GECE GÜNEŞİ | PASTA SAVAŞI

3.9K 232 52
                                    

Dolu gözlerimle kolyeye bakarken ne diyeceğimi bilemiyordum. Bu sıralar duygusallığın sınırını zorluyordum ve her şeye ağlayabilecek kapasitedeydim.

Şu an kolyenin güzelliği için ağlayabilirdim mesela.

"Evran... Bu hayatımda aldığım en değerli, en güzel hediye."

Evran beğendiğim için sevinirken kolyeyi elimden aldı ve gülümsedi.

"Dön bakalım." Titreyen parmaklarımla saçımı tuttuktan sonra arkamı döndüm. Evran narin bir şekilde kolyeyi taktıktan sonra enseme bir öpücük kondurdu. Elimi kolyeye götürüp önüme döndüm ve Evran'ın boynuna atladım.

"Çok güzel, çok!"

"Deli, sakin ol." dedi gülerek. Boynuna ardı arkası kesilmeyen hızlı öpücükler kondururken Evran gülüyordu. Sakin ol Nil, boğma adamı...

"Çok seviyorum seni..." Diye fısıldadım başımı boynuna gömerken. Evran huzurlu bir nefes alıp sırtımı okşadı ve saçlarıma öpücük kondurdu.

"Ben de seni çok seviyorum meleğim, tahmin edemeyeceğin kadar çok hem de."

"Hadi bakalım, bugün ağlamak yok!" Evran ayağa kalkıp elini uzattığında kıkırdayarak ayağa kalktım. Mutluluktan olsa bile ağlamayacaktım.

Bugün benim en güzel günüm olacaktı.

Bizimkilerin yanına gittiğimizde pasta savaşı yapıyorlardı. Birbirlerinin yüzlerine pasta sürüp gülüyorlardı. Dayanamayıp ben de güldüğümde Nehir elini arkasına saklayarak hızla yanıma geldi.

"Ne gülüyorsun bakayım sen?" Nehir elini arkasından çekip bana gösterdiğinde anında gülüşüm soldu. Elinde kremayla bana sırıtıyordu.

"Hiç... Gülmedim ki ben?"

"Güldün gördüm!" Dedi ve yüzüme kremayı sürdü.

"Ya Nehir!" Kahkaha atarak uzandı ve yanağımdan öptü. Bu hareketiyle yumuşarken gülümsedim.

"Tamam tamam kıyamam, gel sileyim." Yanağımı silmesi için uzattığımda Nehir bir anda ağzıma krema bulaştırdı. Gözlerim irileşmiş bir şekilde ona bakarken Nehir çoktan benden kaçmaya başlamıştı.

"Gel buraya Nehir, kafanı pastaya gömeceğim!"

"Yakalarsan!" Böylece masanın etrafında koşmaya başlamıştık. Hayır bir de hızlı koşuyordu, yetişemiyordum! Yiğit, Volkan ve Evran bizim bu halimize gülerken pastadan krema alıp Evran'ın yanına gittim.

"Hayır... Hayır!" Kaçacağı sırada çoktan omzundan tutup eğildim ve burnuna krema sürdüm. Evran mutsuz bir şekilde bana bakarken kıkırdayıp yanına oturdum.

"Pasta bitti... Savaş da bitti," dedi Yiğit ve pastayı kenara koydu. Şampanyadan bir yudum alıp Evran'a baktım. Burnunda kremayla bana bakıyordu.

"Hadi fotoğraf çekelim!" Dedi Yiğit heyecanla. İlk fotoğrafımız olacaktı. Herkes onaylayıp ayağa kalktığında fotoğraf makinesini aldım ve Volkan'a verdim. Boyum yetişmeyecekti. Volkan öne geçti ve kolunu uzatarak yukarı kaldırdı. Evran'ın yanına geçip gülümsedim.

"Nil kadraja girmiyorsun kanka, çok kısasın." Volkan gülerek konuştuğunda göz devirdim.

"Üzmeyin, minik o," dedi Evran sırıtarak. Arkasını dönüp eğildiğinde sırıttım ve sırtına atladım. Kollarımı iki yana açarak kocaman gülümsedim.

"Çekiyorum!" Yiğit ve Nehir poz yarışına girerken kahkaha atıyordum. Herkes poz verdiğinde Volkan fotoğrafı çekti, flaş gözümü almıştı.

GECE GÜNEŞİWhere stories live. Discover now