34

2.8K 179 19
                                    

Yorum yapan aşkkuşlarım sizleri çok seviyorum. Yorum yapmayanlar sizleri onlardan bir tık az seviyorum sorry. Siz niye susuyorsunuz ki biz çok eğleniyoruz. Yani ben öyle düşünüyorum umarım siz de eğleniyorsunuzdur.
İyi okumalarrr

**

Ilgaz ve Salvatore sabah olunca kızın evine eşyaları toparlamak için giderlerken radyoda çalan şarkıya genç adam direksiyona parmakları ile ritim tutarken çok kısa bir an eşlik etti.
Bunu duyan Ilgaz şaşkınlıkla adama döndü.
"Salvatore!"dedi heyecanla. Salvatore ona bakmadan,"Efendim?"dedi.
"Senin sesin güzel." Ilgaz kocaman gülümsedi. "Hem de çok güzel!"
Salvatore güldü. "Evet, yani sanırım öyle."
Ilgaz,"Biraz daha söyler misin?"diye sordu istekle. Salvatore kaşlarını havaya kaldırıp indirdi.
Ilgaz ofladı. "LÜTFEN!"diye ciyakladı.
Salvatore kafasını iki yana salladı.
Ilgaz kollarını göğsünde kavuşturup sustu.
Genç adam şarkı söylemeyeli uzun zaman olmuştu. Sesinin güzelliğini bir lisedeki müzik hocası ve ailesi bilirdi. Arkadaşları bile bilmezdi. Çünkü Salvatore şarkı söylemezdi.
Ilgaz adamın onu red etmesine içerlenmiş, dışarıyı sinirle izlemeye başlamıştı. Salvatore genç kızın bu haline dayanamayarak şarkıyı sessiz sayılabilecek bir tonda söylemeye başladı.
Türkçe kanal açmışlardı ve Suat Suna'nın Aramızda Uçurumlar müziği çalıyordu.

Ilgaz oralı olmamış gibi davranıp adamı dinlemeye başladı.
Gerçekten de sesi çok güzeldi.
Karizmatik bir ses tonu vardı, namelere uyum sağlayabiliyor ve notaları kaçırmıyordu.
Sonra şarkı bitti ve Türkiye de yeni moda olan rap şarkılarından biri çalmaya başlayınca genç adam yüzünü buruşturdu. "Ben konuşurken bile daha güzel söylüyorum."diye dalga geçti.
Ilgaz daha fazla trip atma numarası yapamadı ve güldü. "Hangi tür şarkılar seviyorsun?"

Salvatore düşündü.
Bilmiyordu.
"Sanırım eski Türk ve İtalyan operası hoşuma gidiyor."diye mırıldandı.

Ilgaz,"Ben hiç opera dinlemedim."dedi. Salvatore gülümsedi.

**
Yorucu bir uçak yolculuğundan sonra uyuya kalan Ilgaz genç adamın göğsüne yaslanmış uyuyordu. Salvatore arabayı kullanan şoföre otele gitmesini söylerken Robert,"Oğlum evimize niye gitmiyoruz?"diye sordu. Karşısında oturmuş anne ve babasına ciddiyetle baktı genç adam.
"İhtiyar, o eve en son ben üniversitedeyken gittik. Temizletmedim."

Robert güldü. Yanında oturan Zeynep'e bakarak,"Hovarda oğlumuz iyice aile babası oldu hanım."dedi. Zeynep kahkaha attı. Salvatore ise kaşlarını çattı. "Baba siz beni sürekli gererek ne elde etmeye çalışıyorsunuz?"
Robert derin bir nefes aldı ve gülüşünü muhafaza etti. "Germeye çalışmıyoruz aslında, sen hemen geriliyorsun."

Göz devirdi genç adam. "Neyse."diye homurdandı. "Anne çok gezinme etrafta teyzemlere filan da gitme onlar gelsinler."

Zeynep kaşlarını çatarak,"Oğlum asıl sen beni germe!"diye sesini yükseltti. "İstediğimi yapacağım. Bunca yıl sonra memleketime gelmişim!"
Ilgaz kadının sesiyle yavaş yavaş uyanırken Salvatore homurdandı. "Aferin anne kızı uyandırdın!"

Genç kız gözlerini ovuşturarak adamın göğsüne tutunup dikleşti ve vücutlarını ayırdı.
Genç adam kızın göğsüne koyduğu eli tutup dudaklarına götürdü.
"Günaydın."

"Günaydın."dedi Ilgaz diğer eliyle ağzını kapatıp esneyerek. "Ay bitmeyen yol."

Robert güldü. "Valla kızım sağ ol sayende bizim için çok güzel geçti yol."
Zeynep hak verdi. "Sohbetine hastayız."

Salvatore iç çekti. "Onlar sohbetine ben her zerrene."

Ilgaz utanarak kafasını öne eğdi ve yanaklarının yandığını hissetti.
Robert kahkaha attı. "Salvatore senin ruhunda her zaman bir İtalyan romantiği gizlendiğini biliyordum!"

Zeynep Hanım da kahkahayla hak verdi kocasına. Ilgaz,"Salvatore."diye fısıltıyla uyardı. Robert gibi bir adamın yanında çok utanıyordu.

Sonra birden koca arabanın içi kızın telefon melodisiyle doldu. Ilgaz yanındaki çantasını açarak telefonunu çıkardı.
Annesi arıyordu. "Alo, anne?"

"Geldiniz mi kızım? Sizi bekliyoruz."

Ilgaz ona kaşlarını kaldırarak bakan adama döndü. Salvatore hafif bir sinirle,"Ilgaz bizi beklemelerini mi söyledin?"diye sordu.
Ilgaz kafasını hızla iki yana salladı. "Vallahi demedim. "
Annesi ismini bağırdı. "Duyuyor musun beni, Ilgaz!"

"Anne indik evet ama sanırım gele-"
Robert sözünü kesti. "Kızım o kadar hazırlık yapmışlardır gidelim. Bakma sen bizim hergeleye."

Ilgaz tepkisini merak ettiği için genç adama baktı. Salvatore yanaklarını şişirerek,"Peki tamam!"diye homurdandı. Ilgaz kocaman gülümseyerek,"Geliyoruz anne."dedi. "Yemekte ne var, çok acıktım."

"Valla su böreği yaptık, çörek yaptık. Seviyorsun diye salata yaptık üç çeşit bir de bonfile."

"Ayy, Türk yemeklerini nasıl özledim anlatamam!"

Salvatore güldü. Genç kız daha bir saat önce yemek yemesine rağmen acıkmıştı.
Çünkü karnında iki canavar vardı.
İki güzel, tatlı ve her şeyden önemlisi Salvatore'un canavarları.
Ilgaz telefonu kapattığında genç adam şoförü uyardı ve kızın verdiği tarifin koordinatlarını telefonuna girerek uzattı.

Zeynep Hanım,"Aslında bu tiple gitmese miydik ya!"diye tedirginlik hissetti. Dünürleriyle tanışacaktı ancak yolculukta rahat olabilmek adına eşofman giyinmişti.

Siyah düz bir eşofman.
Robert'ın da ondan farklı yanı yoktu. Ya da Ilgaz'ın. Sadece Salvatore takım elbisesinden vaz geçmemişti. Çünkü adamın bir karizması vardı, çizilmesine bile izin vermeyeceği bir karizma.

İstanbul trafiği yüzünden sinir krizi geçiren Salvatore ve Robert homurdanıp duruyorlardı.
Baba oğulun benzerliğini ilk defa bu kadar net gördü Ilgaz. Salvatore,"Gidip en öndeki arabayı kim sürüyorsa direksiyonu ona sokasım-"diye tısladı ki kızın yanında olduğunu hatırlayarak sustu.
Robert,"Al benden de o kadar."dedi.
Zeynep,"Biliyor musun Ilgaz kızım, Salvatore lisedeyken sürekli kavga ederdi."diye başladı konuşmaya. Salvatore annesine çatık kaşlarla baktı. Neden birden bu konuyu açmıştı ki?
Zeynep oğlunun sinirlenmesini umursamadı. "Sürekli kimin patron olduğunu göstermek için çabaladı. Neyse ki Robert kadar güçlü başka adamın onunla yaşıt çok oğlu yoktu da büyük çekişmeler olmadı." İç çekti. "Bir kere oldu ama."
Ilgaz merak etti iyice. "Ne oldu?"

Salvatore annesi sussun diye,"Anne!"diye uyardı ancak Zeynep susmadı. "Göğsündeki mermi izlerini görmüşsündür."dedi. Ilgaz kafasını salladı. "Çocuk buna sıktı, Salvatore da ona sıktı. İlk çocuk sıktığı için aileler arasında büyük bir kavga çıkmadı. Çünkü Robert'ın en yakın arkadaşının oğluydu ancak ben eminim ki ilk Salvatore sıksa büyük kavga çıkardı."

Ilgaz adama baktı. Salvatore'un neden bu kadar çok sinirlendiğini anlamadı. Camdan dışarı bakmaya başlamıştı Salvatore.

Ilgaz'ın merakını Zeynep Hanım aydınlattı.
"Salvatore yoğun bakımda kaldı tam iki hafta, diğer çocuk ise yarı felç."

Ilgaz'ın ağzı şaşkınlıkla açık kaldı. Salvatore annesine baktı tekrardan. "Bunu Ilgaz'a anlatma sebebin ne senin şimdi?"

Ilgaz elini adamın eline götürüp tuttu. Zeynep Hanım oğluna kaşlarını çattı. "Sus bakayım!"dedi. "Karın olacak yakında, ne halt olduğunu iyice öğrensin."

Ilgaz merakla sordu. Çok üzülmüştü."Salvatore sana neden sıktı o çocuk?"

"Bana hakaret etti ben de ağzını yüzünü dağıttım."diye kısa kesti konuşmayı Salvatore. "Sonra çıkardı silahını sıktı iki el."

Robert kızdı oğluna. "Sizin sidik yarışınız bana mühim bir dosta sebep oldu!"

Salvatore güldü."çok üzüldüm."diye dalga geçti. "Hayrını görmediğin bir dost."

Robert,"O gün anladım senden bir canavar yarattığımı."dedi. "Ulan göğsünden, omzundan vurulmuşsun inadından ayağa kalkıp adamın kafasına sıkmaya çalıştın!"

Ilgaz şaşırdı. "Sizin yanınızda mı oldu bu olay?!"

Robert kafasını salladı. "Maalesef."

Salvatore kızdı. "Hamile kıza anlattığınız hikayeye, verdiğiniz detaylara bak ya!"

HiçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin