5. Bölüm

6.7K 314 31
                                    

Arnavut Cemal'in bu sözleri onları kendilerine getirmiş ve hızlıca yollarına devam etmişlerdi. Kısa bir sürede girecekleri sokağın başına gelmişlerdi. Sokağa girmeden önce köşe başındaki binanın duvarına sırtlarını dayamış ve sokağın iç taraflarına bakmışlar ve az ilerde dört tane zombi olduğunu görmüşlerdi.

-          Şu dört zombi dışında ortalık sakin gibi.

-          Başka çaremiz yok zaten on dört tane de olsa mecbur ilerleyeceğiz.

-          Hadi burayı geçtik diyelim peki Fıratları nasıl bulacağız?

-          Açıkçası hiçbir fikrim yok Savaş. İşler iyice sarpa sarıyor.

-          Selim, acaba geri mi dönsek, peşimizde bir sürü adam var. Cephanemiz az, Fırat'ı nasıl bulacağımızı bilmiyoruz. Üstelik daha karşımıza kim bilir neler çıkacak?

Fuat'ın bu sözleri üzerine bütün bakışlar ona dönmüştü. Aslında Fuat'ın söyledikleri çok mantıklıydı ama Selim, kardeşi gibi olan kuzeni büyük bir tehlikeye doğru giderken geri dönmeyi ve olacakları beklemeyi bir saniye bile aklından geçiremiyordu.

-          Haklısın Fuat abi, mantıklı olan geri dönmemiz ama şimdi geri dönersek ve Fırat'ı kaybedersek bu vicdan azabıyla yaşayamam. Siz isterseniz geri dönün, bu hakkınız ama ben geri dönemem.

-          Yanlış anlama Selim ben de Fırat'ı bulmak istiyorum, ama bunları da söylemeden edemedim. Sen devam edeceksen elbette biz de devam ederiz, anca beraber kanca beraber.

-          Fuat'ın söyledikleri doğru evlat, belki mantıklı olan geri dönmemiz ama sen de haklısın onları da bile bile tehlikenin ortasına gönderemeyiz. Artık lafı bırakıp işimize bakalım.

-          Bu zombilerin işini susturuculu tabancalarla halledelim. Gürültü çıkarmamaya çok dikkat etmeliyiz. Hem zombileri hem de peşimizdekiler gibi başka pislikleri uyandırmayalım.

Selim ve Fuat tabancalarına susturucuları takmış ve hazırlıkları tamamlayınca sokağın içine girmiş ve ilerlemeye başlamışlardı. Sadece aydan gelen ışıkların zifiri karanlığı kırdığı sokakta yavaşça ilerliyorlardı. Gözleri karanlığa iyice alışmış olduğunda fenerlerini yakıp dikkat çekmek istemiyorlardı. Rahat bir şekilde nişan alabilecekleri kadar yaklaşınca durmuşlar ve ilk iki atışlarında iki zombiyi de kafalarından vurmayı başarmışlardı. Diğer iki zombi üstlerine doğru gelirken birer kurşun da onların kafalarına sıkmış ve tehlikeyi şimdilik bertaraf etmişlerdi.

-          Bir sonraki sokaktan tekrar ana caddeye çıkalım. Arka sokaklardan gitmeye devam edersek Fıratları bulma şansımız azalır.

-          Araba da orada kaldı.

-          Önemli olan yakıt bulmak, araba zaten buluruz. Şu ilerde bir benzin istasyonu var. Oraya ulaşabilirsek belki bir araba falan ayarlayabiliriz.

-          Haklısın Selim şansımızı denememiz lazım.

Kendilerine benzin istasyonunu hedef koymuş ve hızla yürümeye başlamışlardı. Bu sırada Selim Fırat'ın nasıl bu kadar sorumsuz davranmış olabileceğini düşünüyordu. Kendisine geceyi o binada geçireceklerine dair söz vermişti ama hem o binadan ayrılmış hem de aksi bir durumda kendilerine ulaşabilmeleri için en ufak bir işaret bile bırakmamıştı. Selim bunları düşünürken kafasında birden bir şimşek çakmıştı.

-          Cemal abi haklı bizi tuzağa düşüren herifler Fıratları yakalayamazlardı ama ya Fıratları şu büyük çete yakalamışsa ve o binaya bizden birilerinin gelme ihtimaline karşı tuzak kurup civarda da bir grup adam bırakmışlarsa?

Selim'in söyledikleri hepsini korkutmuştu. Üstelik işin kötü tarafı Selim'in söyledikleri oldukça mantıklıydı.

-          O zaman boka bastık demektir.

-          İşte bunu doğru söyledin Savaş. Peki dediğin gibi olduysa ne yapacağız Selim, söylemeye korkuyorum ama ya bu herifler Fıratları öldürdülerse?

-          Sanmıyorum Cemal abi, öldürecek olsalar orada öldürürlerdi. Rehin alıp saklandıkları yere götürmüş olmalılar.

-          Rehin alıp ne yapacaklar ki?

-          Nasıl bizim onlardan haberimiz varsa onların da bizden haberi olabilir. Hakkımızda daha çok bilgi toplamak için de bundan iyi fırsat olmaz.

-          Haklısın evlat, Fırat ne yaparlarsa yapsın konuşmaz ama aralarından bazıları baskıya dayanamayıp konuşabilir.

-          Aynen öyle Cemal abi o yüzden yakalanmış da olsalar yola devam ediyor da olsalar onları bir an evvel bulmamız şart.

-          İyi de Selim eğer dediğin gibi kaçırıldılarsa, dört kişi ve bir avuç cephaneyle bu kadar adamla nasıl başa çıkacağız?

-          İşin o kısmını henüz düşünmedim Fuat abi ama çaresine bakacağız. Geri dönüp destek alalım desek çok geç kalırız.

-          Neyse biz şimdi yolumuza devam edelim. Sonuçta ihtimaller üzerine konuşuyoruz. Belki biraz ilerde Fıratları bulacağız.

-          Haklısın Savaş, burada beklemektense yolumuza devam edelim. Burada kurdukça kuracağız.

Selim Fırat'ın ve yanındakilerin kaçırıldığından neredeyse emindi ama yine de Fırat'ın sağı solu belli olmazdı. O yüzden enseyi karartmadan yola devam etmenin en doğrusu olduğuna o da katılıyordu. Üstelik böyle bir karamsarlığın onlara zarardan başka bir şey getirmeyeceği çok açıktı. Karanlık sokağı hızlı adımlarla geçmiş ve bir dört yol ağzına ulaşmışlardı. Köşedeki binanın duvarına yaslanıp etrafı kontrol etmişlerdi. Karşı sokakta ve yolun aşağısında zombiler görmüşlerdi fakat caddeye çıkan yolda herhangi bir tehlike gözükmüyordu. Selim'in işaretiyle sokaktan çıkıp caddeye doğru yürümeye başlamışlardı. Kısa bir süre sonra caddenin köşesine gelmişler ve bu sefer de peşlerinde kimsenin olup olmadığına bakmak için caddeye göz atmışlardı. Tuzağa düşürüldükleri binadaki yangın olanca hızıyla devam ediyordu. Binanın önünde birilerinin olduğu anlaşılıyordu. Selim yolun ortasındaki devrilmiş olan otobüsün arkasından biraz önce peşlerinde olan iki kişiyi görünce hızlı bir şekilde geri çekilmişti.

-          Nasıl evlat tehlike var mı?

-          Demin arka sokağa girmeden önce gördüğüm iki kişi bu tarafa doğru geliyor.

-          Seni gördüler mi?

-          Sanmıyorum.

-          Bu iyi oldu.

-          Nasıl iyi oldu Fuat abi?

-          Şimdi biz bu gelenleri kolayca yakalarız. Sonra da konuşturup Fıratları kaçırıp kaçırmadıklarını eğer kaçırmışlarsa da nereye götürdüklerini öğreniriz. Zaten başka türlü onları bulmamız samanlıkta iğne aramak gibi olacaktı.

-          Haklısın Fuat abi, o zaman aramızdaki tek avcı olarak bu herifleri yakalayacağımız tuzağı da sen kur.

-          Dört kişinin iki kişiyi yakalayabilmesi için çok da komplike bir tuzağa gerek yok. Herifler bizim olduğumuz yeri geçince arkalarına geçip "Teslim olun" diyeceğiz. Eğer canları tatlıysa kuzu kuzu teslim olacaklar.

-          Gerçekten acayip yaratıcı bir tuzakmış Fuat abi.

Savaş'ın bu sözleri hepsini gülümsetmişti. Daha sonra oldukları yere çökmüş ve adamların geçmesini beklemeye başlamışlardı.

Zombiler İstanbul'daHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin