Bölüm 121

9K 397 70
                                    

Yolculuk problemsiz ve kısa bir sürede tamamlanmıştı. Evdeki matem havası sürüyordu. Ayhan ev halının büyük kısmıyla tanışmıştı.

-  Ayhan abi gel sana bir oda ayarlayalım.

- Fırat, şu açıktaki tekne sizin sanırım.

- Evet bizim, ne oldu?

- Sizin için de bir mahsuru yoksa ben orada kalayım. Hem de tekne başıboş kalmamış olur.

- Sen öyle istiyorsan öyle olsun, bizim için sorun değil.

- Sanırım hepimiz için daha iyi olur.

Bu işi de hallettikten sonra herkes kendini boş bulduğu bir koltuğa bırakmıştı. Salgın başlayalı daha bir hafta bile olmamıştı ama başlarından o kadar çok olay geçmişti ki neredeyse bir ömüre sığacak macera yaşamışlardı. Fırat eğer bir gün dede olursa torunlarına anlatacağı bir sürü macerası olacağını düşünmüştü.

Aradan haftalar geçmişti, bu süre zarfında keskin nişancı Ayhan’ın da aralarına katılmasıyla adayı zombilerden temizleme işine hız vermişlerdi. Her gün aralarına yeni birileri katılıyor ve sayıları arttıkça daha da güçleniyorlardı. Selim annesini ve babasını kaybettikten bir hafta sonra onlara katılabilmişti. Herkes yaşadığı olayın Selim’i değiştirebileceğini ve belki onu daha acımasız birine dönüştürebileceğini düşünmüştü ama Selim yine eski Selim’di. Aradan geçen haftalarda ise Filiz’le iyice yakınlaşmışlardı. Yaşamları belli bir düzene girmiş ve herkes kendine düşen görevi iyice kavramıştı. Artık adayı tamamıyla güvenlik altına almak için bir günlük işleri kalmıştı ve yola çıkmaya hazırlardı.

- Günaydın kuzen?

- Günaydın Fırat, senin ekip hazır mı?

- Hazırız. Zaten ikimizin ekibinin de büyük kısmı zorluk olmasın diye bugün gideceğimiz bölgeye yakın evlerde kaldı. Buradakilerle yola çıkıp orada onlarla birleştikten sonra nihayet bugün adayı zombi belasından tamamen temizliyoruz.

- Çok zor oldu. Çok kayıplar da verdik ama sonunda bugünü görebilecek kadar yaşadık. Aman diyeyim son gün diye dikkati elden bırakmayalım. Bugünü de kazasız belasız atlatırsak sonra bir süre dinleniriz.

- Ondan sonra da kışa hazırlık yapmak lazım kuzen, havalar yakında soğumaya başlar.

-Doğru söylüyorsun. Gerçi o işlerle Cemal abi ve Fuat abi yakından ilgileniyor. Sanırım sorun olmaz.

- Yalnız son günlerde İstanbul’dan gelenler de artmaya başladı. Ne yapacağız?

- Yer sıkıntısı yok da yeme içme sıkıntısı olur. Bütün gıda envanterini çıkartıp bunun mevcut nüfusa ne kadar süre yeteceğini hesaplamak lazım. Ona göre gelenleri diğer adalara yönlendirmek zorunda kalabiliriz. Tabi gelenler yanında erzaklarıyla gelirlerse sorun olmaz.

- Peki bundan sonra ne yapacağız Selim?

- Burada aşağı yukarı bir düzen kurduk. Biraz dinlendikten sonra gönüllülerden oluşan bir ekiple Heybeli’yi zombilerden temizlemeye gideriz, ne dersin?

- Aklımı okudun kuzen, ben de aynı fikirdeyim. Adaların hepsini zombilerden temizlersek sonraki hedefimiz İstanbul olur.

- İstanbul mu? Koca İstanbul’u kurtarmak bize mi kaldı Fırat?

- Herkes İstanbul’u kurtarmak bize mi kaldı derse kim kurtarır bu güzelim şehri ve içindeki iyisiyle kötüsüyle binbir çeşit insanı Selim? Bak bu adayı kurtarmak da bize düşmezdi ama sonunda bütün adayı güvenlik altına almayı başardık. Ben inanıyorum İstanbul’u da kurtarırız.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now