Bölüm 107

11.1K 400 49
                                    

Mutfak kapısından içeri girdiklerinde akşam yemeği için son hazırlıklar yapılıyordu.

-  Tam zamanında geldiniz. Nasıl bir sorun çıktı mı?

-   Yok Filiz, bir sorun çıkmadı. Dokuz kişiyi kurtardık.

-    Neredeler?

-    Yanımızdaki eve yerleşiyorlar. Bir şeyler yedikten sonra onlara da biraz yiyecek götürelim.

-     Keşke buraya getirseydiniz.

-   Biraz düşündüm de biz tam olarak bu yeni düzene adapte olamadık. Hala eski adetleri falan sürdürüyoruz. Bu tip şeylerle fazla zaman kaybediyoruz gibime geliyor. Sen ne dersin Selim?

-    Sanırım haklısın Fırat, en azından tam manasıyla güvenliğimizi sağlayana kadar bu tip şeylerle zaman kaybetmemeliyiz.

-     Ben öylesine söylemiştim.

-  Sakın yanlış anlama Filiz, senin dediklerin üzerine söylemedim. Genel konuşuyorum. Bakın bugün kurtardıklarımızın çoğu bugün değil yarın gitseydik ölmüş olacaklardı. Biliyorum herkesi kurtarmamız mümkün değil, belki bizim işimiz de değil ama boş işlerle zaman kaybetmektense hayat kurtarmayı tercih ederim.

-      Böyle anlatınca, sanırım haklısın Fırat.

-      Doğru söylüyorsun kuzen, bundan sonra her şeyi hızlı halledeceğiz. Hadi o zaman bir an evvel şu yemeğimizi yiyelim.

-     Yemeği yedikten sonra boş durmayalım. Heybeliye doğru gidip gelelim.

-      Aklında ne var?

-      Bir şeyler var. Bu arada Filiz, şeyi soracaktım, şey…

Filiz, Fırat’ın neyi soracağını anlamıştı ve onun daha fazla kıvranmasını istemediğinden merak ettiği şeyi söylemişti.

-    Eğer merak ettiğin buysa, Demet kendine geldi. Hatta aşağıya ineceklerdi ama biz en azından Selim gelene kadar kalkmalarını istemedik.

-     İyi yapmışsınız, anladığım kadarıyla Ömer de kendine geldi.

-      Evet. Demet, kendilerini kimin kurtardığını sordu.

-      Beni söylediniz mi?

-      Söyledik, niye söylemese miydik?

-      Ne dedi peki?

-      Doğrusu pek şaşırmadı. Sanırım, kendisi önce rüya sanmış ama onları kurtaranın sen olduğunu söyleyince gece başucunda gördüğünün sen olduğunu anladı.

-     Neyse, deminden beri ne anlatıyordum, şimdi kendim nelerle vakit öldürüyorum. Hadi yemek hazırsa bir iki lokma yiyelim de gidelim.

-      Siz sofraya geçin, biz yemekleri getiriyoruz.

Banyoda ellerini hızlıca yıkadıktan sonra sofraya oturmuşlar ve kısa bir sohbetin ardından yemeğe başlamışlardı. Yemeğini hızlıca yiyen Fırat ayaklanmış, Selim’e de kalkması için işaret etmeye başlamıştı. Selim de Fırat’ın ısrarlı bakışları sonrası son lokmalarını ağzına atmış ve sofradan kalkmıştı. Fırat da bu sırada içeri girmişti.

-   Savaş biz motorla Heybeli’ye doğru uzanacağız. Gelecek misin? Yani gelmen şart değil istiyorsan diyorum.

-        Ben epey yoruldum be abi, hem siz ne yapacaksınız ki?

-        Bilmiyorum ki? Fırat’ın aklında bir şeyler var.

-        Ben gelmesem daha iyi olacak.

Zombiler İstanbul'daDove le storie prendono vita. Scoprilo ora