Bir kısmı dışarı çıkmış doğru ama yukarı çıkmış olma ihtimalleri de var. O yüzden yukarıda son derece dikkatli olalım.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now