KIŞ GÜNEŞİ | PİNOKYO

3.1K 191 90
                                    

"Ay Nil, hangisini izlesek?" Nehir seçtiği birkaç filmi bana gösterdikten sonra fark etmez dercesine omuz silktim. Evran konuşmamızdan sonra bir işim var diyerek gitmişti. Biz de Nehirle eve gelmiş, atıştırmalık bir şeyler hazırlamıştık.

Evran'ın nereye gittiğini bilmiyordum. Violet'in yanına gitmeyeceğine dair söz verdirmiştim. Artık onu tamamen hayatımızdan çıkartmak istiyordum, karşı karşıya gelmelerini bile istemiyordum.

Bize yapacağını yapmış, çekip gitmişti. İntikam almak, hesap sormak bize o iki seneyi geri getirmeyecekti.

Aklıma Yiğit geldiğinde daha çok moralim bozuldu. Başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi tavana diktim. Mutlu değildim, Yiğit yanımda değilken kendimi tamamlanmış hissedemiyordum.

O benim kalbimde büyük bir yer taşıyordu ve ben onu çok özlüyordum. Birbirimizi kırmış olabilirdik ama bunlar halledilmeyecek şeyler değildi, tabi bana göre...

"Yiğit'i düşünüyorsun değil mi?" Nehir'in sesiyle kendime gelirken ona baktım ve yavaşça başımı salladım.

"Onu özlüyorum. Yanlış yaptığımızı biliyorum ama bu kadar tepki vermesini beklemiyordum. Benim kötü bir amacım yoktu ki, sadece Yiğit'in ve Volkan'ın mutluluğunu istiyordum."

"Senin nasıl kötü bir amacın olabilir ki Nil? Sen tanıdığım en temiz kalpli insansın. Yiğit de biliyor bunu. Sadece fazla doluydu. Ama yine de senin üstüne çok geldi, bunu yapmaması gerekiyordu."

"Ben sorun etmiyorum Nehir bunu. Gerçekten etmiyorum. Onun mutlu hallerini nasıl iyi karşılıyorsak, sinirli ve mutsuz hallerini de çekmemiz gerekiyor. Bana bağırmış, ne oldu yani? Yiğit bunu yapmak istemezdi ki..."

Nehir'in dudaklarında hoş bir gülümseme belirirken başıyla beni onayladı ve kısaca sarıldı.

"İstemezdi tabi, o seni kırmaya kıyamaz ki? Eminim ki çok pişman olmuştur."

Kapı çaldığında dolan gözlerimi kırpıştırıp kapıya ilerledim. İçimde oluşan değişik hisle kapıyı açtım. Karşımda Evran ve Volkan duruyordu. İster istemez yüzüm asılmıştı. Gelmeyeceğini bile bile Yiğit'i bekliyordum çünkü. Bu hayat sana ne zaman güldü ki Nil?

"Hoş geldiniz." Dedim ve geçmeleri için yol verdim.

"Ne oldu, bizi gördüğüne pek sevinmedin galiba?" Dedi Evran alaylı bir sesle. Hafifçe gülümseyip ona sarıldım ve yanağına öpücük kondurdum. Evran içeri girdiğinde Volkan'a da sarıldım.

Evran ve Volkan içeri ilerlerken omzumun arkasından onlara baktım.

"Nehir çok güzel filmler seçti, siz de bir bakın ister-"

Sözümü bölen şey kapıyı kapatamamamdı. Kaşlarım çatılırken yere baktım. Bir ayak kapıyı kapatmamı engelliyordu. Kapıyı tekrar açıp karşıma baktığımda ise ağzım kulaklarıma varmıştı.

Yiğit'di. Yüzünde mahçup bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

"Bana söylemek istediklerini biliyorum, sana söylemek istediklerimi biliyorsun. Ee, o zaman? Sarılalım mı?" Deyip kollarını açtığında mutlulukla boynuna atladım.

"İşte bu be! Tayfa katliam geri döndü!" Herkes Nehir'e ciddi misin bakışı atarken kahkaha atıp tekrar Yiğit'e sarıldım.

"Ne var ya? Bu grubun bir ismi olması gerek. Şeye ne dersiniz? Sap Nehir ve çiftgiller?"

"Ya!" Volkan büyük bir kahkaha attığında kapıyı kapatıp Yiğitle içeri geçtik.

"Bence güzel." Nehir hala isim düşünüyordu. Bu hallerine sırıtırken Evranla Yiğit'in arasına oturdum. Bakışlarım Evran'a dönerken çenemi koluna yasladım.

GECE GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin