Bonus Bölüm 2

9.1K 291 19
                                    

Reklam ajansı olarak kullanılan eski köşkün ışıkları o gece yanıyordu. Bazen işler çeşitli sebeplerden dolayı yetişmez ve bütün ekip işin teslim tarihini geçirmemek için ajansta sabahlardı. Bu gecede onlardan biriydi. Akşama doğru ekipten dört kişi çarşıya çıkmış ve akşam yemeği için alışveriş yapmışlardı. Oldukça eğlenceli geçen akşam yemeğinin ardından herkes işinin başına geçmişti. Çok yoğun bir tempoda çalışmışlar ve saat gece yarısını bulmuştu.

-   Hadi Metin abi, bitiremedin mi daha?

-  Az kaldı. Siz diğer işleri hallettiniz mi?

-  Her şey hazır sen de şu basın ilanını bitirince tamamdır.

- Tamam beş dakika sonra hazır. Ama bir kahve içmem lazım.

- Ben getiriyorum abi.

-  Sade olsun Kadir.

- Biliyorum abi.

Kadir kahve almak için mutfağa doğru hareketlenmişti. İşlerini bitirenlerden bazıları çıkmak üzere hazırlanıyor bazıları ise Metin’in işini tamamlamasını ve yarın ki sunum öncesi son bir prova yapmak için bekliyorlardı. Kadir alt kattaki mutfağa inmiş ve kahve makinesini çalıştırmıştı. Kahvenin hazır olmasını beklerken camdan dışarı bakarken köşkün demir kapısının önünde birini görmüştü. Kadir adamda bir gariplik olduğunu ve dışarı çıkıp yakından bakmayı düşünürken adam yalpalayarak yoluna devam etmişti. Kadir adamın sarhoş olduğunu düşünerek kahve makinesinin başına dönmüş ve dolaptan bir fincan alarak kahve koymuştu. Kahveyi almış yukarı dönerken arkasında bir ses duymuştu. Arkasına dönüp baktığında bir an irkilmiş ama sonra gülmeye başlamıştı. Ajansın şakacılığıyla meşhur reklam yazarı Emre zombi taklidi yaparak üzerine doğru geliyordu. Emre’ye dikkatlice bakan Kadir  “ Bu sefer hakkını vermek gerek, makyajla falan epey uğraşmış.” diye düşünüyordu. Bu sırada çıkmak için köşkün dış kapısına giden Nazlı da Emre’yi uzaktan görmüş ve Kadir’in yanına gelerek gülmeye başlamıştı.

- Ne oluyor Kadir, bu Emre şimdi de zombi mi olmuş?

- Öyle ama baksana bu sefer çok ciddiye almış. Makyaj falan on numara hem ciddiyetini de hiç bozmuyor.

-  O zaman biz de ona ayak uyduralım.

Nazlı kapının yanındaki şemsiyelikten bir tane şemsiye almış ve Emre’ye yaklaşarak hafifçe kafasına vurmuştu. Emre hırlamış ve Nazlı onun gözlerini yakından gördüğünde şakanın kaka olduğunu anlamıştı. Emre çok yakınına gelmiş olan Nazlı’nın üzerine hızla atlamış ve Nazlı’nın çığlıkları arasında önce kolundan sonra da omzundan iki büyük parça ısırmıştı. Kadir gördükleri karşısında elindeki kahve fincanını yere düşürmüş hareketsiz bir biçimde olanları seyrediyor ve Emre ile Nazlı’nın ayağa kalkıp bu son derece organize şakaya bir son vermelerini bekliyordu. Ama beklediği olmamıştı. Bu sırada sesleri duyanlar aşağıya gelmişlerdi. Manzarayı görenler bir an afallamış ama hemen sonra kendilerine gelmiş ve Emre’yi Nazlı’nın üzerinde çekip almışlardı. Ama Emre’yi durdurmanın pek mümkün olmadığı anlaşılıyordu. Emre’ye bir iki yumruk atmış ama bunun onu durdurmadığını görünce üç kişi zorlukla Emre’yi küçük tuvalete sürükleyip oraya kilitlemişlerdi. Herkes büyük bir şok içindeydi. Bir kısmı ambulansı, bir kısmı da polisi arıyor ama cevap alamıyorlardı. Bu arada birisi yerdeki küçük kan gölüne basarak kaymış ve yere düşmüştü. Ajansta çalışan kadınlar ağlama krizine girmişlerdi. Erkeklerde büyük bir panik yaşıyorlar ama yine de sakin olmaya çalışıyorlardı.

- Ne oldu burada Kadir?

- Abi ben anlamadım. Metin abiye kahve almaya mutfağa gelmiştim. Kahveyi almış yukarı dönerken garip bir ses duydum o tarafa bakınca Emre’yi gördüm. Önce şaşırdım ama sonra bunun Emre’nin her zaman ki şakalarından biri olduğunu düşündüm. Sonra Nazlı geldi. O da benim gibi Emre’nin şaka yaptığını düşündü ve bir tane şemsiye alarak hafifçe kafasına vurdu. Sonra da olanlar oldu işte.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now