Bölüm 128 - Kötülüğün Yükselişi

10.8K 367 71
                                    

 

                                  KÖTÜLÜĞÜN YÜKSELİŞİ

Mehmet Bey Fırat’la yaşadığı tartışmanın ardından son derece sinirli bir şekilde odasına çıkmış ve onu böyle gören Sevil Hanım da şaşırmıştı.

-          Mehmet neler oluyor, neden sinirlendin?

-          Dur şimdi Sevil, sen bir an evvel toparlan, hemen buradan gitmeliyiz.

-          Peki nereye gideceğiz? Tek başımıza ne yaparız?

-     Önce şuradan bir kurtulalım da sonra bakarız. Görünen o ki, bunlar cinayetleri benim üstüme yıkmaya çalışıyor.

-          Hiç böyle saçma bir şey duymadım. Senin böyle bir şey yapabileceğine kim inanır?

-          Normalde kimse inanmaz elbette ama bunu söyleyenler Selim ve Fırat olunca insanlar kolayca inanır. Sonuçta elleri mahkum.

-    Niye böyle bir şey yapsınlar ki, tanıdığım kadarıyla çok iyi gençlere benziyorlar. Nihayetinde bizim hayatımızı da onlar kurtardı.

-   İlk başlarda niyetleri belki iyiydi ama şimdi bizlerin kendilerine ayak bağı olacağımızı düşünüyorlar, önce Rasim ve Nezih’ten kurtuldular şimdi de suçu benim üzerime atarak bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyorlar.

-         Bilemiyorum Mehmet, diğerlerine durumu anlatalım o zaman, Fuat Bey, Cemal Bey bunlar aklı başında insanlar, bizi dinleyeceklerdir.

-      Sevil, sinirlenmeye başlıyorum. Sen söylediklerimi yap ve düşünmeyi bana bırak. Beş dakika içinde çıkıyoruz, ona göre.

Sevil Hanım beraber geçirdikleri uzun yıllar neticesinde kocasını çok iyi tanımıştı. Şu anda onu kararından vazgeçirmenin bir yolu olmadığını görmüş ve çaresizce hazırlanmaya başlamıştı. Kısa bir süre sonra toparlanmışlardı.

-      Şimdi son derece sakin bir şekilde küçük tekneye gideceğiz. Diğerleri bir şey sorarsa cevabı ben veririm. Sen hiç karışma, tamam mı?

-          Sen nasıl istersen öyle olsun.

Mehmet Bey ile Sevil Hanım odalarından çıkmış ve hızlı adımlarla aşağıya inmişlerdi. Salonda kimse yoktu bahçeye doğru baktıklarında ise ev nüfusunun büyük bir kısmının bahçede oturduğunu görmüşlerdi. Bu durum Mehmet Bey’in biraz canının sıkmıştı ama sakin olurlarsa bir sorun çıkmayacağını biliyordu. Şüphe çekmemek için önce çardağa girmişlerdi.

-          Merhaba herkese.

-          Hayrola Mehmet Bey, bu valiz nedir?

-          Vallahi Kemal Bey bu olaylar bizi çok üzdü ve doğrusu epey de korkuttu. Biz de olay aydınlanana kadar tekne de kalmaya karar verdik.

-          Şimdi gitmenize ne gerek vardı ki gündüz vakti ne olacak. İlla da gidecekseniz gece gidersiniz.

-          Neyse biz şimdi gidip eşyaları koyalım da olmazsa sonra döneriz.

-          Peki o zaman, siz bilirsiniz.

Mehmet Bey rahatlamış ve karısıyla beraber hızlıca küçük tekneye binmişti. Önce düşük bir hızda büyük tekneye doğru gitmişler daha sonra dümeni kırmış ve motorlara bütün gücü vererek Kınalı tarafına doğru yönelmişlerdi.

-          Sevil şu dümene geç de peşimizden gelen var mı bir bakayım.

Mehmet Bey çantadan çıkardığı dürbünle yalının bahçesine bakıyordu. Herkes ayaklanmış ve onlara doğru bakıyordu ama peşlerinden gelmeye niyetleri yok gibiydi.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now