9. Bölüm

5.5K 303 42
                                    

Onlar saraydan çıkarken gemilerde iyice yaklaşmışlardı. Selim gelenlerin kimin adamları olduğunu tahmin edebiliyordu. Aslında böyle bir şeyi bekliyordu ama bu tahminlerinin ötesindeydi.

- Bunlar kesin Mehmet'in adamları, ama bunun esas saldırı planı olduğunu sanmıyorum amacı bizim düzenimizi bozmak.

- Haklısın Fırat, ama bunlar bu kadar zombiyi nereden buldular acaba?

- Zombiden çok ne var kuzen, Anadolu yakasında neler olduğu hakkında pek bir fikrimiz yok, Mehmet Bey o bölgeyi kontrol altına almayı başardıysa işimiz çok zor olacak.

- Tek çıkış kapısı burası burayı sıkıca kapatıp önüne de biraz araba çekersek bu onları yavaşlatır. Şu duvarın üstündeki siperlere çıkarsak zombileri rahatça indirebiliriz.

- Sadece zombiler olsa dediğin plan çok mantıklıydı kuzen ama yanlarında gelen adamların bizim rahat nişan almamıza izin vereceklerini sanmıyorum.

Bu sırada Abbas ve yanındaki kalabalık grup onların olduğu tarafa doğru geliyordu. Bu onu biraz olsun rahatlatmıştı. Herkes uygun mevzilere yerleşirken Selim ve Fırat sarayın duvarına çıkmış ve gelenlerin nasıl hareket edeceklerini görmek için etrafı gözlemeye başlamışlardı.

- Arkadaki tekneler öne geçti, onların içinde normal insanlar olmalı.

- Peki Fırat, zombiler bu heriflere de saldırmayacak mı?

- Doğrusu onu ben de pek anlamadım. Önce binaya girip oranın çatısına falan mı çıkacaklar acaba?

- Bu da epey riskli ama yapabilecekleri tek şey bu olur sanırım.

- Dur bakalım tekneler yanaşmaya başlıyor şimdi anlarız ne yapacaklarını.

İki teknede yanaşmış ve içlerinden Fırat ve Selim'in sayabildikleri kadarıyla on beş kişi çıkmıştı. Tekneler daha sonra kıyıdan ayrılmışlardı. Adamlar hızla Fırat ve Selim'in tahmin ettiği gibi saraya girmişlerdi. Onlar içeri girdikten kısa bir süre sonra arabalı vapurların ilki kıyıya yanaşmıştı. Feribotun kapakları yavaş yavaş açıldıktan sonra içindeki zombiler sarayın bahçesine dolmaya başlamışlardı. Zombilerin sayısı tahmin ettiklerinden çok daha fazlaydı. Belki onları alt edebilirlerdi ama bu uğurda cephanelerinin çok büyük bir kısmını harcayacakları neredeyse kesindi.

- Pislik herif çok iyi bir plan kurmuş. Biz bunlarla uğraşıp cephanemizi tüketeceğiz sonra da o esas kuvvetiyle saldırıp bizi gafil avlayacak.

- Ne yapacağız peki Fırat? Bunları burada bırakıp kaçarsak bir daha geri dönemeyiz.

- Öyle ama cephanemizin tamamını da bunlar için harcayamayız.

Onlar ne yapacaklarını düşünürken, sarayın içine giren adamlar çatıya çıkmışlardı. Selim'in görebildiği kadarıyla hepsinin elinde dürbünlü tüfekler vardı. Tam bu sırada Fırat'ın aklına bir fikir gelmişti.

- Selim yandaki otelin bahçesine geçen hafta bir tane benzin tankeri getirmiştik. Onun içinde hala benzin var mıdır?

- Olması lazım, aklından ne geçiyor senin?

- Hepsini yakacağız. Hadi yürü.

Fırat'ın bu sözleri Selim'i önce şaşırtmıştı ama biraz düşününce mantıklı bir fikir olabileceğini düşünmeye başlamıştı. Aşağı indiklerinde Abbas onları bekliyordu.

- Nedir durum?

- Çarşı karıştı abi, binanın çatısında on beş tane keskin nişancı var. Bahçede ise çok kısa bir süre sonra belki binden fazla zombi olacak.

- Bu kötü oldu, çok cephane harcamamız gerekecek.

- Aynen öyle abi zaten onların mamacı da bizim cephanemizi tüketmemizi sağlamak esas saldırıyı ondan sonra yapacaklar.

- Ne yapacağız peki, geri mi çekiliyoruz?

- Yok abi aklıma bir fikir geldi onu deneyelim olmazsa onsan sonra geri çekiliriz. Şimdi biz yandaki otelin bahçesine gidiyoruz. Sen şu duvarların üstüne birkaç adam yerleştir. Makineli tüfekli adamlar biraz da keskin nişancı, benim işaretimle senin adamların çatıdakilere ateşe başlasın ve onlara göz açtırmasınlar biz de o sırada planımızı uygularız.

- Neymiş bu plan?

- Hepsini yakacağız Abbas abi, hadi biz gidiyoruz sen hazırlıkları yap işaretimizle ateşe başlarsınız.

- Tamam Fırat, Allah yardımcınız olsun.

- Sağ ol abi, hepimizin yardımcısı olsun. İsmail sen de bizimle gel.

- Tamam abi.

Selim, Fırat, Savaş ve İsmail hızlıca yandaki otele doğru harekete geçmişlerdi. Onlar otelin bahçesine girerken orada kalan son bir grupta dışarı çıkıyorlardı. Selim ve yanındakiler hemen işe yarar araç gereçlerin konduğu küçük kulübeye girmişlerdi. Buran iki tane balyoz almış ve hemen duvarın kenarında park edilmiş vaziyete bulunan benzin tankerinin yanına gelmişlerdi.

- İsmail bak şuraya bir delik açacağız.

Fırat ve İsmail ellerindeki balyozlarla Fırat'ın gösterdiği noktaya vurmaya başlamışlardı. Kısa ama zorlu bir çalışmanın ardından duvarda işlerini görecek büyüklükte bir delik açmayı başarmışlardı. Bu arada Selim ve Savaş da tankerin hortumunu hazır hale getirmişlerdi. Fırat hemen tankerin arkasındaki küçük merdiveni kullanarak tankerin tepesine çıkmıştı. Çok az bir farkla duvarı aşmayı başarabilmişti.

- Önce biraz üstlerine benzin fışkırtalım sonrada açtığımız delikten hortumu sokar zemini iyice bir ıslatırız. İsmail sen Abbas abilere haber ver ateşe başlasınlar.

- Tamam Fırat abi.

- Savaş sende birkaç tane sopa ayarla uçlarına da bez falan bağla. Kuzen sen de tankerin direksiyonuna geç işaretimle pompayı çalıştırırsın.

- Fırat yalnız sarayın üstüne benzin sıkmamaya çalış oranın yanmasını istemem.

Selim'in sözleri Fırat'ın biraz komiğine gitmişti. Canlarıyla uğraşıyorlardı ama o hala sarayı yakmama derdindeydi. Gerçi kendiside oranın yanmasını istemezdi ama bu saatten sonra ne olacaksa olacaktı.

- Merak etme kuzen elimden geldiğince dikkat ederim.

Selim ve Savaş hızla işe koyulmuşlardı. Bu arada ikinci gemide sarayın rıhtımına yanaşmış ve kalabalık bir grup zombi daha içeri dolmaya başlamıştı. Kısa bir süre sonra Abbas ve ekinin olduğu taraftan çatıdaki keskin nişancıların üzerine ateş açılmıştı. Fırat hemen Selim'e pompayı çalıştırması işaretini vermişti. Selim tankerin pompasını çalıştırınca Fırat'ın elindeki hortumdan büyük bir tazyikle bezin püskürmeye başlamıştı. Benzin oldukça uzaklara ulaşıyordu. Fırat bu durumdan oldukça memnun olmuştu. Elinden geldiğince çok zombiyi benzinle yıkamış saraya ise neredeyse hiç benzin sıçramamıştı. Fırat Selim'e pompayı durdurmasını söyledikten sonra aşağı inmişti. Bu sırada Savaş da elinde meşalelerle gelmişti. Selim motoru tekrar çalıştırmış ve akan benzinle meşaleler ıslatıldıktan sonra Fırat hortumu delikten içeri sokmuştu.

Sarayın bahçesine benzin akmaya başlamış Fırat ve Selim de ellerine meşaleleri alıp yine tankerin üstüne çıkmışlardı. Fırat cebinden çakmağını çıkarmış ve meşaleleri yakmaya başlamıştı, yakılan her meşaleyi güçleri yettiği kadar uzağa atmaya çalışıyorlardı. Dört meşaleyi de attıklarında bahçedeki zombiler tutuşmaya başlamışlardı. Ateş büyük bir hızla yayılıyordu. Çatıdaki keskin nişancılarda olan biten karşısında şaşırmış onların bu dalgınlığından faydalanan Abbas ve adamları bazılarını indirmeyi başarmıştı.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now