Bölüm 95

12.2K 422 86
                                    

Bir süre havuzun kenarında dinlendikten sonra üstlerini değiştirmek için odalarına çıkmışlardı. Selim odasına çıkıp kıyafetlerini giymiş ve yatağına biraz uzanmıştı. Saatine baktığında saatin beş buçuk olduğunu görmüş ve yemeğe kadar biraz kestirmeye karar vermişti. Bir saat kadar uyuduktan sonra kalkmış ve yemeğe inmişti, aşağıya indiğinde sofra hazırlanıyordu. Selim de salonda oturan babasının ve Arnavut Cemal’in yanına oturmuştu.

- İyi akşamlar.

- İyi akşamlar oğlum, nasıl biraz dinlenebildin mi?

- Denize girmek iyi geldi ben de yemeğe kadar biraz kestireyim dedim.

- İyi yapmışsın Selim, bak seninkiler daha kalkamadı.

Arnavut Cemal böyle söylerken Savaş ve Fırat’ın odasını göstermişti. Esra sofraya ekmek getirirken Selim’e de Fırat ve Savaş’ı uyandırmasını söylemişti. Selim oturduğu koltuktan kalkarak Savaş ve Fırat’ın odasına gitmişti. Kapıyı açtığında ikisinin de derin bir uykuda olduğunu görmüştü. Bu kadar derin uyurlarken onları kaldırmanın pek de doğru olmayacağını düşünmüş ve kapıyı açtığı gibi sessizce kapatmıştı. Bu sırada sofra hazır gibiydi ve herkes yavaş yavaş sofraya oturmaya başlıyordu.

- Ne oldu Selim, uyandırdın mı?

- Çok derin uyuyorlar, onların payını ayıralım kalkınca yerler.

Fırat, Savaş ve Pelin dışında herkes sofradaki yerini almıştı.. Nüfusları önceki güne göre 5 kişi azalmıştı ve bu düşüşün arkasında büyük bir trajedi vardı. Yemeğe başlamadan önce Fuat kaybettikleri dostları için kısa bir konuşma yapmıştı. Herkes sessizce yemeğini yemiş ve başlarına bir sürü felaketin geldiği bu güne artık devam etmek istemediklerinden çoğu odalarına çekilmişti. Selim salonda otururken mutfaktaki işlerini tamamlayan Filiz ve Esra da onun yanına gelmişlerdi.

- Ne gündü ama?

- Gerçekten öyle, başımıza neler geldi. Salgın başlamadan önce elimize bir kıymık batsa dert olurdu. Şimdi neler oluyor ama hayat devam ediyor.

-  İnsan her şeye alışıyor Selim, ama yakıt işini de çözdüğümüze göre bundan sonra pek bir sorunumuz olmayacak sanırım?

- Şimdi sıra etrafımızı güvenlik altına almaya geldi. Önce yakın çevremizdeki evleri kontrol edip varsa oradaki zombileri ortadan kaldırmalıyız. Sonra ada da başka kurtulanlar varsa ki var olduğundan eminim onları buralara yerleştirerek kendimize güvenli bir bölge oluşturmalıyız. Yeterli insan gücüne ulaştığımızda ise bütün adayı zombilerden temizleyeceğiz.

Selim sözlerini bitirdiği sırada Fırat ve Savaş da yanlarına gelmişlerdi. Fırat sırıtarak Selim’e bakıyordu.

- Naber millet, bakıyorum muhabbeti koyultmuşsunuz?

-  En sonunda kalkabildiniz.

-  Denize girmek o kadar iyi geldi ki, çok güzel bir uyku çektik. Değil mi Savaş?

- Aynen, bu denize girme işi iyi oldu gerçekten, siz yemek yediniz sanırım?

- Ben sizi uyandırmaya geldim ama çok derin uyuyordunuz. Uyandırma istemedim.

- İyi yapmışsın kuzen.

- Sizin payınızı ayırdık gelin mutfağa da ben hazırlayım.

- Sana zahmet olmasın Esra, biz kendimiz hallederdik.

- Yok canım ne zahmeti, hadi gelin.

Esra önde Fırat ve Savaş arkada mutfağa gitmişlerdi. Selim ve Filiz salonda yalnız kalmışlardı.

-  Selim?

- Efendim Filiz?

- Babam seni öve öve bitiremiyor.

- Niye, ne oldu ki?

- İşte adaya gelene kadar başımızdan geçenleri anlattım. Sonra bir de bugün yaptıkların var.

- Her şeyi abartarak anlatmışsındır.

- Hayır, anlattıklarımın eksiği var fazlası yok. Sen neler başardığının farkında değilsin Selim ve çok alçak gönüllüsün. Senin gibi birisi insanın karşısına kırk yılda bir çıkar.

Selim Filiz’in sözleri karşısında utanmış ve hafif de kızarmıştı. Filiz de onun utandığını anlamış ve daha fazla bir şey söylememişti. Filiz, annesinin yanına gideceğini söyleyerek kalkmış ve Selim’in yanına gelerek yanağına bir öpücük kondurmuştu.

- Teşekkürler Selim, her şey için.

Selim’in bir şey demesine fırsat vermeden hızlı adımlarla yakarı kata yönelmişti. Belki de hızla gitmesi ne diyeceğini bilemeyen Selim için de iyi olmuştu. Bu sırada Fırat elinde bir sandviçle mutfaktan çıkmış Selim’in yanına doğru geliyordu. Selim omzunda Fırat’ın elini hissedince irkilmişti.

-  Hayırlı işler kuzen.

Selim arkasını dönüp Fırat’ın sinsi sinsi gülen suratını görünce, Fırat’ın her şeyi gördüğünü anlamıştı.

- Yok öyle bir şey ya, kızcağız teşekkür etti sadece.

- Tamam canım, bir şey demiyorum. Teşekkürü hak ettiğin kesin. Ama teşekkürü Esra’da gördü, o pek iyi olmadı.

Selim Fırat’ın neyi ima ettiğini anlamıştı ama konuyu daha fazla uzatmak istemediğinden Fırat’ın söylediklerini duymazlıktan gelmişti.

- Yarın bizim sokaktaki evleri kontrol edelim diyorum.

-  İyi olur, zaten bünyemiz aksiyona alıştı artık evde oturabileceğimizi sanmıyorum.

- Biz üçümüz bir de Fuat abi ve Cemal abi gelir.

- Tamam anlaştık.

Selim oturduğu koltuktan kalkmış ve yukarı çıkmak için hareketlenmişti.

- Bu akşam tekene nöbetine ben gideyim.

- Sen bilirsin Selim ama ben de gidebilirim istiyorsan.

- Yok ben giderim. Yukardan alacağım birkaç şey var. Onları alıp giderim.

- Otur biraz daha sonra gidersin. Biraz muhabbet ederiz.

- Bu akşam seninle muhabbet etmek isteyeceğimi sanmıyorum.

- Yok be oğlum kızdırmayacağım valla.

- Senin işin belli olmaz ben gideyim, hem ben sizin kadar uyumadım, erken yatarım.

- Eh sen bilirsin.

Selim odasına çıkmış ve yanına birkaç parça eşya almıştı. Arnavut Cemal koltuğa oturmuş elinde tespihiyle dua ediyordu.

- Cemal abi, ben bu gece teknede kalacağım. Sana iyi geceler.

- Tamam evlat, sana da iyi geceler.

-  Abi bir de yarın çevredeki evleri kontrole gideceğiz, haberin olsun.

- Olur evlat, gideriz. Ben de bu gece Fuat’ın yanında kalayım diyorum, tek başına kalmasın.

- Çok iyi düşünmüşsün abi, hadi görüşürüz.

Selim önce Fuat’ın sonra da annesiyle babasının yanına uğramış ve onlara da geceyi teknede geçireceğini söyledikten sonra aşağıya inmişti. Salonda oturan Savaş, Fırat ve Esra’ya iyi geceler deyip tekneye gitmek üzere yola çıkmıştı. Esra’nın suratı biraz asıktı ve bu durum Selim’e Savaş’ın söylediklerinin pek de yalan olmadığını düşündürmüştü. Selim bu düşünceleri hızla kafasından kovarak bütün olanların arasında bir de bunlarla kafasını meşgul etmemeye karar vermişti. Selim motora binerek tekneye gitmiş ve güvertede bulunan geniş kanepelerden birine uzanarak uykuya dalmıştı.  

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now