16. Bölüm

4.4K 201 19
                                    

Yol boyunca gözleri hep bir işaret aramıştı. Eğer kurtulan bir grup varsa, nerede olduklarını gösteren bir işaret bırakmış olabilirler diye düşünmüşlerdi ama böyle bir işarete rastlayamamışlardı. Yolda çok sayıda zombi de görmüşlerdi ama zombilerin onları yakalamasına imkan yoktu. Kolay denebilecek bir yolculuğun ardından İngiliz Konsolosluğunun önüne gelmeyi başarmışlardı. Dışarıdan bakıldığında her şey yolunda gibi görünüyordu. Zombilerin duvarları aşıp buraya girmesine imkan yoktu. Ana giriş kapısına geldiklerinde kapının da kapalı olduğunu görmüşlerdi.

- Kapılar kapalı.

- Bu iyi mi? Nasıl içeri gireceğiz?

- Elbette iyi Nazım, eğer kapılar açık olsaydı buranın güvenli olmadığını anlamış olurduk. Şimdi içeriye zombi girmemiş olması ihtimali var. En kötü ihtimalle içerde az sayıda zombi vardır. Onların icabına bakabiliriz.

- Zombilerin icabına nasıl bakacağımızı merak ediyorum Elif?

- Eminim güvenlik binasında silah falan vardır. Bir iki silah bulursak bence bu işin üstesinden gelebiliriz.

- Bu iyimserliğin umarım başımızı belaya sokmaz.

- Korkma Cüneyt, eminim her şey yolunda gidecek.

Güvenlik kulübesine doğru hızla ilerlemiş ve kapısını açmaya çalışmış ama başarılı olamamışlardı. İçerinin zombiyle dolu olma ihtimali hepsini korkutuyordu.

- Açılmıyor kapı, nasıl içeri gireceğiz?

- Bilmiyorum, belki diğer konsoloslukları denemek daha iyi olur.

- Aslında buraya girebilseydik çok iyi olurdu. İstiklal'e çıkmak oldukça tehlikeli olabilir.

- Başka çaremiz yok Elif, duvarı tırmanalım diyeceğim ama bu imkansız gibi gözüküyor. Hadi bir an evvel gidelim.

- En iyisini yine siz bilirsiniz Elif abla ama önce bir lokma yiyecek bulsak çok iyi olacak.

- Haklısın Nazım, yakınlarda birkaç tane bakkal olacaktı. Belki bir iki parça yiyecek kalmıştır.

Tam hareketlendikleri anda yolun yukarısından bir takım sesler geldiğini duymuşlardı. Gelenin ne olduğunu bilmediklerinden hemen konsolosluğun yan tarafındaki büyük çalıların arkasına saklanmışlardı. Sesler giderek yaklaşıyordu.

- Gelenler zombi değil, hadi çıkalım. Bize yardım ederler.

- Dur bakalım Berrak, gelenlerin niyetinin ne olduğunu bilemeyiz. Emin ol bazı insanlar zombilerden daha tehlikeli olabilir.

- Cüneyt haklı Berrak, önce biraz izleyelim. Durma göre çıkarız.

Onlar konuşurken yolun yukarısından gelen elleri silahlı altı kişi görüş alanlarına girmişti. Bunlar, yirmili yaşlarının başında genç erkeklerdi. Hal ve hareketlerinden tekinsiz tipler olduğu anlaşılıyordu.

- Bunları hiç gözüm tutmadı. Hiç görünmesek daha iyi olur. Sen ne dersin Elif?

- Haklısın Cüneyt, pek yardımsever tiplere benzemiyorlar. Hiç sesinizi çıkarmayın çocuklar, bunlar biraz uzaklaşınca hemen onların geldiği diğer tarafa doğru gideceğiz.

- Ama...

- Aması yok Berrak, adamları benim gözümde hiç tutmadı. Sessiz ol.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now