KIŞ GÜNEŞİ | HEPİMİZ BİRER RENGİZ

3K 172 110
                                    

Ertesi günün akşamı hepimiz odalara hazırlanmak üzere dağılmıştık. Nereye gideceğimizi bilmiyorduk, çıkınca kararlaştıracaktık. Getirdiğim kıyafetlere kararsız bir şekilde bakarken Evran yanıma geldi ve bavula bakıp hiç düşünmeden altına gri bir şort, üstüne de beyaz tişört alıp geri gitti.

Ah, erkekler...

Omzumun arkasından ona bakarken o gözlerini benden ayırmadan tişörtünü çıkartıp yatağa attı ve göz kırptıktan sonra sırıtarak eşofmanını bir çırpıda çıkarttı. Dudağımı dişleyip heyecandan deli gibi atan kalbimi yok sayarak önüme döndüm. Sakin ol Nil... Sakin. Alt tarafı mükemmel derecede bir vücudu var. Ne olmuş?

Zorlukla bavuluma dönüp buz mavisi bir şortla beyaz tişört aldım ve doğruldum. Evran hala arkamdaydı ve beni izliyordu, bunu hissedebiliyordum.

Aniden gelen hırsla tişörtümün uçlarından çıkartıp yere attım ve tuttuğum nefesimle elimi şortumun kenarlarına koydum. Tam indireceğim sırada Evran'ın ellerini hissetmemle irkildim.

Sırtım göğüsüne değdikten bir saniye sonra nefesini saçlarımda hissettim. Kalbim deli gibi atıyordu. Ne kadar süredir birlikte olursak olalım, her seferinde sanki bana ilk defa dokunuyormuş gibi heyecanlanıyordum.

Evran'ın elleri narince belimden kayarak şortumun kenarlarında durdu ve kalçalarımdan sıyırdı. Şort bacaklarıma düşerken Evran belimi okşayarak ellerini çekti.

"Evran..." dedim sessizce.

"Söyle," derken burnu saçlarımdan boynuma kaymış, içimi titretecek bir öpücük kondurmuştu.

"Beni hep sen soy." Dedim boş bulunarak. Bunu dememle gözlerimi sıkıca yumarken odadan kaçıp gitmemek için kendimi zor tutuyordum.

Evran'ın kısık gülüşü tüylerimi diken diken ederken beni kendine döndürdü, sırıtıyordu.

"Soyarım." Dedi gülüşlerinin arasından. Somurtarak ona bakarken Evran burnuma dokunarak kenara koyduğum şortu aldı ve eğilip giymem için şortu tuttu. Somurtmamı bozmadan omuzlarından tutundum ve önce bir bacağımı, daha sonra diğer bacağımı soktum. Evran çıplak göbeğime küçük bir öpücük kondurduktan sonra doğruldu ve şortu yukarı çekip düğmesini ilikledi, daha sonra fermuarı çekti.

Fermuarı çeken elinin değdiği yer sayesinde bayılmamak için, daha doğrusu üstüne atlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bana neler olduğunu hiç bilmiyordum, bazen kendimi tanıyamıyordum.

Tişörtümü aldıktan sonra somurtkan yüzüme bakıp tekrar güldü ve tişörtü başımdan geçirdi. Daha sonra bağlı kollarıma bakarak "Sen kollarını bırakmazsan nasıl giydireceğim?" Dediğinde omuz silktim.

"Çocuk musun sen?" Tekrar omuz silktim. Evran kollarımı zorlanmadan çözüp birini havaya kaldırdı ve tişörtten geçirdi, ardından diğer kolumu da geçirdi ve tişörtümü düzeltti.

Saçımın başımın dağıldığını fark ettiğinde ise sırıtarak saçlarımı tişörtümün içinden çıkarttı ve eliyle düzeltti.

"Neye somurtuyorsun?"

"Ben somurtmam." Deyip tişörtümü şortumun içine sıkıştırdım ve beyaz ayakkabılarımı giydim. Evran da giydikten sonra beraber odadan çıktık.

Hala yüzünden silinmeyen bir gülümsemesi vardı. Bu tatlı hali beni de gülümsetirken dışarıya çıktık. Herkes hazırlanmış bizi bekliyordu.

"Hadi çıkalım." Dedi Yiğit bakışlarını telefonundan çekerek. Herkes ayaklandığında beraber dış kapıya ilerledik ve bahçeden çıkarak arabaya bindik. Kendimi zorlukla ortaya atıp bacaklarımı araya sıkıştırdıktan sonra çenemi Evran'ın omzuna yasladım ve heyecanla ona baktım.

GECE GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin