Bölüm 94

12.3K 449 27
                                    

Fuat ve Selim aşağıya inmişlerdi. Fuat bahçeye giderken Selim salonda oturan annesinin ve babasının yanına gelmiş ve onlara da son gelişmeleri anlatmıştı. Babası bu duruma çok şaşırmış fakat annesi böyle bir şeyi tahmin ettiğini söylemişti. Selim onların yanından ayrılıp arka bahçeye geçmişti. Kazı çalışmaları son sürat devam ediyordu. Selim de küreklerden birini alıp onlara yardım etmeye başlamıştı. Mezarları kazdıktan sonra herkese haber vermişlerdi. Pelin’e haber vermek ise Aslı ve Selen’e düşmüştü. Pelin ailesinin ölümünün ardından abisinin de ölüm haberini alınca sanki hayatla bağlantısı kopmuş ve kendini yatağın üzerine bırakıp hareketsiz bir şekilde yatmaya başlamıştı. Şu anda onu teselli edebilecek bir söz olmadığını biliyorlardı. Bu yüzden Pelin’i ara sıra kontrol etmek koşuluyla kendi haline bırakmışlardı. Aslı ve Selen de arka bahçeye indikten sonra küçük bir törenle Cenk ve Gökdeniz’i toprağa vermişlerdi. Grubun bir kısmı dağılırken Selim kalanlara dönmüştü.

- Şimdi şu zombi cesetlerini halledelim.

- Bu kadar cesedin sığacağı çukuru kazmak epey zor olacak.

- Biliyorum zor, ben de çok yorgunum ama en mantıklı çözüm bu, hadi şu işi de bitirelim bir an evvel.

- Sürekli şu işi de bitirip rahat edelim diyoruz ama işler bir türlü bitmiyor.

- Bence önce yakalım sonra gömelim. Hatta bence bunları dışarı çıkartalım ve yolun karşısındaki boşlukta ateşe verelim.

- İyi söylüyorsun da Fırat, bu kadar cesedi taşımak zor olmaz mı?

- Çukur kazmaktan daha kolay olur.

-  Gençler benim aklıma bir şey geldi.

-  Ne geldi Cemal abi?

- Şimdi bu cesetleri birbirine bağlayalım. Sonrada atlarla yolun karşısındaki boşluğa çekeriz ateşe vermeden önce üstlerine de biraz benzin dökersek cesetlerden geriye pek bir şey kalmaz.

Selim biraz düşündükten sonra bu fikrin gayet mantıklı olduğuna karar vermişti. Hem çukur kazma zahmetinden kurtulacaklar hem de cesetler yanarken ortaya çıkacak kokudan etkilenme düzeyi düşecekti.

- İyi fikirmiş Cemal abi, siz ne dersiniz?

-  Bence de çok mantıklı, şu kulübede ip görmüştüm sanırım. Alıp hemen başlayalım.

Fırat hızla kulübeye giderek epey uzun ve kalın bir ip getirmişti. Cesetleri biribirlerine bağlamışlar ve daha sonra da atlara bağlamışlardı. Cesetleri iki seferde taşımaya karar vermişlerdi.

- Tamamdır, hadi bakalım ilk seferi yapalım.

- Durun önce bir dışarıyı kontrol edelim. Şu anda bu işle uğraşmamızın sebebi buydu.

Selim güvenlik kulübesine girmiş ve kapıyı açarak dışarıyı kontrol etmişti. Etrafta herhangi bir tehlike görünmüyordu.

- Tamam etraf sakin, işimizi hızlıca halledelim. Savaş atların başına sen geç, ben ve Fırat seni koruruz.

- Oldu Selim.

Bahçenin kapısını açmışlar ve Fırat atların yularından tutarak cesetleri yolun karşısındaki boşluğa sürüklemişti. Selim’in de yardımıyla hızlıca ipleri çözmüşler ve tekrar bahçeye dönerek geriye kalan cesetleri bağlamışlardı. Hızlıca bu işi de halledip kalan cesetleri de diğerlerinin yanına götürmüşlerdi. Bu sırada Arnavut Cemal’de tankerden aldığı bir bidon benzinle cesetlerin başına gelmiş ve üstlerine dökmeye başlamıştı. Bidondaki benzin bitince Fırat cebinden çıkardığı kibriti yakmış ve cesetlerin üzerine atmıştı. Alevler cesetleri inanılmaz bir hızla sarmıştı. Alevleri bir süre seyrettikten sonra yalıya dönerek kapıyı kapatmışlardı.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now