KIŞ GÜNEŞİ | BİZİM ŞARKIMIZ

2.4K 158 40
                                    

Bahçede oturmuş, ne yapacağımızı konuşuyorduk. Tavan yapmış hormonlarım beni değişik duygulara sürüklerken Yiğit'in her şeye 'hayır!' demesine karşılık göz devirip arkama yaslandım.

"Ne yapalım o zaman?" Dedi Nehir sıkılmışçasına.

"Orman yürüyüşü?" Volkan'ın fikriyle herkes hevesle birbirine bakarken aklımıza geçen gecenin gelmesiyle hızlıca bu şıkkı eledik.

"Sohbet?" Dedi Umut en sonunda. Sanırım yapabileceğimiz bir tek bu vardı. Umut arkasına yaslandıktan sonra bakışlarını bize çevirdi.

"Soru cevap tarzında ilerleyelim. Sohbet olur hem," Herkes başıyla onayladığında Umut bana döndü ve gülümseyerek sordu;

"Nil, bu hayattaki en büyük pişmanlığın ne?" Bu soruyla dudaklarımı birbirine bastırırken arkadaşlarımın gözleri bana çevrilmişti. Başımı aşağı eğerek sessizce konuştum;

"Aslında birçok pişmanlık var benim hayatımda, hangisinin en büyük olduğunu seçemiyorum."

"Ne onlar?" Dedi Umut beni üzmenin verdiği pişmanlıkla. Ellerimle oynarken burukça gülümseyip omuz silktim.

"Senelerimi bir oda içerisinde geçirip kendimi her şeye kapatmam mesela, veya Evran'a git demem, o geri geldiğinde ona inanmamam... Ama sanırım en büyüğü-" Durup yutkundum ve bir süredir yapmadığım bir şey tekrar gün yüzüne çıktı ve tırnaklarımla elimin üstünü çizmeye başladım.

"Annem." Derin bir nefes alıp devam ettim; "Eğer ben o gün, pes edip güneşin karşısına çıkmasaydım annem hala yaşıyor olacaktı."

"Hayır," dedi Evran. Ardından çizdiğim elimi fark edip sıkıca ellerimi tuttu ve başımı kaldırmamı sağladı. Dolu yeşil gözlerim, okyanus mavisi gözlerinde dolanırken dudaklarımı kemirdim.

"Hayır," dedi tekrar. Kararlılıkla bana bakıyordu.

"Kendini suçlamana izin vermeyeceğim. Annenin ölümü senin suçun değildi Nil."

Yiğit omzumu sıvazlarken başımı olumsuzca salladım ve her birinin gözlerine baktım ve gülümsedim.

"Biliyorum, yanımda olmak istiyorsunuz. Ama eğer ben komaya girmeseydim annem bu hastalığa kapılmayacaktı. O benim yüzümden öldü ve-"

"Nil, bazı şeyler olacağına varır. Sen etki etsen de, etmesen de." Umut'un araya girmesiyle dolu gözlerim ona çevrilirken Umut hafifçe gülümsedi ve öne eğilip elini elimin üzerine koydu ve devam etti;

"Hiçbir şeyin önüne geçemezsin, kardeşim. Bu yüzden kendini suçlamayı bırak. Ben de bıraktım."

"Sen de mi bıraktın?" Dedim şaşkınlıkla. Başını salladı yavaşça ve elini çekip arkasına yaslandı.

"Senelerce kendime böyle eziyet ettim. Kardeşimin ölümünden kendimi sorumlu tuttum."

"Evren," dedi Evran. Kuzeni aklına gelmişti. Bakışlarını Umut'a çevirdi ve hafifçe gülümsedi;

"Umay'ın ölümü senin suçun değildi Umut,"

"Evren de senin suçun değildi." Aralarındaki bağ içimi ısıtırken ikiside bana döndü. Evran bir elini saçıma götürüp kulağımın arkasına attı. "Annenin ölümü de senin suçun değildi, tıpkı Umay ve Evren gibi..."

"Kendine bunu yapma, pamuk şeker." Dedi Nehir hafifçe gülümseyerek. Hepsine minnet dolu gözlerle bakarken kendime gelmek istercesine hafifçe öksürüp Yiğit'e döndüm.

"Evet, sana soruyorum. En kötü hissettiğin an?" Yiğit biraz düşündükten sonra dudaklarını ıslatarak hepimize kaçak bir bakış attı;

"Sanırım eşcinsel olduktan sonra arkadaşlarıma ve aileme ilk itiraf ettiğim an. Çevremde kimse kalmamıştı ve kısa süre içerisinde herkesin haberi olmuştu. Kaç kişinin dalga geçtiğini, zorbalık yaptığını tahmin bile edemezsiniz... Bunlar yüzünden psikolojim bozuldu ve aylarca hap kullandım, kendimi her şeye kapatmıştım." Yiğit çok zorbalık yaşamıştı ve bunun sebebi sadece dar görüşlü insanlardı.

GECE GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin