KIŞ GÜNEŞİ | TATLI İNTİKAM

2.3K 203 373
                                    

Ya cidden sınır koyan yazarlardan olmak istemiyorum ama yorum sınırı koymak aşırı hoşuma gitti yorumlara çok gülüyorum şdfmğslds Ayrıca hayalet okuyucularla da tanışıyorum bu sayedee <3

Bu yüzden kızmazsanız sınırı söylüyorum; 275 yorumCUK nokta falan koymayın bir zahmet :d Satır aralarında görüşürüz, çokça öptüm!

Oy sınırı koymadım ehehe :)) Ay bir saatte geçmeyin sakın bölümü hazır değil sldlsşd Korkutuyorsunuz beni çünkü bölüm bölüm diye kuduruyorsunuz aksmals

İyi okumalar pamuk şekerler!

Yağmurun altında sırılsıklam olmuştuk ama yine de dudaklarımız birbirinden ayrılmamıştı. Öpüşmemiz iyice yavaşlamıştı ve gözlerim kapanıyordu.

Ruhsal ve bedensel olarak kendimi oldukça yorgun hissediyordum ve tek isteğim Evran'ın kollarında saatlerce uyumaktı.

Evran elini saçlarımda gezdirirken dudaklarıma aralıklı öpücükler bırakıyordu. Diğer eli yanağımı okşuyordu, asla geri çekilmiyor dudaklarımdan bir santim bile ayrılmıyordu.

"E-Evra-n." Öpmeye devam ettiği için ismini yarım yamalak söylemiştim. Bana cevap vermeden yumuşacık dudaklarını dudaklarımda gezdirmeye devam etti. Kısık, baygın gözlerimle ıslak yüzünü izlerken içime derin bir nefes çektim. Şu an, hayatımda hiç olmadığım kadar huzurlu hissediyordum.

"Bir daha-"

"Bir daha oyun yok. Neysem o olacağım, her zaman ki gibi." Cümlemi kendi devam ettirdiğinde hafifçe gülümsedim. Sanki konuşarak zaman kaybetmiş gibi dudaklarını tekrar hafifçe dudaklarıma bastırdığında gözlerim tekrar kapandı.

Yağmurun şiddeti çok fazlaydı ve saçlarım ıpıslaktı. Evran'ın parmaklarını saçlarımda gezdirmesi iyiden iyiye uykumu getirirken "Güneş doğacak," diye mırıldandım.

Bunu duyması şiddetli yağmurun bile yapamadığını yapıp dudaklarımdan çekilmesini sağladı. Elimden sıkıca tuttuktan sonra ıslak çimende yürüyerek eve yöneldi, ben de onu takip ettim.

Sürgülü kapıyı açıp içeri girdik ve yukarı çıktık. Volkan ve Pınar koltukta uyuyakalmıştı. Umut ve Nehir'in ne zaman geldiğini bile bilmiyordum ama bir koltukta kurulmuşlardı. Nehir Umut'un kucağında yatıyor, Umut ise saçlarıyla oynuyordu.

Yiğit ise yaptığımız altıncı sandviçi yiyordu.

Sincap ağzıyla bize dönüp "Süre tuttum, ateşli kavganızdan sonra tam kırk sekiz dakika öpüştünüz."

Utançla bakışlarımı kaçırırken Evran Yiğit'i duymamışçasına telaşla sordu;

"Nil'i eve götüremem. Yerleşebileceğimiz kalın perdeleri olan bir oda var mı?"

"Volkan'ın odasına gidin, siyah perde var. Biz diğer odalara geçeriz." Dediğinde Evran başını salladı ve beraber alt kata indik. Odaya geçtiğimizde Evran elimi bırakmadan boydan boya cama ilerleyip siyah perdeyi kapattı. Şüpheyle camı süzerken "Bir şey olmaz," diyerek içini rahatlatmaya çalıştım.

"Dolabından bir şeyler alalım, hasta olacaksın." Dedi Evran ve yine elimi bırakmadan dolaba ilerleyip iki tişört ve kendine bir şort çıkarttı. Bana uzattığında boştaki elimle tişörtü aldığımda bir süre sessizce birbirimize baktık.

"Elini bırakmadan giyebileceğimi sanmıyorum," diye mırıldandığımda mutsuzca elini çekti. Yorgunlukla üstümdeki ıslanmış elbisenin askılarını sıyırdım ve vücudumdan sıyırdım. Islak elbise ayak ucuma düştüğünde karışmış saçlarımı elimle açmaya çalıştım.

GECE GÜNEŞİWhere stories live. Discover now