Bölüm 100

12.4K 407 42
                                    

Evdekilerin büyük bir kısmı bahçede onların gelişini bekliyordu. Fırat, Demet’i kucağına almış, Selim ve Savaş da Ömer’i almışlardı.

-  Durumları nasıl?

- Düzelecekler, oda hazırladınız mı?

- Hazırladık, hadi geçin.

Fırat aynı odada kalacak olmalarından pek hoşlanmamıştı ama yapacak bir şey yoktu hem belki kendilerine gelince farklı odalarda kalmak isterlerdi. Fırat kafasında bunları kurarken biraz saçmaladığının kendiside farkındaydı. Kısa bir süre sonra Filiz ve Esra’nın hazırladığı odaya gelmişlerdi. Demet ve Ömer’i yataklarına bıraktıktan sonra Selim gerekli tıbbi malzemeleri almak için aşağıya inmişti. Herkes odadan çıkarken Fırat Demet’in başında kalmıştı. Odadan çıkar çıkmaz Filiz ve Esra Savaş’ı kenara çekmişlerdi.

-  Savaş, kim bunlar?

- Ne bileyim ben?

- Peki Fırat niye bu kadar ilgili?

- Detayını bilmiyorum ama Fırat ikisini de tanıyor, özellikle de kadını. Kapıyı açıp içerde bunları görünce Fırat bir anda dondu kaldı.

- Bence bu kadın Fırat’ın eski sevgilisi olabilir.

-  Nasıl anladın bunu Esra?

- Eh ben bir oyuncuyum ve gözlem yeteneğim çok iyidir. Fırat’ın bakışları kendisini ele veriyor.

- Sen ne dersin Savaş?

- Vallahi bir şey söylemek istemem ama bana da aralarında duygusal bir bağ var gibi geldi.

- Selim biliyordur kesin, ona sorarız.

- Neyse biz kendi işimize bakalım. Yiyecek bir şeyler var mı kızlar? Biz biraz sonra sol taraftaki yalılara gideceğiz.

- Hazırladık bir şeyler, hep beraber yeriz şimdi.

Üçü aşağıya yönelmişken Selim elinde malzemelerle yukarı gelmişti. Selim’i görünce duraklamışlardı.

- Selim içerdekiler kim?

- Bu uzun bir hikaye, hem benim anlatmam doğru olmaz. Fırat anlatırsa anlatır.

- Zaten bu söylediklerinden ne olduğunu aşağı yukarı anladık.

- İyi o zaman, şimdi bana kim yardım edecek.

- Ben yardım ederim Selim.

Filiz’den önce davranan Esra Selim’le birlikte odaya girmişti. Filiz ve Savaş da aşağı inmişlerdi. Filiz mutfağa girmiş Savaş da önce odasına uğramış sonra da bahçeye çıkmıştı. Cemal, Fuat, Ferit ve Selim’in babası Kemal bahçede oturuyorlardı.

- Ne yapıyorsunuz?

- Ne yapalım evlat, eskiden biz yaşlardaki insanlar toplandı mı ya siyaset ya da futbol konuşurlardı. Şimdi konuşacak fazla mevzu da kalmadı. Boş boş oturuyoruz.

Arnavut Cemal’in bu sözleri hepsini güldürmüştü.

- Abi aslında bir yerden okey ayarlasak hiç canınız sıkılmaz.

- Doğru söyledin, hakikaten bir okey takımı olsa zaman su gibi akar. Ama böyle evlerde okey takımı olmaz. Bir kahve falan bulursak okey takımını sakın unutma Savaş.

- Unutmam abi, bir de tavla alırız.

- Okeyi çok değil ama tavla oynamayı ben de çok severim.

- Ben de çok severim Fuat abi hem iyi de oynarım.

- Sen giderken ben dönüyordum Savaş ama yine de ifadeni alırım.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now