14. Bölüm

4.2K 210 18
                                    


Kusura bakmayın uzun zamandır yeni bölüm yazamadım. Hem işlerim vardı hem de ne yazacağımı tam olarak bilemiyordum. Kitaba farklı karakterler katmaya karar verdim. Yolları bir yerde kesişecek. İyi okumalar.

Bir rezidansın en üst katında mahsur kalmış olan Elif ve Cüneyt'in erzakları neredeyse bitmek üzereydi. Elif o sabah uyanmış ve bir saat kadar düşündükten sonra kararını vermişti.

- Artık buradan çıkmamız lazım Cüneyt, yiyecek hiçbir şey kalmadı.

- Bu kadar erzak nasıl tükendi anlayamıyorum Elif, sana yemekleri hazırlarken dikkatli olmanı bin kere söyledim.

- Saçmalamayı kes Cüneyt, şu halimize bak, o kadar az yemek yiyoruz ki iğne ipliğe döndük. Elimizdeki erzakların bu kadar uzun süre yetmesi bile bir mucize.

- Şimdi ne yapacağız peki? Senin süper planın sayesinde on beşinci katta kaldık. Bina ağzına kadar zombiyle dolu, zemin kata ulaştığımızda bizden geriye pek bir şey kalacağını sanmıyorum. Gerçi tahminime göre en fazla on ikinci kata inebiliriz.

- Korkaklığı bırak Cüneyt, böyle yaşamaktansa şansımızı deneyelim. Bir tabancamız var, baktık işler sarpa sarıyor, bir kurşun sana bir kurşun da bana, tamam mı?

Elif'in söyledikleri Cüneyt'in tüylerini diken diken etmişti. Kaç aydan beri birbirlerinden başka kimseyi görmeyen bu iki kişinin psikolojileri iyice bozulmuştu. Eskiden beri biraz korkak olan Cüneyt zombi istilasından sonra iyice beter olmuştu. İşler çığırından çıkmadan önce Elif'in akıllıca davranması sayesinde oturdukları binaların altında bulunan marketten taşıyabildikleri her şeyi almışlardı ama ne kadar az yerlerse yesinler sonunda erzakları bitmişti. Elif'in arık dayanacak hali kalmamıştı. Cüneyt'le veya Cüneyt olmadan buradan çıkacaktı.

- Ben eşyaları toplamaya başlıyorum. Sen de yanına bir şey alacaksan al, bir saat içinde buradan çıkıyoruz.

- Ama Elif...

- Aması falan yok, ister gelirsin ister gelmezsin. Ben bir saat sonra buradan gidiyorum.

Her ne kadar dışarı çıkmaya korksa da orada tek başına kalma düşüncesi Cüneyt'i daha da korkutuyordu. Elif hızla küçük bir valiz almış ve en gerekli olacak eşyaları içine doldurmaya başlamıştı. Cüneyt de etrafta dolaşıp ne alması gerektiğini düşünüyordu. Elli dakika sonra ikisi de işlerini bitirmişti.

- Hadi artık çıkalım. Eline Melih'in Amerika'dan getirdiği beyzbol sopasını da al.

- Beyzbol sopası ne işe yarar ki?

- Zombilerin kafasını dağıtmaya yarar. Sen beni çıldırtacaksın Cüneyt hadi çıkalım.

Elif önde Cüneyt arkada daireden çıkmışlardı. Koridor zifiri karanlıktı. İkisi de ellerinde fenerleri açmışlardı. Ellerindeki fenerleri karşıya doğru tuttuklarında koridorun diğer ucunda üç tane zombi olduğunu görmüşlerdi. Cüneyt dairelerine geri dönmek üzere hareketlenmişken Elif onu kolundan tutarak durdurmuştu.

- Hadi içeri girelim Elif, baksana geliyorlar.

- İçeri girersek bir daha çıkamayız. Yangın merdiveninden çıkacağız.

Elif ve Cüneyt koridorun diğer tarafına yönelmişlerdi. Binanın yangın çıkışının önüne geldiklerinde peşlerindeki zombiler iyice yaklaşmışlardı. Elif ve Cüneyt kapıyı açıp yangın merdivenlerine çıkıp ağır kapıyı tekrar kapatmışlardı.

- Hadi yürü zombiler kapıyı açsalar bile merdivenleri hızlı inemiyorlar, arayı açmamız lazım.

Elif önde Cüneyt arkada hızla merdivenleri inmeye başlamışlardı. İkinci kata geldiklerinde Elif duraklamış ve yangın merdiveninin indiği sokağı incelemeye başlamıştı. Sokak sakin görünüyordu ama her an olmadık bir yerden zombi fırlayabilirdi. Bir araba bulmaları harika olurdu ama Elif anahtarı olmadan bir arabayı çalıştırabileceğini hiç sanmıyordu. Cüneyt'in ise böyle bir şeyi becerebilmesine ihtimal yoktu. Ne yapacaklarını düşünürken gözüne önce rezidansın otopark görevlilerinin kulübesi gözüne çarptı. Daha sonra da içinde sekiz tane lüks araba olan otoparkı gördü. Bazı araç sahipleri anahtarlarını otopark görevlilerine bırakıyordu. Bu onların kurtuluşu olabilirdi.

- Buldum Cüneyt, şu kulübe otopark çalışanlarının kulübesi biliyorsun binadaki bazı arabaların anahtarları onlarda duruyor. Önce o kulübeye girip bulabildiğimiz bütün anahtarları alacağız daha sonra da otoparka gidip anahtarları deneyeceğiz.

- Fena bir fikir değil gibi, ama arabalar aylardır çalışmıyor. Büyük ihtimalle aküleri falan bitmiştir.

Cüneyt bu söylediğinde haklıydı ama yine de şanslarını denemek zorundaydılar.

- Haklı olabilirsin, o yüzden en azından birinin çalışıyor olması için dua etmeye başlarsan iyi olur.

Cüneyt inanmayan gözlerle Elif'e bakıyordu ama bundan sonra Elif'in söylediklerini denemekten başka şansları olmadığını o da biliyordu. Kalan iki katın merdivenlerini de inmeye başlamışlardı. Zemine ulaştıklarında etrafa tekrar bir göz atıp kapıyı açmış ve hızla dışarı çıkmışlardı. Hemen kulübeye doğru koşmaya başlamışlardı. Kulübeye önce ulaşan Elif olmuştu kulübenin kapısını açtığında karşısında hırlayan bir zombi bulmuş ve açtığı gibi hızlıca kapıyı kapatmıştı. İçerdeki zombi kapıyı zorlamaya başlamıştı. Tam kapı açılacağı sırada Cüneyt yetişmiş ve kapıya omuz vererek kapının açılmasını engellemişti.

- Hadi Elif kaçalım, başka bir yol buluruz.

- Başka yol yok Cüneyt, içerde bir tane zombi var. Ben biraz geri çekilip kapıya doğru nişan alacağım. Sende işaretimle kapıyı açıp kenara çekileceksin. Ben de zombiyi vuracağım. Tamam mı?

- Bunu becerebileceğinden emin misin Elif?

- Emin değilim ama başka çaremiz yok. Hadi başlıyoruz.

Elif kapının arkasında çekilmiş ve birkaç metre gerilemişti. Silahını çıkartıp kapıya doğru nişan aldıktan sonra artık kapıyı tutamayan Cüneyt'e işareti vermişti. Cüneyt kapıyı açıp kenara çekilmişti. Elif içerden çıkan ve olabildiğince hızlı şekilde üzerine doğru gelen zombiye nişan almış ve tetiğe basmıştı. Ama kurşun zombinin boynuyla omzu arasında bir yere isabet etmişti. Bu zombiyi sendeletmiş ama durduramamıştı. Elif sakinliğini korumuş ve hemen ikinci kez tetiğe dokunmuştu. Bu sefer kurşun zombinin tam kafasına isabet etmiş ve zombi yere yığılmıştı. Bu sırada Cüneyt de arkadan gelmiş ve beyzbol sopasını zombinin kafasına indirmeye hazırlanıyordu. Neyse ki buna gerek kalmamıştı. Hemen kulübeye girmişler ve duvardaki çivilere asılı olan anahtarların hepsini toplamışlardı. Hızlıca otoparka gitmişler ve arabaları denemeye başlamışlardı. Denedikleri ilk dört araba çalışmamıştı. Eli elindeki anahtarlara bakarken birinde Ferrari logosu olduğunu görmüştü. Otoparka dikkatlice göz gezdirince arka köşede kırmızı bir Ferrari olduğunu görmüştü. Cüneyt diğer arabaları denerken Elif Ferrari'ye yönelmişti. Arabanın kapısı açılmıştı. Elif arabaya binip içinden bütün duaları ettikten sonra arabayı çalıştırmayı denemişti Ferrari'nin motorundan yükselen gürültü o an Elif'e dünyanın en güzel müziği gibi gelmişti. Cüneyt de sesi duymuş ve hemen o tarafa bakmıştı. Elif zorlukla arabayı park edildiği yerden çıkarmış ve otoparkın kapısına doğru sürmüştü. Cüneyt hemen arabaya binmişti.

- Bu araba çok dikkat çekmez mi Elif?

- Saçmalama Cüneyt hadi bir an evvel buradan gidelim.

Elif gaza basmış ve Ferrari büyük bir gürültüyle otoparktan çıkarak İstanbul'un istila altındaki sokaklarında yol almaya başlamıştı.

Zombiler İstanbul'daHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin