5

3.8K 230 14
                                    


Ilgaz'ın yeni işine alışması zor olmamıştı. Konuşkan bir tipti zaten, herkes ona ısınmıştı. Yalnız genç kız gün boyu akşam gideceği yemeği düşündüğünden tedirgindi. Bir patronun bir çalışana bu kadar ilgili davranması görünür iş değildi.
Karımla tanıştıracağım demese kötü niyetten iyi davrandığını düşünürdü ancak öyle bir niyeti olan adam neden karısı ile tanıştırırdı ki?

İşten çıktığı gibi bir hediye almak için merkeze indi. "Zenginlere ne alınır ki?"diye mırıldana mırıldana hediye aradı.

En son bir şey bulamayınca bir pastaneye girdi ve güzel minik pastalar aldı.
Eli boş gitmek istemiyordu.
Robert'ın korumasının mesaj olarak attığı konuma sonunda gittiğinde elleri stresten terlemişti.
Ilgaz homurdandı. "Başıma iş açtın ihtiyar."dedi ve demir kapının orada beklemeye devam etti.
"Babama ihtiyar mı dedin sen?"

Arkadan gelen sert sesle olduğu yerde sıçrayarak adama döndü. "B-ben-"

Babasına ihtiyar deme cesaretine sahip tek kişinin kendisi olduğunu düşünürdü.

Kaşlarını çattı Salvatore. Kızı tanımıştı. "Sen şirkette yeni başlayan mimar değil misin?"

Ilgaz gülümsemeye çalıştı ancak çok başarılı olamadı. "Evet benim."dedi. "Siz de patronun sinirli oğlu."

Tek kaşını kaldırıp,"Benimle saygılı konuş."diye uyardı kızı sertçe. "Ne işin var burada?"

"Babanız çağırdı."

"Peki iş için mi, ya da cevap verme merak etmiyorum. Şimdi zile basacak mısın? Basmayacaksan çekil ben basacağım."

Bilge yutkundu. Dilini tutmayı beceremediği için her gün kendisine o kadar çok lanet okuyordu ki bir gün bir duası kabul olacak ve çarpılıp kalacaktı.
Utanarak ve kekeleyerek,"Evet. Pardon."dedi ve zile bastı.

Kapı bir dakika sonra açılınca ayakta dikilen ailesi ile kaşlarını çattı Salvatore.
İçeri girerek,"Hayırdır?"dedi. Annesi gülümseyerek oğluna sarıldı.
Sonra dönerek Ilgaz'a baktı. "Hoş geldin güzel kızım. Mari kızın elindekileri al. Ne zahmet ettin, keşke almasaydın."

"Olur mu efendim, elim boş gelemezdim." Robert gülümsedi. "Sağ olasın kızım. Hadi içeri girelim. Birazdan sofra hazır olur."

Salvatore bir kıza bir ailesine bakarak durumu anlamaya çalışıyordu.
Annesi ve Ilgaz koltuklara ilerlerken babası yanına gelip,"Beğendin mi?"diye sordu.

Salvatore şaşkın bir öfkeyle kaşlarını havaya kaldırdı. "Bu o mu?"diye fısıldadı.
Kafasını salladı Robert. "Evet o. Bak aynı zamanda nasıl nazik. Eli boş gelmemiş."
"Beğenmedim. Geri gitsin."
Güldü Robert. "Sahtekar."
Salvatore ağzını açıp kıza bağıracakken babası bunu fark ederek bastonunu oğlunun kafasına geçirdi.
"Sakın."diye tısladı. "Sakın."

Salvatore burnundan sertçe nefesini dışarı vererek ağzını kapalı tuttu.
Çünkü babası uzun zamandır atmadığı korkunç bakışlarından birini atmıştı.
"Birazdan İpek gelecek. Söylemediler mi sana?"diye fısıldadı.

Robert tekrar gülümsedi. "Söylediler. İşime geldi. Kimin daha iyi olduğunu göreceğiz."

Babası, annesi ile kızın yanına gidip oturunca olduğu yerde durup derin bir nefes aldı. Onlarla oturmayacaktı.
Merdivenlere yönelerek bu evdeki çalışma odasına ilerledi.

Robert,"Nasıl beğendin mi evimizi?"diye sordu Ilgaz'a.

Ilgaz güldü. "Buraya ev demek haksızlık olur efendim."

Kahkaha attı yaşlı çift.
Onların kahkahasını duyan Salvatore garipsedi ve bu sinirlerini bozdu.

İpek'e hızlı gelmesini yazdığı mesajı yolladıktan sonra masasına oturup incelemekten ezberlediği evraklara göz gezdirdi.

HiçWhere stories live. Discover now