Bölüm 79

11.2K 409 41
                                    

- Pek bir şey gözükmüyor ama şu faytonun önünde bir şeyler oluyor sanki.

- Evet orada bir hareket var sanırım. Biraz yaklaşalım.

Ağacın arkasından çıkıp biraz ilerleyince faytonun önünde ne olup bittiğini görebilmişlerdi, karşılaştıkları manzara gerçekten korkunçtu. Faytonu çeken atlar yerde yatıyordu ve altı tane zombi atları vahşi birer hayvan gibi yiyorlardı.

- Aman Allah’ım…

Filiz’in istem dışı tepkisi zombilerden birinin dikkatini onlara çevirmiş ve zombilerden ikisi üstlerine doğru gelmeye başlamıştı. Fırat elinde hazır tuttuğu silahıyla birini kafasından vurmuş, Arnavut Cemal ise silahına hiç davranmamış ve palasını üstlerine gelen diğer zombinin kafasına savurmuştu. Pala zombinin kafasına saplanmış ama onu durdurmaya yetmemişti. Palayı bırakıp silahına davranan Cemal’den önce Fırat diğer zombiyi de kafasından vurmuştu. Cemal yerde yatan zombinin kafasına ayağıyla basarak palasını saplandığı yerden çıkarmıştı. Bu sırada diğer zombiler de taze etin kokusunu almış ve üzerlerine doğru gelmeye başlamışlardı. Fırat yeni bir şarjör takarken Selim ve Savaş tüfeklerini üzerlerine doğru gelen zombilere doğrultmuş ve başlarına nişan almışlardı. Tam ateş edecekleri sırada zombiler nereden geldiği belli olmayan kurşunlarla kafalarından vurulmuş ve birbiri ardına yere düşmüşlerdi. Selim ve diğerleri birden şaşırmış ve yol kenarındaki duvara siper almışlardı.

- Bu kurşunlarda nerden geliyor?

- Sanırım yukarılardan bir yerden uzak menzilli tüfekle ateş edildi.

- O zaman ateş eden kimdiyse bizim hayatımızı kurtardı.

- Sanırım öyle, ne yapıyoruz Selim?

- Ateş eden kimdiyse bize yardım etti. Önümüzdeki günlerde ateş eden kişiyi bulmamız lazım, hem teşekkür etmek hem de aramıza katılmaya ikna etmek için.

- Haklısın Selim böyle bir keskin nişancı bize çok yardımcı olur.

- Evet, sanırım gidebiliriz. Filiz bu arada demin gördüklerimizin ne kadar korkunç olduğunu ben de biliyorum. Ama yine de kendimize hakim olmalıyız.

- Haklısın Selim, bir an kendimi tutamadım, hepinizden özür dilerim.

- Sorun değil Filiz zaten her halükarda o zombileri ortadan kaldırmamız gerekecekti. Aslında şu keskin nişancının da yardımına ihtiyacımız yoktu ama neyse, o da kendine eğlence arıyordu sanırım.

- Fırat, yardımına ihtiyacımız yoktu diyorsun ama zombilerden biri sana çok yaklaşmıştı.

- Zaten sen ve Savaş ateş etmek üzereydiniz.

- Neyse gençler biz yolumuza devam edelim. Fazlaca gürültü oldu, buradan bir an evvel uzaklaşsak iyi olur.

- Doğru söylüyorsun Cemal abi, hadi gidelim. Filiz, ne kadar yolumuz var?

-  Çok yok, en fazla on dakikada varırız.

Adımlarını biraz daha hızlandırarak yürümeye devam ettiler, Savaş arkasını dönüp baktığında faytonun olduğu yere iki zombinin daha geldiğini görmüştü. Ama o zombiler şu anda onların sorunu değildi. Yürüdükleri yol gerçekten enfesti. Yolun iki yanında da harika köşkler vardı.

- Bakın şurada küçük bir bakkal var.

Bakkalın kapısı açıktı ve içerisi epey dağılmıştı. Ama dışarıdan gözüktüğü kadarıyla içerde işlerine yarayacak epey bir şey vardı.

- Güzel, dönüşte buraya da bir uğrarız. Ama et ve süt ürünleri bu sıcakta dayanamaz ona bir çözüm bulmamız lazım.

- Evet evlat evdeki dolapta da epey bir et vardı ama bozulmasın diye mecburen pişirdiler, İstanbul’da marketten aldığımız ufak tefek şeyleri koyduğumuz soğuk tutan torbalar da en fazla bir gün yiyecekleri muhafaza edebilir. Şu jeneratörü çalıştırıp en azından buzdolabına elektrik verebilsek çok iyi olur.

- Sanırım bahçedeki ardiyede bir bidon yakıt vardı onunla bir iki gün idare edebiliriz belki.

- Aslında büyük ihtimalle jeneratörün deposu da doludur. Dönüşte ilk işimiz jeneratörü çalıştırmak olsun.

Elektrik konusunu konuşurken yürüyecekleri mesafeyi de epey eritmişlerdi. Yolun uzak tarafından da üç tane zombi geliyordu.

- Geldik sayılır. Şu ilerde ki büyük köşkü görüyor musunuz?

-   Orası mı?

- Yok, ne yazık ki orası değil, onun yanındaki küçük ev, şimdi buradan gözükmüyor.

-  İyi o zaman, şu yukarıdan gelenlere yakalanmadan eve girelim. Hadi hızlanın.

Zombiler İstanbul'daWhere stories live. Discover now