Bölüm 44

12.5K 475 33
                                    

Selim kapıyı açmak için kapının kulpunu çevirdi fakat bu sefer kapı açılmamıştı.

- Hay lanet, kapı içerden kilitlenmiş.

- Hımmm. Sanırım içerdekiler dönüşmeden önce kapıyı kilitlemişler daha sonra da içerde kalmışlar.

-  Ne yapacağız peki?

- Bunları içerde kendi hallerine bırakamayız. Kapıyı kıracağız. Pek dayanıklı bir kapıya benzemiyor. Rahatça kırabiliriz.

- Ben kırabilirim bu kapıyı, siz hazır olun.

- Emin misin Savaş?

- Hallederim Selim, bizim dizide numaradan da olsa 3-4 kere kapı kırmıştım. Anlayacağın bu tip işlere antrenmanlıyım.

- Savaş ben de ilk gördüğümden beri seni nereden tanıdığımı düşünüyorum, sen şu meşhur oyuncusun? Ben neredeyse hiç televizyon seyretmem yeni nesil oyuncuların da çoğunu tanımam ama seni tanıyorum. Lakin şu yeni çektiğin dizilerden falan değil benim çok sevdiğim bir yönetmen arkadaşım var Muzaffer diye onun bir filminde oynamıştın 3-4 sene evvel oradan hatırlıyorum.

- Muzaffer hoca arkadaşınız demek, kendisi şimdiye kadar çalıştığım en iyi yönetmendir. Ama popüler işler yapmak istemediği için sektörde hak ettiği saygıyı göremiyor ne yazık ki!

- Beyler bunları konuşacak çok vaktimiz olacak. Şimdi şu içeridekilerle ilgilensek.

- Haklısın Selim. Hadi Savaş kır bakalım şu kapıyı.

- Savaş kapı kırılınca sen hemen kenara çekil, biz içerden çıkanları hallederiz.

-  Tamamdır. Hazır mısınız?

-   Hazırız. Ne olacaksa olsun.

Savaş kapının kilidine doğru güçlü bir tekme atmıştı ve kapının kilidi kolayca kırılmış ve kapı açılmıştı. Savaş hızla kenara çekildi ve o da silahını kapıya doğrulttu. Fuat ve Selim elleri tetikte bekliyorlardı. Yarısına kadar açılmış olan kapı açıldı ve üzerlerinde yine son derce şık kıyafetler olan biri erkek biri kadın 2 zombi onlara doğru gelmeye başlamıştı. Kapıdan çıkanları görünce bir an için hepsi çok şaşırmıştı. Ama fazla zamanları olmadığını fark edip hemen tetiğe dokundular, Fuat’ın silahında çıkan kurşun kadının, Selim’in silahından çıkan kurşun ise adamın başına saplanıp onları bu çaresiz hastalıktan kurtarıp huzura kavuşturmuştu. Ama şaşkınlıkları devam ediyordu.

- Bu adam?

- Evet Remzi Boğa’nın ta kendisi, memleketin en zengin adamlarından birini ve karısını öldürdük.

- Öldürdük demek doğru olmaz Savaş, yapılması gerekeni yaptık ve acılarına son verdik.

- Selim doğru söylüyor. Yapılması gereken buydu. Hem nice insan öldü. Memleketin sayılı zenginlerinden olmaları onların ölümünü daha farklı kılmaz.

-  Yapacak bir şey yok. Aşağıya da bakalım bir an evvel.

-   Peki bu cesetleri ne yapacağız?

 - Galiba en mantıklısı denize bırakmak olacaktır. Şu aşağıyı da bir kontrol edelim de sonra hepsiyle ilgileniriz.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now