Bölüm 34

14.3K 517 55
                                    

Filiz Arnavut Cemal’in anlattıkları karşısında oldukça şaşırmıştı. Nalan Hanım ise anlatılanları normal karşılamış gibiydi.

-  Ne o pek şaşırdın Filiz kızım, tabi neredeyse deden yaşındaki bu ihtiyarın böyle olaylar yaşamış olabileceğini düşünmemiştin sanırım.

- Valla Cemal abi eski kabadayılardan olduğunu duymuştum ama böyle gerçek bir olayı senden dinleyince biraz şaşırdım doğrusunu istersen.

- Şaşırma Filiz kızım, benim ömrüm bunlarla geçti bak Nalan Hanım pek şaşırmadı o da çok şey görmüştür.

-  Ahh Cemal bey neler gördüm. Şimdi anlatsam kimse inanmaz. Derler ya hani hayatımı anlatsam roman olur. Benimki gerçekten roman olur. Hatta bir ara meşhur bir yazar dayandı kapıma dedi siz anlatın ben yazayım. Bir ara kabul edecek gibi oldum. Sonra düşündüm anlatacağım kişilerin neredeyse hepsi kabirde benim de içime sinmedi vazgeçtim.

-  Siz de artık bizlere anlatırsınız Nalan Hanım, sanırım çok vaktimiz olacak?

-   Elbette anlatırım Filiz kızım ama rica ederim resmiyeti bırak Nalan abla diyebilirsin bana evladım.

-   Anlaştık Nalan abla, hah işte Selimler de geliyor. Biraz daha sık dişini Rasim abi Selim şimdi ağrını kesecek bir ilaç verir.

Selim ihtiyacı olan ilaçları yanına aldıktan sonra diğer ilaçları minibüse nispeten daha boş olan arabaya bırakmıştı.

-   Ne yaptınız Selim buldunuz mu gerekli ilaçları?

-   Bulduk Fuat abi bulduk. İlk defa bir işimiz rast gitti.

-   Çok iyi, Rasim düzelecek değil mi?

-  Merak etme gereken ilacı buldum. Daha sonra bir pansuman yapıp iyi de bir sardık mı gerisi yaranın iyi bakımına kalıyor.

-  Sağol Selim hızlı davranıp virüs kana karışmadan kolu kesmeseydin Rasim’i kaybetmiştik.

-  Film seyretmemenin avantajlarından biri, geçen ay bir film seyretmiştim orada zombi kızın kolunu ısırınca adam hemen kızın kolunu kesiyordu. Rasim abinin kolu ısırılınca aklıma bir anda o sahne geldi. Fuat abi ilaçları sizin arabaya bırakıyorum. Bir an evvel yola devam edelim.

-  Önce Kuruçeşme’ye bakıyoruz, değil mi?

-  Evet abi orada demirli lüks tekneler oluyor. Uygun olursa onlardan bir tanesini alırız.

-  Selim bu biraz hırsızlık gibi olmayacak mı?

- Olağanüstü bir durum yaşıyoruz Dilek abla, burada artık hırsızlık diye bir şey yok. Ona bakarsan silahları, erzakları ve ilaçları da çaldık.

-  Doğru söylüyorsun. Duruma hala tam olarak adapte olamadım sanırım.

- Haklısın Dilek abla yaşadığımız durum çok zor, bu yüzden bir an evvel güvenli bir yere ulaşmalıyız. Esra sen nasılsın?

- İyiyim, iyiyim.

-  Tamam o zaman hadi gidelim.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now