Dolabıma bir bakış attıktan sonra altıma siyah deri şortumu, üstüme siyah kısa bir büstiyer geçirdim. Saçlarımı taradıktan sonra rimel ve gül kurusu bir ruj sürdüm. Beyaz spor ayakkabılarımı giydim ve siyah çantamı aldım. Hazırdım.
Neyime güvendiğimi bilmiyordum. Çok gaza gelmiştim!
Telefonumu cebime atıp hızla aşağı indim ve evden çıktım. Annemlere dışarıda dolaşacağımı haber verdikten sonra evin biraz ilerisindeki taksi durağına ilerledim.
Bir süre sonra kulübe gelmiştim. Hiçbir kulübü bilmediğim için taksiciye herhangi bir kulübe gidelim demiştim, adam bana garip bakışlar atmıştı. Ücreti ödeyip taksiden indiğimde yutkundum.
Girişi bile kalabalıktı. Arkadaş grupları her yerdeydi ve yüksek sesle kahkaha atıyorlardı. Bazıları sarhoştu ve kulüpte çalan şarkı buradan duyuluyordu.
Vazgeçmiştim, dönmem gerekiyordu. Hayır Nil... Buraya kadar gelmişken vazgeçemezsin.
Cesaretimi toplayıp içeri girdim. Burnuma dolan alkol kokusuyla gözlerim dolarken içeriye bir bakış attım. İnsanlar deli gibi eğleniyor, içiyor ve dans ediyorlardı.
Derin bir nefes alıp dans eden insanlara çarpmamaya özen göstererek bara ilerledim. Uzun bar taburelerine oturduktan sonra ne yapacağımı bilemez bir şekilde etrafıma bakındım.
"Ne istersin?" Duyduğum sesle irkilirken hızla önüme döndüm. Uzun boylu, kumral bir adam bana bakıyordu. Sanırım barda görevliydi.
"Ben... Ben" Kekeleyerek adama baktığımda adam hafifçe gülümsedi. Ben daha önce hiç içmemiştim, ne istediğimi nereden bilecektim?
"Viski ister misin?" Dediğinde başımla onayladım. Zaten ne söylese evet diyecektim. Adam önüme bir bardak koyup arkasından bir şişe aldı ve çiş rengindeki sıvıdan bardağıma doldurdu. Az bir şey doldurmuştu, sanırım bu şekilde içiyordu.
"Hızlı içme." Uyarısını yaptığında başımı salladım. Bardağı önüme çektikten sonra yutkundum. Bir bardağa bir adama bakıyordum. Başımı eğip kokladığım anda midem bulandı. Yüzümü buruşturdum ve bir yudum aldım.
Boğazım yanarken öksürmemek için zor tutmuştum kendimi. Gözlerim yanmayla dolarken gözlerimi kırpıştırdım. Bu çok iğrençti!
Taburede arkamı dönüp belimi bara yasladım ve içkimden bir yudum daha aldım. Yüzüm buruşurken insanları izledim, gerçekten çok eğleniyor gibi görünüyorlardı.
Bir iki derken yarısını içmiştim. Tadı git gide güzel geliyordu. Dudaklarımdaki sıvıyı yalayıp dans eden insanları izlemeye devam ettim.
Bardağım bittiğinde başım çoktan dönmeye başlamıştı. Omuz silkip adama bir tane daha vermesini söyledim, alkolün ismini çoktan unutmuştum.
Adam bir bardak daha doldurduğunda onu da hızlı bir şekilde içtim, sanırım ilk içişime göre iyi gidiyordum. Mideme bir süre izin verip boş bardağı bara koydum.
Sıcak basmıştı, terliyordum. Baş dönmem artmıştı ve midemde karıncalanmalar oluşuyordu. Canım bir bardak daha çektiğinde bu kadar izin yeter diyerek adama döndüm ve elimle bir işareti yaptım, sipariş böyle mi veriliyordu bundan bile emin değildim. Adam yanıma geldiğinde bana tedirgin gözlerle bakıyordu.
"Üçüncüyü içebileceğine emin misin?"
"Evet" Peki anlamında omuz silkerek bardağı doldurdu. Dudaklarımda saçma bir gülüş oluşurken bardağa bakıp sırıttım ve büyük bir yudum aldım.
Boğazımdaki yanma hissi geçmişti. Sadece aşırı derecede başım dönüyordu. Yerimde saçma sapan hareketler yaparak dans etmeye çalıştım. Yüksek sesteki müzik başımı ağrıtmaya müsaitti.
YOU ARE READING
GECE GÜNEŞİ
ChickLit'Bana, senin güneşe olan aşkın kadar gerçeğim demişti. Buradaydı işte, bana bakıyordu. Benim güneşe olan aşkım kadar gerçekti.' 'Hepimiz birer rengiz ve biz beraber gökkuşağına bile meydan okuyoruz.' Gece Güneşi & Kış Güneşi Yarı Texting. Başlama Ta...
