Bölüm 66

12.9K 479 149
                                    

Bahçenin köşesindeki müştemilata girmeden önce sokağa açılan kapıları kontrol ettiler, tahmin ettikleri gibi evin çok büyük ve demir bir kapısı vardı. Duvarlar ise oldukça yüksekti ve üzerinde ayrıca dikenli teller vardı. Burada güven içinde yaşayabilirlerdi ama önce müştemilatı ve yalıyı bakılmadık yer kalmayacak bir şekilde aramaları gerekiyordu.

- Çok iyi, zombiler bu kapıyı ve duvarları geçemezler, ama evi ve müştemilatı en ufak deliğe kadar aramalıyız. Sonra kötü bir sürprizle karşılaşmayalım.

- Hadi o zaman önce şu müştemilata bakalım. Bence orada kesin birileri vardır.

Müştemilata doğru yavaşça yürümeye başladılar, evin perdeleri kapalıydı. Savaş içeriyi görebilmek umuduyla kafasını cama yaklaştırmıştı ki bir anda cam gürültüyle kırıldı ve dışarıya uzanan 2 kol Savaş’ı omuzlarından tuttu. Birden hepsi silahlarına davrandı fakat ateş etmek çok riskliydi. Savaş kendini çabuk toparladı ve önce tüfeğin dipçiği ile zombinin kafasına vurdu daha sonrada kendini geriye doğru attı. İçerisi artık rahatça gözüküyordu. İçerde 3 tane zombi vardı ve ne yazık ki zombilerden birisi daha çocuktu.

- Bu daha çocuk yahu!

- Onun için yapabileceğimiz bir şey yok ne yazık ki Fuat abi.

Bu sırada zombilerden biri camdan çıkmış üstlerine doğru geliyordu. Fırat önce üstlerine geleni daha sonra da evin içindeki 2 zombiyi hızlıca kafalarından vurmuştu. Selim Fırat’ın hareketlerine ve silahı kullanışına baktığında onun son derece iyi eğitilmiş bir ajan olduğunu anlayabiliyordu. Fırat’ın Türkiye’ye dönmüş olması onlar için gerçekten çok iyi olmuştu.

- Bize yapacak iş bırakmadın kuzen.

- Açıkçası çok kalabalık bir zombi grubunun arasında kalmadığın sürece zombiler kolay hedefler, en kritik nokta aralarında kalmamak.

- Doğru söylüyorsun. Dikkatli olursak bu günleri atlatabiliriz. Buna olan inancım her geçen saat artıyor.

- Açıkçası bu silahları bulmakla müthiş bir iş yapmışsınız Selim, silahımız olduktan sonra yemek falan bulabiliriz. Çoğu kişinin bir silah dükkanına gidip silahları almak aklına gelmezdi doğrusu?

- Bilirsin benim hayal gücüm geniştir. Zombi konulu filmler seyrederken hep ben olsaydım ne yapardım diye düşünürdüm. Şimdi ne yazık ki düşündüklerimi uygulama fırsatı doğdu.

- Başkasının olduğunu sanmıyorum ama yine de şu müştemilatın içini bir kontrol edelim.

- Biz bakarız. Hadi Savaş.

- Geldim Fuat abi.

Savaş ve Fuat önce kırılan camdan içeri kafalarını uzatmış ve içeriye göz gezdirmişlerdi. Daha sonra kırık camdan içeri girdiler. Yerde yatan çocuk Fuat’ı çok üzmüştü. Kanepenin üzerindeki örtüyü alıp çocuğun üzerine örtmüştü. Müştemilat fazla büyük değildi. Fuat ve Savaş kısa bir süre içerisinde içerileri aramışlardı. İçerde başka kimse yoktu. Evin kapısını açmaya çalıştılar ama kapı kilitliydi ve anahtar yoktu. Tekrar girdikleri camdan dışarı çıkmışlardı.

- Kapı kilitli ve anahtar da yok.

Bu sırada Selim kapıya doğru bakmış ve anahtarı kapının üzerinde görmüştü. Kapının önüne gitti ve anahtarı çevirerek kapıyı açtı.

- Zavallı kız evden çıkmış ve kapıyı da üzerlerine kilitlemiş.

- Niye başka bir yere kaçmamış peki?

- Ailesini bırakıp gidemedi sanırım. Zaten baksana o da kolundan ısırılmış kısa süre sonra o da dönüşmüştür.

- Yazık yahu, bütün bir aile yok oldu.

- Yapacak bir şey yok abi, biz işimize bakalım. Teknedekiler sabırsızlanmaya başlamışlardır.

- Peki bu cesetleri ne yapacağız.

- Gömeriz sanırım Fuat abi, değil mi Selim?

- Bir çukur kazalım. Cesetleri içine koyduktan sonra yakıp daha sonra üzerini kapatırız.

- Yakmaya gerek var mı?

- Yakmak daha güvenli yoksa hastalık topraktan tekrar bulaşabilir. Belki ilerde bahçeye bir şeyler ekeriz.

-  İyi düşündün Selim, Doktor olmanın faydaları işte. Önce evi de kontrol edelim, umarım kimse yoktur ama varsa evdekileri de hallettikten sonra gömme işiyle ilgileniriz.

(Ada da karşılaşabilecekleri enteresan bir karakter fikriniz varsa, yorum yazabilirsiniz.)

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now