GECE GÜNEŞİ | KAVUŞMAK

4.8K 304 34
                                    

Kaç dakika geçti, kaç dalga kıyıya vurdu, kaç insan geçti yanımızdan bilmiyordum... Zaman durmuş, Dünya dönmeyi bırakmıştı sanki biz sarılırken.

Yer çekimi yokmuş gibiydi, onun kollarındayken mutluluktan mı, aşktan mı bilmem uçuyormuş gibiydim.

Veya 194 boyu olduğu içindir, bunu da bilmiyordum.

Kokusu her yerimi sarmıştı, ne ondan başka bir şey görebiliyordum ne de duyuyordum. Burnuma başka koku bile karışmıyordu, denizin kokusunu bile geride bırakmıştı onun huzur veren kokusu...

Özlem değildi bu. Eğer daha önce buluşmuş olsaydık ve aradan uzun bir süre geçmiş olsaydı özlem olurdu. Biz birbirimizi biç görmemiştik ki...

Kavuşmaktı bu.

Ben güneşime, o da Nilcik'e kavuşmuştu.

Senelerdir güneşe hasret kalan, eksikliğini çeken ben; gece olmasına rağmen güneşimi bulmuş gibi hissediyordum.

Gece Güneşi'mdi belki de?

"Nil..." diye mırıldandı. Sesi boğuk çıkıyordu saçlarıma gömüldüğü için. Gözlerim hala dopdoluydu.

"Efendim?"

"Bırakasım gelmiyor." Kıkırdayarak başımı omzundan çektim ve yüzüne baktım. Yüzlerimiz arasında çok az bir mesafe vardı ve bu benim parmak uçlarıma kadar titrememe sebep olmuştu.

Mavi gözleri ışıldıyordu gözlerime bakarken, dudaklarında ise ufacık bir gülümseme vardı. Saçları rüzgardan hafifçe dalgalanıyordu. Utanmadan izledim yüzünün her bir zerresini. Hepsini aklıma kazıdım, unutmak istemiyordum yüzünü. Kavanozuma saklayıp, her gece azıcık çıkarıp hasret giderecektim.

"Hayret, utanmıyorsun?" Dedi yarım ağız sırıtarak. Bunu söylediği anda utanmaya başlarken kaşlarımı çattım.

"Ya Evran!" Diye mızmızlanıp başımı tekrar omzuna koyduğumda Evran kısık bir kahkaha attı.

"Bebek seni."

Evran banka ilerlediğinde kollarımı hala çekmemiştim ondan. Sanki ilk buluşmamız değildi, sanki senelerdir görüyorduk birbirimizi. Öyle bir samimiyet vardı aramızda. Banka geldiğimizde kollarımı çektim. Evran hala bırakmamıştı.

"Oturmasak mı?" Dediğinde kalbim yumuşacık olmuştu.

"Pamuk şeker yiyeceğim ama." diye alayla konuştuğumda sırıttı ve beni bıraktı. Banka oturduğumuzda pamuk şekeri bana uzattı.

"Al bakalım." Hevesle pamuk şekerimin paketini açtım ve kocaman bir ısırık aldım. Pamuk şeker yiyordum, ilk buluşma umrumda falan değildi.

Büyük ısırdığım için ağzımın kenarları yine pamuk şeker olmuştu ama önemli değildi. Böyle şeyleri pek umursamazdım. Beni olduğum gibi sevmesini istiyordum.

"Hala inanamıyorum." diye mırıldandı yüzümü izlerken. Pekala... Pamuk şekeri normalde bir ayı gibi yiyebilirdim ama o beni böyle izlerken nasıl yiyecektim?

"Ben de." dedim ve pamuk şekerimden bir ısırık daha aldım.

"Neden sakladın kendini benden?" Sesinden kırıldığı belli oluyordu. Yavaşça pamuk şekerimi ağzımdan uzaklaştırdım ve dudaklarımı ıslattım.

"Bilmiyorum... Hazır hissetmedim sanırım. İlk konuşurken bu kadar yakınlaşacağımızı düşünmüyordum, iş ciddiye binince korktum sanırım."

Doğruydu. O gün dışarı arkadaş edinmek için çıkmıştım ve Evran'ı ilk gördüğümde hissettiğim duygunun bir tarifi yoktu. O anı hatırladıkça aklımda beliren tek düşünce arkadaş olarak Evran'ı istediğimdi. Sanki o olmasa, başkasını istemeyecekmişim gibiydi.

GECE GÜNEŞİWhere stories live. Discover now