KIŞ GÜNEŞİ | YALANLAR VE YALANCILAR

1K 95 18
                                    

Evran Civan:

Erkek erkeğeydik ve rakı masası kurmuştuk. Sahile oldukça yakın bir yerde kendi kamp sandalyelerimizi ve masamızı getirmiş yüzlük rakı açmıştık. Bunu Volkan'ın keyfini yerine getirmek için yapmamıştık elbette, rakıydı sonuçta bu. İçilir, müzik dinlenir ve konuşmadan dert paylaşılırdı.

Volkan hiç konuşmamıştı, Umut ve ben de onun sessizliğine katılıyorduk. Zorlamak gibi bir isteğimiz yoktu. İsterse içini dökerdi, biz erkeklerde durum böyleydi.

Ortada çarpıştırdığımız rakı bardağının sesi müziği bastırmıştı. Ve evet, Müslüm çalıyordu.

Dalga sesleri beni rahatlatırken rakımdan iki büyük yudum aldım ve ağzıma küçük bir kavun parçası attım. Volkan bitirdiği bardağını masaya koyduktan sonra bir sigara yaktı. Hızlı gidiyordu ve onu suçlamıyordum. Buna ihtiyacı vardı.

"O çocuğu sikeceğim." Diye mırıldandı kendi kendine. "Hayır hayır, o çocuğun kemiklerini tek tek kıracağım." Durdu ve sigarasından bir nefes çekti. "Ya da kafasını asfalta da sürebilirim, sizce?" Deyip bize baktığında Umutla gözlerimiz birleşti.

"Bence buradaki sorun Yiğit." Dedim sessizce. "O çocuk ne yaparsa yapsın suçlu olan Yiğit."

"Katılıyorum." Dedi Umut ve rakısından bir yudum aldı. "Bunun tercih meselesi bile olmaması gerekiyordu."

"Neyi yanlış yaptım?" Dedi kızarmış gözleriyle bakarken. Ağlamamıştı elbet ama alkolün ve acının etkisiyle gözleri kızarmıştı.

"Sen bir yanlış yapmadın Volkan, suçu kendinde arama." Diyerek onu rahatlatmaya çalıştım ama rahatlamış görünmüyordu.

"Belki... Belki onu yeterince sevemedim, ya da koruyamadım. İhtiyacı olduğunda yanında olamadım. Hem belki-"

"Volkan." Dedim düz bir sesle. "Dalga geçiyor olmalısın. Yiğit bunu yaptığı için kendinde sorun aramayı bırak. Hepimiz biliyoruz ona değer verdiğini ve her anında yanında olup onu koruduğunu. Bunu yapma kardeşim kendine. Bazen," durdum ve nefes aldım. "Bazen olur böyle. Elinde olmadan her şeyini kaybedersin."

"Kaybetmek istemiyordum." Diye mırıldandı. "Onu sevdiği için gitmediğine eminim."

"Evet, öyle." Dedi Umut. "Onu sevdiği için gitmedi, sadece onu bırakmak istemedi. Sanırım onda kendisini görüyor."

"O Yiğit gibi değil. Yiğit acı çekti ve yalnız kaldı. Tamam görünürde o çocuk da öyle ama amacı farklı. Arkadaş edinmek değil." Dediğimde Volkan "Amacı Yiğit'i elde etmek." Diyerek beni tamamladı.

Bir ruble daha koyduk ve beklemeden hepsini içtik. Açıkçası bu duruma gelmiş olması beni üzmüştü. Volkan her daim mutluluğumuzu ister ve elinden geldiğince bizi korurdu. Tüm bunlara rağmen hak etmediği bir şey yaşamıştı ve bunu yapan en yakın arkadaşlarımızdan biriydi.

"Of Yiğit," dedi Umut başını iki yana sallayarak. "Çok pişman olacak, biliyorsun değil mi?" Volkana dönüp cevap beklercesine sordu; "Peki pişman olduğunda ne yapacaksın?"

Volkan dördüncü rublesinden bir yudum aldı ve dudaklarını ıslatıp başını iki yana salladı. "Bilmiyorum, Umut. Bilmiyorum. Her şeyi silip atmam zor."

"Silip atman gerekmiyordur belki de," İyimser olmaya çalışıyordum. "Eğer ondan eminsen, kendinizden eminsen şans verebilirsin."

"Eminim sanıyordum," dedi ve bir yudum daha aldı. "Ama yanılmışım. Ulan her ne olursa olsun onun arkasında durdum, doğru yanlış demeden onun için çabaladım. Onun için herkesten vazgeçebilirdim ben. O ise üç günlük çocuk için beni bıraktı!"

GECE GÜNEŞİWhere stories live. Discover now