Bölüm 116

9.6K 378 29
                                    

Selim ve Savaş hızla rıhtıma inmişler ve yanlarındaki evi geçerek Abbas’ların evine ulaşmışlardı. Evin bahçesinde Fırat ve İsmail’le karşılaşmışlardı.

- Bana mı bakmaya geldiniz? Biz de şimdi geliyorduk.

- Yok kuzen, bizim evin önü zombi kaynıyor. Ben merdivenle duvara çıkıp birkaç tanesini indirdim ama hepsini orada öldürsem kapının önü ceset yığını olacak sonra arabayı çıkaramayacağız. O yüzden bizim kapının önünden uzaklaştıralım dedik.

- İyi düşünmüşsünüz, buradan dışarı çıkar dikkatlerini bu tarafa çekeriz sonrada indiririz. Hadi gidelim.

Hep birlikte evin sokağa çıkan kapısının bulunduğu arka tarafa geçmişlerdi. Abbas ve Cemil de arka tarafta bir şeylerle uğraşıyorlardı.

- Hayırdır ne oldu?

- Abi bizim evin önü zombi kaynıyor biraz kafaları çalışsa içeri girecekler, biz de onları bizim evden uzaklaştırmak için buraya geldik.

- Deme yahu, iyi yapmışsınız. O zaman biri onları bu ataraf çeksin biz de onları keklik gibi avlayalım.

- Biz de öyle düşündük.

- Birisi şu merdiveni alsın duvarın üstünden ateş etsin. Biz de hemen kapının önünden ateş ederiz.

-  Olur abi, ben o zaman onları bu tarafa doğru çekeyim.

- İstersen ben de yapabilirim Fırat.

- Yok Selim, ben hallederim. Sen duvardan ateş et.

- Dur Fırat biz de içerden tüfekleri alalım da öyle çık.

- Tamam abi.

- Fırat abi ben de seninle geleyim.

- Gerek yok ama sen bilirsin İsmail.

Abbas ve Cemil evden tüfeklerini aldıktan sonra Fırat ve İsmail dışarı çıkmışlar ve zombilere doğru yaklaşmaya başlamışlardı. Savaş, Abbas ve Cemil kapının hemen yanında dizilmiş bekliyorlar, Selim de duvarın üstünde zombilerin yaklaşmasını bekliyordu. Abbas ne olup bittiğine bakmaya gelen aşçı Niyazi’ye de kapıda durup kendilerini başka taraftan bir tehlike gelirse uyarma görevini vermişti.

Fırat ve İsmail hızla zombilere doğru yaklaşmışlardı gerçekten çok sayıda zombi vardı bu bir bakımdan da iyi olmuştu bu zombileri kendileri arayıp bulacağına onlar ayaklarına kadar gelmişlerdi. Fırat aslında birkaç gün öncesine kadar belki iyi belki kötü bir hayatları ve hayalleri olan insanları bu kadar kolayca öldürmeyi istemiyordu ama onlar için bir kurtuluş ümidi olduğunu pek sanmıyordu. Belki de onlar için tek kurtuluş yolu buydu. Fırat dikkatinin dağılmasına neden olabilecek bu düşünceleri hızla kafasından kovduktan sonra adımlarını iyice hızlandırmıştı. Kısa bir süre sonra yeterince yaklaştıklarına karar vermiş ve yere eğilip yerden aldığı taşları zombilerin üzerine atıp bağırmaya başlamıştı. Şaşkın bir şekilde kendisine bakan İsmail’e de kendi yaptıklarını yapmasını söylemişti. Zombilerden birkaçı onlara doğru gelmeye başlamış daha sonra geri kalanları da onların peşine takılmıştı.

- Geliyorlar abi.

-  İyi ya işte, bizim istediğimizde buydu. Hadi gel yavaş yavaş geri çekilelim.

Fırat ve İsmail yavaş yavaş geri çekilirken zombilere ateş etmeyi de ihmal etmiyorlardı. Abbas’ların bulunduğu yere yaklaşınca onların da rahatça ateş etmelerini sağlamak için koşarak onların yanına gelmişlerdi.

- Atış serbest abi.

Fırat’ın bu sözüyle herkes dikkatli bir şekilde nişan alıp ateş etmeye başlamıştı. Selim de yukardan onlara destek veriyordu. Zombiler peşi sıra vurulup yere düşüyorlardı. Kısa bir süre sonra sokak zombi cesetleriyle dolmuştu yanlarına kadar gelmeyi başaran son üç zombiyi ise palalarıyla öldürmüşlerdi.

Zombiler İstanbul'daDonde viven las historias. Descúbrelo ahora