KIŞ GÜNEŞİ | KADEH

2.9K 193 123
                                    

Son sahnede üşenmeyip medyadan şarkıyı başlatmanız dileğiyle...

Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde Evran'a bakarken dayanamayıp kollarımı beline sardım ve çenemi göğüsüne yaslayarak gözlerimi gözlerine diktim.

"Evran," dedim tatlı bir ses tonuyla. Evran gözlerini kaçırırken devam ettim; "Okyanus gözlüm?"

Evran gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken ifadesini düzeltti ve sahte bir şekilde çattığı kaşlarıyla bana baktı.

"Hiç şebeklik yapma. Alttan alttan da bakma bana öyle." Gözlerimi kırpıştırarak ona bakmaya devam ederken dudağının kenarı kıvrıldı. Bana asla dayanamıyordu. Kollarımı boynuna doladığımda Evran düşmemem için ellerini belime koydu. Tripli olsa da hala beni koruyordu.

Ayaklarım yerden kesilirken burnumu burnuna sürttüm ve yanağına sıcak bir öpücük kondurup kokusunu içime çektim. İçim huzur dolarken geri çekilip gözlerine baktım.

"Sen bana 'beni anlamıyorsun' dediğinde çok... Değişik hissettim, biliyor musun?" Evran dudaklarını birbirine bastırırken kaldığım yerden devam ettim; "Bu cümle bazı şeylerden daha üzücü olabiliyor. Biz şu zamana kadar hep birbirimizi anladık, ayrıyken bile ve... Şimdi böyle düşünmen, bilmiyorum."

"Öyle hissettim sadece, üzülmeni istemiyorum," dediğinde hafifçe gülümsedim.

"Haklısın Evran, yani Çağlar'ın seni görmezden gelme konusunda. Ama benden hiçbir zaman şüphen olmasın, tamam mı?" Evran hafifçe gülerek elini yanağıma koydu ve hafifçe okşadı.

"Senden hiçbir zaman şüphe etmem ben Nil. Hiçbir zaman."

Dudaklarımda gülümseme belirirken Evran'a biraz daha yaklaşıp dudaklarına küçük ama hissiyatı büyük bir öpücük kondurdum.

"Çok seviyorum seni," diye mırıldandım dudaklarım dudaklarının üstündeyken. "Ben daha çok." Dedi devam ettirerek.

"Oo burada film var, ismi de kavgadan sonra yaşanan aşk ateşinin elli tonu." Yiğit'in sesiyle arkamı dönerken hepsi bir anda koşarak içeri girmiş, Volkan masadan aldığı çekirdeği herkese dağıtmıştı.

Evran'a sarılmış, ayaklarım yere değmezken dört arkadaşımız karşımıza geçmiş, bizi izleyerek çekirdek çitlemeye başlamışlardı.

"Normal değilsiniz lan siz, ruh hastaları." Dedi Evran sırıtarak.

"Kardeş siz de çok normal sayılmazsınız." Dedi Umut çekirdeği Nehir'e verirken.

"Tamam kesin şamatayı, işimiz var bizim." Diyen Evranla ona döndüm.

"Ne işi?" Bu sırada hala ayaklarım yere değmiyor, salonda çekirdek çitleme sesleri yankılanıyordu.

"Markete gideceğiz, siz de Nehirle evde bekleyin."

"Biz neden gelmiyoruz?"

"Güzelim bekleyin işte," dediğinde başımı salladım. Bir bildiği vardı muhtemelen.

"Çabuk dönün ama, bu evden artık o kadar hoşlanmıyorum." Diyen Nehirle tüylerim ürperirken Evran başını salladı. Yere indikten sonra onlar markete gitmiş, biz de masaya kurulmuştuk.

Evran'ın yokluğundan faydalanıp bir sigara yaktım ve arkama yaslandım. Sigara içmemden hiç hoşlanmıyordu. Bünyemde bu hastalık varken sigaradan ölmem trajikomik olurdu. Nehir de sigarasını yaktığında çoktan dedikoduya başlamıştık.

"Umut?" Dediğimde Nehir gözleri parlayarak bana baktı. Çok heyecanlı görünüyordu ve ben Nehir'i ilk kez böyle görüyordum. Umut'a gerçekten abayı yakmış olmalıydı.

GECE GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin