GECE GÜNEŞİ | EVREN

4.5K 265 111
                                    

Yarım saattir şarkı söylüyorduk, tamamen coşmuştuk ve etrafımızda büyük bir çember vardı. Evran gitarı yana koyduğunda kalabalıktan büyük bir alkış koptu.

Birbirimize bakıp gülümsedikten sonra ayağa kalktık, kalabalık dağılmaya başlamıştı. Evran bana yaklaşıp tam önümde durdu, aramızda az bir mesafe vardı.

"En güzel doğum günümdü." diye fısıldadı buruk gülümsemesiyle.

"Daha bitmedi!" Diye bağırıp gitarı ona verdim ve kolundan tutup koşmaya başladım.

"Dur, dur deli!" Diye bağırdığında onu dinlemeyip daha hızlı koşmaya başladım. Kahkaha atarken Evran beni geçmişti.

"Ya! Yakalarım bak seni." dedim koşmaya devam ederken.

"Yakalayamazsın" Hırslanıp adımlarımı hızlandırdım.

"Benim üç adımım senin bir adımın Evran!"

Kahkaha atıp yavaşladı. Yanından koşarak geçerken beni belimden tutup kendisine çekti. Sırtım göğüsüne değdiğinde kalbim temastan mı, koşmaktan mı bilmiyordum ama deli gibi hızlanmıştı.

"Geçtim seni..." dedim fısıldayarak. Nefes nefese kalmıştım. Burnunu saçlarımda gezdirerek fısıldadı.

"Geçtin."

"Hadi sahile inelim." Dedim ona dönerek. Başını salladığında yürümeye başlamıştık. Çok mutluydum, o da çok mutlu görünüyordu.

Sahile doğru ilerlerken bir grup kız takıldı gözüme. Yanında ben vardım ama onlar umursamadan Evran'ı izliyorlar, kendi aralarında gülüşüyorlardı. İster istemez moralim bozulmuştu. Kızlara sinirle bakarken derin bir nefes aldım, neden kıskanmıştım ki ben şimdi?

Evran'a söyleyip söylememek arasında gidip gelirken en sonunda parmak uçlarımda yükselip kulağına yaklaşmaya çalıştım. Saçma çabam Evran'ın beni fark edip eğilmesiyle son bulmuştu. Göz devirip kulağına fısıldadım.

"Bu tarafa değilde, diğer tarafa mı gitsek?"

"Kıskanç." dedi Evran gülerek, nereden anlamıştı? Benim bir şey dememe izin vermeden büyük, yumuşak elini elimde hissettim. Parmakları parmaklarıma kenetlendiğinde dudaklarımda ufak bir gülümseme belirmişti. Ona baktığımda o da bana gülümsedi.

"Oldu mu?" Dudağımı dişleyip başımı salladım ve kızları umursamadan ilerlemeye devam ettim. El ele yürüyorduk! Sakin ol Nil...

Sevgili gibiydik. Bu düşünce yüreğimi ısıtırken sahile gelmiştik, saat oldukça geç olmuştu ve kimse yoktu. Sahi, saat kaçtı?

Evran elimden hafifçe çekiştirip ilerlediğinde kumda düşmemeye çalışarak onu takip ettim. Geldiğimiz yerde hiç insan yoktu.

Evran gitarı kuma bıraktığında ben de çantamla telefonumu kuma bıraktım. Ilık bir rüzgar esiyordu ve deniz kokusu her yerimizi sarıyordu. Huzurla kuma oturduğumda Evran da yanıma oturdu.

"Seninle güneşin doğuşunu izlemek istiyorum." dedi hafifçe gülümseyip.

En çok istediğim şeydi belki de bu, ama olmasının imkanı yoktu. Dudaklarımdaki buruk gülümsemeyle denize bakarken titrek bir nefes aldım.

Ona bugün söyleyecektim, bilmeye hakkı vardı. Eğer olurda kötü bir tepki verirse diye beni eve bırakırken söylemeye karar verdim. En azından o ana kadar güzel vakit geçirebilirdik. Yapmayacağını biliyordum ama riske atmak istemiyordum, şimdi söylersem ve o giderse daha çok üzülürdüm. Bugünün özel olmasını istiyordum.

"Ne düşünüyorsun bakalım, pamuk şeker?" Dedi ve omzunu omzuma çarptı. O hafif çarpmıştı ama kendisi bir deve olduğu için yana sendelemiştim. Evran gülüp düşmemeyim diye kolumdan tuttu.

GECE GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin