KIŞ GÜNEŞİ | GEÇMİŞTEN BİR SAYFA

2.5K 167 86
                                    

Dövmecinin önüne geldiğimizde Evran'ın elini heyecanla biraz daha sıktım ve hafifçe zıpladım.

"Bebek gibisin," dedi Evran gülüşlerinin arasından.

"Bebek değilim Evran, sadece çok heyecanlıyım."

"Heyecanlı bir bebek gibisin." Diye düzelttiğinde ben de güldüm ve hep beraber dövmeciye girdik. Evran birkaç dakika önce adamla konuştuğu için adam bizi bekliyordu.

"Merhaba!" Heyecanla konuştuğumda adam elindeki işi bırakıp bize döndü ve gülümsedi.

"Hoş geldiniz, karar verebildiniz mi?"

"Evet, verdik." Dedi Evran bana kaçamak bir bakış atarken. Adam bizden birkaç yaş büyük olmalıydı ve birçok dövmesi vardı.

"Nasıl bir şey istiyorsunuz?"

"Güneşin etrafında yıldızlar olan bir dövme." Adam biraz düşündükten sonra bize kağıtla kalem verdi.

"Siz aklınızda olan şeyi çizin, ben de profesyonelleştireyim."

Evranla beraber küçük sandalyelere oturup kağıdı masaya bıraktık ve birbirimize baktık. İkimiz de çok heyecanlıydık ve Evran'ın gözleri parlıyordu.

"İlk sen, ben de tamamlarım." Dediğinde gülümseyerek kalemi aldım ve biraz düşündükten sonra kağıda yarım bir güneş çizip Evran'a verdim.

"Ay?" Diye bir öneride bulunduktan sonra o da çemberi tamamlayacak şekilde bir hilal çizdi. Ardından ayın arka kısmına dört yıldız çizdi.

"Evran çok güzel oldu!" Ağlamak istiyordum. O kadar güzeldi ki...

Nehir ve Yiğit yanımıza gelip çizime baktıktan sonra kocaman gülümsediler.

"Cidden çok güzel. Ay, ben de mi yaptırsam?" Diye düşünen Nehir çoktan dükkanda Umutla beraber gezmeye ve kendine dövme seçmeye başlamıştı.

"Hazır mı?" Evran kağıdı adama verdikten sonra bana döndü.

"Nereye yaptıralım?"

"Bilmem ki, bileğimize olur mu?" Deyip el bileğimi gösterdiğimde Evran hoş bir gülümsemeyle başını salladı.

Bu sırada adam zaten düzgün çizdiğimiz için pek zorlanmadan dijitalleşirmişti.

"İlk kim?" Diye gülümseyerek konuştuğunda Evran elimi tutup beni deri koltuğa oturtturdu ve hemen yanıma diz çöküp diğer elimi tuttu.

"Fazla acımıyor aslında ama acırsa söyle." Dediğinde hafifçe başımı salladım. Adam bileğimi sildikten sonra resmi yapıştırdı ve taslağını çıkarttı. Ardından makineyi çalıştırdı. Sesi korkunçtu ama canımın yanıp yanmayacağını pek önemsemiyordum.

İğneyi batırdığında hafifçe suratımı buruşturdum. Milyon tane iğne saplanıyordu ama ben sadece gıdıklanıyordum.

"Acıyor mu?"

"Hayır, sadece gıdıklanıyorum." Dediğimde Evran kısıkça güldü ve parmaklarını parmaklarıma kenetledi.

Dövmenin yapılması on dakika sürmüştü ve bu süreçte Evran hep yanımdaydı. Dikkatle dövmeye bakıyor, acıyıp acımadığını soruyordu.

"Bitti!" Dedi adam makineyi kenara bırakarak. Ardından kolumu silip sardı. Sıra Evran'daydı.

Ben kalktığımda Evran koltuğa oturdu. Ben de tıpkı onun gibi yanına geçip koltuğa oturdum. Evran bu halime gülerken saçlarımı karıştırdı.

"Neden gülüyorsun ya?"

"Ne bileyim, küçücük bir şeysin gelmiş elimi tutuyorsun."

"E ama sen de tuttun."

GECE GÜNEŞİWhere stories live. Discover now