12. Bölüm

6.2K 288 48
                                    

Fırat başlarından geçenleri kısaca ama genel hatlarıyla arkadaşlarına anlatmıştı. Fırat sözlerini bitirdikten sonra Haluk ve diğerleri birbirlerine bakmışlardı.

- Bu ne oğlum siz resmen film çevirmişsiniz. Bu kadar maceraya ne gerek vardı.

- Ne yapalım Haluk bilirsin aksiyon benim yakamı bırakmaz.

- Bilirim, bilmem mi?

- Şimdi de başka bir yere gitmeyi düşünüyoruz ama benim gönlüm İstanbul'u bu herifin eline bırakmaya el vermiyor. Dur bakalım Fırat, biliyorsun bizim görevimiz her türlü olağanüstü koşulda devam eder. Şimdi dördümüz de bir araya gelmişken, ortalığı böyle zalimlere bırakmamız olmaz. Bu gece biraz düşünelim de yarından sonra detaylıca konuşup bir plan yaparız.

- Eyvallah Haluk, bu gece sizi bulmak moralimi yerine getirdi. Hadi gidip yatın yarın öğlene doğru ben yanınıza gelirim.

Fırat üç arkadaşıyla tokalaştıktan sonra binadan ayrılmış ve otele doğru yola çıkmıştı. Otele girdiğinde nöbetçiler değişmişti. Fırat da lobideki geniş kanepelerden birine uzanarak güzel bir uykuya dalmıştı.

- Fırat abi uyan!

Mert koşarak lobideki kanepede uyuyan Fırat'ın üzerine atlamıştı. Lale Fırat'ın boş bulunup ani bir tepki vermesinden korkmuştu ama neyse ki korktuğu başına gelmemişti. Fırat kısa bir şaşkınlığın ardından doğrulmuş ve Mert'e sıkıca sarılmıştı. Lale onlara bakarken yaşanan bu kadar vahşetin içinde böyle anların kendilerine yaşama gücü verdiğini hissediyordu. Fırat Mert'i bıraktıktan sonra ayağa kalkmış ve Lale'yi görünce ona doğru yürümüş ve sıkıca sarılmışlardı.

- Sana bir şey olacak diye çok korktum.

- Korkma, sizi asla bırakmam.

Bu sırada merdivenlerden aşağıya Selim ve Filiz iniyorlardı. Zorlu bir geceyi kazasız belasız atlatmış olmanın verdiği huzurla hepsinin yüzü gülüyordu.

- Günaydın kuzen, ben gelmeyeceksin sanıyordum.

- İşim erken bitince geldim. Sen nasılsın Filiz?

- İyiyim Fırat, sizin için endişelendik ama neyse ki tehlikeyi atlattık.

- Şimdilik atlattık.

Fırat'ın bu sözleri üzerine Selim ona doğru dönmüş ve "şimdi moral bozmanın sırası değil" der gibi bakmıştı. Fırat da her nasılsa onun bakışından ne demek istediğini anlamış ve konuyu değiştirmişti.

- Nasıl Mert yeni oteli beğendin mi?

- Güzel ama saray daha iyiydi, bahçesi daha güzeldi.

- Dur bakalım biraz burada takılalım sonra başka bir yere gideriz.

Fırat'ın bu sözleri üzerine hepsi gülmeye başlamıştı. Salgından önce bu lüks otellerde iki gece kalmak için bir maaşlarını vermeleri gerekirdi ama şimdi istedikleri otelde istedikleri kadar kalabiliyorlardı. Tabi şartların eskisi gibi olduğu söylenemezdi ama bu kadarına da şükretmeyi biliyorlardı.

- Eee, diğerleri nerede daha herkes uyuyor mu?

- Sanmam, mutfakta falan olabilirler.

- Filiz mutfak dedin de, zombiler ve düşmanlarımızı beni öldüremedi ama bu açlık öldürecek.

- Tamam biz şimdi mutfağa gider bakarız.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now