Bölüm 88

12.3K 408 34
                                    

- Peki şimdi ne yapacağız?

- Dur bakalım, bir şeyler bulacağız.

Onlar çardakta otururken Fırat’ın kafasındaki iki şüpheliden biri olan Mehmet bey yanlarına doğru geliyordu.

- Size söylemem gereken bir şey var.

- Nedir o Mehmet Bey?

- Rasim’i ve Nezih’i kimin öldürdüğünü biliyorum galiba.

Bu sözler karşısında Selim ve Fırat şaşkınlıkla birbirlerine bakmışlardı. İşler karışacağa benziyordu.

- Kimin öldürdüğünü mü? Öldürüldüklerinden henüz emin değiliz Mehmet bey, siz bunu nereden çıkardınız?

- Yapmayın çocuklar, karşınızda dünkü çocuk yok. İkisinin birden aynı anda ecellerinin gelmiş olma ihtimali nedir ki?

- Peki o zaman, öyle olduğunu varsayalım, katil kim?

- Katil o demek doğru olur mu bilmiyorum ama gece bir takım sesler duydum, benim uykum çok hafiftir, hemen kalktım ve dışarı baktım. O sırada Cenk aceleyle odasına giriyordu. Sen de biliyorsun Fırat, Ferit bey anlatırken sen de oradaydın, bu çocuk uzun süredir psikolojik tedavi görüyormuş. Üstüne annesini ve babasını kaybetti. Bu kadar ağır bir travmadan sonra her şeyi yapabilir.

- Peki ama onları öldürmek için ne gibi bir sebebi olabilir?

- Ne bileyim ben, odaları yan yana sonra birinin gözleri görmüyor diğeri yaralı, oldukça kolay hedefler yani.

- Bunlar birini cinayetle suçlamak için yeterli değil Mehmet bey, ama yine de teşekkürler, verdiğiniz bilgiler önemliydi.

- Ben çok şey gördüm, çok şey yaşadım. Siz beni dinleyin, bence bu çocuğa dikkat etmek gerekir.

Mehmet bey bu sözleri söyleyip Selim’le Fırat’ın yanından ayrılmış ve tekrar içeri dönmüştü. Fırat da hala kurulu olan kahvaltı sofrasından bir şeyler atıştırmaya başlamıştı.

- Bunları da ya gelip yesinler ya da toplasınlar, yiyecekleri ziyan edemeyiz. Her ne olursa olsun.

- Onu boş ver de Fırat, ne diyorsun Mehmet beyin dediklerine, Cenk gerçekten katil mi acaba?

- Selim, biliyorsun benim bir numaralı şüphelim Cenk iki numaralı şüphelim ise Mehmet beydi. Ama şu anda sıralamada değişiklik oldu.

- Nasıl yani, katil Mehmet bey mi?

- Emin değilim ama baksana nasıl da suçu bir an evvel Cenk’in üzerine yıkıp olayı kapatmaya çalışıyor. Ama adam kendinden çok emin ve hiç açık vermiyor. Gece iki kişiyi öldürüp sabah bu kadar soğukkanlı olabilir mi? Kafamı kurcalayan bu.

- Bilemiyorum, bana da çok rahat göründü. Böyle korkunç bir şey yapan birisi bu kadar rahat davranabilir mi?

- Anlayacağız kuzen, neyse biz işimize bakalım.

- Ne yapacağız?

- Sen şimdi gidip cesetleri inceliyormuş gibi yap biraz, biz de o sırada bahçede mezarlarını kazalım. Rahmetlileri defnettikten sonra yakıt istasyonuna gideriz.

- Bu durumda yakıt istasyonuna gitmemiz doğru olur mu?

- Selim biliyorum bu olanlar çok üzücü ama genel resmi unutuyorsun. Şu anda bir hayatta kalma mücadelesi veriyoruz bu yüzden ne kadar üzülürsek üzülelim hayatta kalmak istiyorsak planladığımız şeyleri yapmalıyız.

- Haklısın galiba Fırat. Biliyor musun ben de bu olaylar başladığı sırada çok yakın iki arkadaşımı kaybettim. Ama kendimi ve geride kalan sevdiklerimi kurtarabilmek için duygusallığı bir kenara bırakıp yapmam gerekenleri yaptım.

- Bunu da çok iyi başardın kuzen, şu anda güvendeysek bunda en büyük pay sahibi sensin, ama şimdi de bu olayı ustalıkla çözümleyip hayatımıza devam etmeliyiz.

Selim kalkmış ve diğerlerine söylediği üzere cesetleri incelemeye gitmişti. Bu sırada Filiz ve Esra çardağa gelmişlerdi.

- Ne oldu Fırat?

- Yok bir şey, kızlar bir zahmet burayı toplayın. Kimsenin gelip burada kahvaltı yapacağını sanmıyorum. Karnı acıkan mutfakta bir şeyler atıştırır. Bunca şey ziyan olmasın. Savaş’ı gördünüz mü?

- Biz de sofrayı toplamaya gelmiştik zaten, Savaş salonda babamla konuşuyor.

- Tamam, size kolay gelsin.

Fırat içeri geçmiş ve Ferit’le konuşan Savaş’ın yanına gelmişti.

- Böyle hararetli bir şekilde ne konuşuyorsunuz?

- Ne olacak, katilin kim olduğu hakkında kafa yoruyoruz.

- Katil mi? Daha öldürüldükleri kesin değil ki, Selim şimdi incelemeye çıktı.

- Hadi ama Fırat, her ne kadar Selim inceleyeceğim dese de herkes Rasim abinin ve Nezih abinin öldürüldüğünü biliyor. Ama böyle bir şeyi kim yapmış olabilir. Biz acaba Cenk olabilir mi diye konuşuyorduk.

- Durun bakalım. Elimizde şu anda kimseyi suçlayabileceğimiz bir delil yok. Katil pekala aramızdan birisi de olabilir.

- Öyle ama Mehmet bey gece bir ses duymuş ve kalkıp baktığında Cenk’in telaşlı bir şekilde odasına girdiğini görmüş.

Mehmet beyin gördüklerini herkese anlatması Fırat’ın şüphelerini iyice artırmıştı. Ya Cenk gerçekten katildi ve Mehmet bey bundan emin olduğu için herkese gördüklerini anlatıyordu ya da katil kendisiydi ve suçu en kolay yıkabileceği kişiye yıkmaya çalışıyordu. Sonuçta elinde iki şüpheli vardı ya Cenk ya da Mehmet bey.

- Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz. Cenk’i gece ben de gördüm. Su içmeye inmişti. Mehmet bey oradan dönerken görmüş olabilir. Neyse şu anda ilk evvela rahmetliler için mezar yeri kazmalıyız. Hadi Savaş, bir an önce şu işi halledelim sonra da yakıt istasyonuna gideceğiz.

- Öyle diyorsan, sonuçta bu işlerden anlayan sensin.

Fırat ve Savaş bahçeye çıkmışlar ve arka tarafta uygun bir yer bulup Rasim ve Nezih’in mezarlarını kazmaya başlamışlardı. Selim de bu arada oda da Fuat ve Cemal’le beraber cesetleri bir hata yapmamak adına son kez inceliyordu.

- Yok abi boğulmuşlar, başka bir belirti yok. Hem baksanıza bacaklarında ve kollarında kasılmalar olmuş. Bu da boğulmuş olduklarının göstergesidir.

- Evlat zaten ikisinin aynı anda kalp krizi veya beyin kanaması geçirmiş olması ihtimali var mı?

- Haklısın Cemal abi böyle bir ihtimal yok denecek kadar az.

- O zaman kim neden yaptı bu işi?

-  Bulacağız Cemal abi, kimse merak etmesin, bunu yapanı bulacağız.

- Bizim yapacağımız bir şey var mı evlat?

- Fırat ve Savaş bahçede rahmetlilerin mezarını hazırlıyorlar, siz de cenazelerle ilgili yapılacak bir şey varsa yapsanız. Ben bu işlerden pek anlamam doğrusu.

- Merak etme, ben ilgilenirim.

-  Sağ ol Cemal abi.    

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now