Bölüm 114

9.3K 425 46
                                    

Selim yere oturmuş derin derin nefes alıp veriyor ve sakinleşmeye çalışıyordu. Fakat birden oturduğu yerden ayağa fırlamıştı.

- Cemal abi, kızlar?

- Hangi kızlar Selim?

- Evdeki kızlar abi, zorla dans ettirdikleri, o günahsız kızları da mı öldürdük?

Selim ne yapacağını bilemeden çırpınırken Fırat ve İsmail ellerinde içi silah ve cephane dolu iki çantayla evden çıkmış ve yanlarına gelmişlerdi. Selim’in halini gören Fırat meraklanmıştı.

-  Ne oldu Selim?

- Fırat, kızlar kızları da öldürdük.

Fırat Selim’in bahsettiği kızların kim olduklarını hemen hatırlamıştı. Evdeki kızlar tamamen akıllarından çıkmıştı. Bir an için büyük bir üzüntüye kapılan Fırat sonra tekrar toparlanmıştı.

-  Ama içeriyi iyice aradık, o kızların cesetlerini hiç görmedim. Sen gördün mü İsmail?

- Yok abi, gerçi bazıları yanmış ve parçalanmıştı ama yine de gördüğüm cesetlerin hepsi erkekti. Bundan eminim.

-   Belki kızları başka bir yerde tutuyorlardı. Mesela…

-   Belki kızları müştemilata kapamışlardır abi.

-  Bravo İsmail, evin içinde bize tuzak kurdukları için kızları ayak altında olmasınlar diye müştemilata koymuş olabilirler, hadi hemen bakalım.

Selim bu olasılık karşısında tekrar ümitlenmişti. Kendisi de bakabildiği kadarıyla içerde kızların cesedini görmemişti. Selim ve diğerleri içlerinden bildikleri bütün duaları ederek arka bahçedeki müştemilata doğru hızla ilerlemeye başlamışlardı. Çok kısa bir süre sonra arka bahçedeki müştemilata ulaşmışlardı. Selim müştemilatın kapısını açmaya çalışmış fakat kapının kilitli olduğunu görmüştü. Hemen belindeki tabancayı çıkarmış ve kapının kilidine ateş ettikten sonra kapıya kuvvetli bir tekme atarak kapıyı açmayı başarmıştı. Girişi geçip sola döndüğünde salona ulaşmış ve kızları elleri, ayakları ve ağızları bağlı bir şekilde yerde kıvranırken bulmuştu. Kızları sağ bulmaları Selim başta olmak üzere hepsini rahatlatmış ve sevindirmişti. Selim hemen bıçağını çıkarmış ve kızları bağladıkları ipleri kesmişti. Kızlar yaşadıkları korku yüzünden ağlıyorlardı.

-  Sakin olun, her şey geçti. Artık kurtuldunuz. Hadi buradan gidelim.

Hepsi birden etrafa fazla bakmadan hızla iskeleye doğru yürümeye başlamışlardı. İskeleye gelmiş, teknelerine binerken Fırat ve Selim arkalarını dönerek yanan eve son bir kez bakmışlardı. Alevler artmış ve evin üst katlarına da sıçramıştı. Grubun bir kısmı küçük tekneye diğer kısmı da motora binmiş ve bu cehennemden hızla uzaklaşmışlardı. Motorda Selim’in aklına Fatih ve Kenan’a ne olduğu sorusu gelmiş fakat duyacağı cevaptan koktuğu için bu soruyu sormamaya karar vermişti.

Evlerine giderken hiçbirinin ağzını bıçak açmıyordu. Abbas’ları evlerine bıraktıktan sonra Selim’ler de kendi evlerine geçmişlerdi. Gelişlerini camda bekleyen Filiz hemen bahçeye çıkmış ve Selim’e sarılmıştı. Selim ve Filiz arasındaki yakınlık artık kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı. Evin içine geçip ışıkları açtıklarında Filiz oldukça şaşırmıştı.

-  Ne bu haliniz savaştan çıkmış gibisiniz?

-  Doğrusu küçük çaplı bir savaştan çıktığımız söylenebilir. Neyse ki savaşı kayıpsız atlatmayı başarabildik.

Bu sırada Filiz ışıkta kızlara daha dikkatli bakmış ve onların çok daha perişan bir vaziyette olduklarını görmüştü. Selim de Filiz’in kızlara dikkatli bir şekilde baktığını görmüştü.

- Filiz kızlarla ilgilenir misin? Onlar bizden daha perişan haldeler.

- Tabi, gelin kızlar içeri geçelim.

Filiz kızlarla beraber içeri giderken diğerleri de kendilerini koltukların üzerine atmışlardı.

- Benden geçmiş bu işler.

- Sen de daha çok iş var Cemal abi, siz olmasaydınız bu işin üstesinden gelemezdik.

- İcraatın içindeyken insan fark etmiyor ama iş bittikten sonra acısı çıkıyor. Kolumu kaldıracak halim kalmamış.

- Abi yarın iyice bir dinlenirsiniz. Biz de arabayla gider erzak bulmaya çalışırız. Yolumuzun üstünde de bir iki evi kontrol ederiz belki.

- Olur evlat, ben yatıyorum o zaman, hadi size iyi geceler.

-  Sana da abi.

Arnavut Cemal kalktıktan kısa bir süre sonra Fuat da kalkmıştı. Salonda Selim, Fırat ve Savaş kalmıştı.

- Ne gündü be?

- Aynen öyle, neredeyse sabah oldu. Yalnız bir sorunumuz daha var.

- Neymiş o Savaş?

- Bodrumdakileri ne yapacağız?

Bodruma kapattıkları adamlar tamamıyla akıllarında çıkan Selim ve Fırat merak içinde birbirlerine bakmışlardı.

- Of be, ben onları tamamen unutmuşum. Neyse ya onları ne yapacağımızı da yarın düşünürüz. Gerçi bu saatten sonra bu herifleri salsak da olmaz. Veririz Abbas abiye ne yaparsa yapar.

- Ben de yatıyorum o zaman gerçi uyku tutmaz ama hadi size de iyi geceler.

- Selim, Cemal abi Fuat abinin yanına taşınmış sanırım. Odanda sıkılıyorsan sen de bizim oda da kal. Yeterince yer var.

- Bilmem, sonra bakarız.

Selim yavaş adımlarla üst kattaki odasına çıkmıştı. Odasına girip üstündekileri çıkartmıştı. Üzerindeki kıyafetler is kokuyordu. Bu kıyafetleri bir daha giyeceğini pek zannetmiyordu. Kıyafetleri odanın uzak köşesine fırlattıkta sonra kendini yatağının üzerine bırakmıştı. Gözlerini kapadığı anda gözünün önüne korkunç görüntüler geliyordu. Selim yatağın içinde bir o yana bir bu yana dönerken kısa bir süre sonra odanın kapsı açılmış ve Filiz içeri girmişti.

-  Selim, uyudun mu?

-  Filiz, sen daha yatmadın mı?

- Kızlarla ilgileniyordum ya ancak işim bitti. Sen pek iyi görünmüyordun, sana bir bakmak istedim. Nasılsın?

- İyiyim. Yani iyi sayılırım. Bu gece kötü şeyler oldu ama elbet bunu da atlatacağız.

Filiz Selim’in yanına oturmuş ve önce Selim’in yanağına bir öpücük kondurmuş sonra da başını Selim’in omzuna koymuştu. Filiz’in bu hareketiyle Selim’im midesindeki yanma hissi azalmış ve üzerindeki sıkıntı biraz olsun hafiflemişti. Hani bütün sıkıntıların ve zorlukların ortasında insan sevdiği birine sıkı sıkı sarılınca kendine olan güveni gelir ve her şeyin düzeleceğini hisseder ya işte o anda Selim de Filiz’e sıkıca sarılmanın kendine ne kadar iyi geleceğini biliyordu. Utangaçlığı bir kenara bıraktı ve sıkıca Filiz’e sarıldı. Uzun bir süre öyle kaldıktan sonra ayrılmışlardı. Filiz hiçbir şey söylemeden kalkmış ve Selim’in yanağını okşadıktan sonra odadan çıkmıştı. Filiz gittikten sonra tekrar yatağına uzanan Selim kısa bir süre sonra huzurlu bir uykuya dalmıştı. 

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now