Bölüm 78

11.9K 395 17
                                    

Selim’in bu korumacı tavrı Filiz’in hoşuna gidiyordu ama Selim de bunu biraz abartıyordu.

- Tamam Selim sen merak etme, hem ben kendimi koruyabilirim.

- İyi öyleyse, odandan bir şey alacaksan al gel. Bir an evvel çıkmamız lazım.

- Tamam, hemen geliyorum.

Filiz koşar adımlarla yukarıya çıkmış Selim ise salona dönmüştü.

- Ne oldu Selim, Filiz nereye koşturuyor?

- Filiz de bizimle geliyor.

- Bence onun gelmesine gerek yok, hem tehlikeli olabilir.

- Biliyorum Fırat ama ne desem dinletemedim. Hem evle ve babasıyla ilgilide bir şeyler anlattı. Her neyse işte Filiz’i bu kararından vazgeçirmenin yolu yok.

- Zaten kızları da bu kadar arka plana atmayalım. İlerde ne olacağı belli olmaz, herkesin yardımına ihtiyacımız olabilir.

- Doğru söylüyorsun Savaş, biz biraz fazla korumacıyız. Ne olacağı belli olmaz, herkesin kendini koruyabilmesi lazım. Zaten düzenimizi kurduktan sonra herkese silah kullanmayı öğretmemiz iyi olabilir.

Onlar konuşurken Filiz hızlı adımlarla merdivenlerden aşağıya iniyordu. Belinde bir silah ve 2 tane de şarjör vardı.

- Ben hazırım çıkabiliriz.

- Tamam çıkalım. Cemal abi sen de tüfek alsaydın. Yok evlat tabancam ve palam bana yeter.

- Peki abi, zaten öncelikle silahlarımızı hiç kullanmadan bu işi halletmeye bakalım. Bu arada yanımıza bir tane de boş çanta alalım. Yolda bir bakkala falan denk geliriz belki.

Savaş hemen silahları koydukları odaya girmiş ve boşalan çantalardan birini almıştı. Çıkarken gözüne takılan feneri almayı da unutmamıştı.

- Fuat abi biz çıkıyoruz. Buralar sana emanet, akşam yemeğine yetişiriz umarım.

- Siz gelmeden sofraya oturmayız. Hadi iyi şanslar.

- Sağ ol abi, görüşürüz. Cemal abi sen Nalan hanıma söyledin mi bizimle geldiğini?

Arnavut Cemal Selim’in imasını anlaşmıştı. Ama üsteleyip bu yeni yetmelerin ağzına düşmemek için konuyu geçiştirdi.

- Söyledim, söyledim. Hadi çıkalım artık yoksa karanlığa kalacağız.

Ekiptekiler suratlarında hınzır bir gülümsemeyle evden çıktılar. Yalının garaj kapısı çok ağır demir bir kapıydı. Garaj kapısının yanındaki güvenlik kulübesinin içinden dışarıya açılan bir kapı vardı. Kulübede güvenlik kameralarından gelen görüntülerin seyredildiği bir monitör vardı. Selim eve ilk geldiklerinde kontrol ettiği ve anahtarlarını yanına aldığı kapıyı açtı ve kafasını yavaşça dışarı uzattı.

- Ne tarafa gideceğiz Filiz?

- Aslında bizim ev yukarı tarafta ama buradan oraya nasıl çıkılır, emin değilim.

- Sağ tarafta biraz ilerde yukarı çıkan bir sokak var. Oradan gidelim o zaman. Hadi beni takip edin.

Selim yavaşça dışarı çıkmıştı. Herkes çıktıktan sonra kapıyı kilitleyip tekrar öne geçmişti.

- Hatırladım bu sokağı bisikletle geçmiştim. Senin dediğin sokaktan yukarı çıkarsak bizim evin yoluna çıkabiliriz Selim.

- Tamam o zaman, hadi yavaş yavaş ilerleyelim.

Ortalık çok sessizdi ve bu sessizlik onları daha da geriyordu. Konuşmadan sessizce yürüyorlardı. Yukarıya çıkan sokağın başına gelmişlerdi. Yol biraz yokuştu. Selim boynundaki dürbünle bir süre baktı.

- Görünürde bir şey yok. Hadi devam edelim.

- Bakın şu evde birisi var. Bize bakıyordu benim gördüğümü fark edince hemen perdeyi çekti. Perde hala sallanıyor gördünüz mü?

- Olabilir. Neyse onlarla sonra konuşuruz. Şimdi biz işimize bakalım.

Temkinli adımlarla yukarı doğru yürümeye başladılar, çıkacakları sokağa varmadan önce yolu kesen bir sokak daha vardı. Bu yolun sol tarafında 2 tane zombi vardı ama diğer tarafa doğru gidiyorlardı. Yukarıya doğru yürümeye devam ettiler sokağa çıkmadan önce hemen köşedeki büyük çınar ağacının arkasına gizlendiler ve sokağa baktılar yolun az ilerisinde bir fayton duruyordu. 

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now