53

2.3K 127 25
                                    

Ilgaz o gün sabaha kadar uyuyamamıştı. Salvatore'un da ondan farklı bir yanı yoktu.
Fotoğrafı atanı bulmuş ve Dawson ile hesabını sormuştu.
Atan adam gülmüştü. "Sen bizi kandırısan,"demişti ağzı yüzü kan revanken mayışık ve peltek konuşuyordu. "biz de sana bunun hesabını sorarız."

Salvatore bu laflarla iyice delirmişti. Adamı kurşuna dizerek öfkeyle bağırmış ve kan yığınına doğru daha fazla ayakta duramamış, her yerinin kan olmasını önemsemeden dizleri yerde hüngür hüngür ağlamıştı.

Bu halini bir Dawson görmüştü.
Dawson arkadaşı üstünü değiştirirken,"Kenan'ın parasını kurtarmak sana mı düşmüştü?"diye homurdandı. "Orospu Kenan."
Salvatore öfkeyle,"Kes sesini Dawson."diye tısladı. "İyilik yapalım dedik! Kendi paramız olsa böyle bir şey yapar, başkasını öper miydim!? Para umurumda olur muydu sanıyorsun! Beyinsiz orospu çocuğu iki üç milyon lirası var onu da elinde tutamıyor!"

Dawson kafasını salladı. "Paranın senin için mühim olmadığını biliyorum Salvatore. Kenan kendi pisliğini kendi temizlemeliydi. Bıkrasaydın da batsaydı. Belki o zaman aklı başına gelirdi. Sadece-"

Adam sözünü kesti. "Sadece sesini kesmelisin."

Ilgaz telefonlarını açmamıştı. Eve gittiğinde yüzüne bakmamıştı.
Sarılmak istediğinde itmiş, öpmek istediğinde kaçmıştı.
Evden kovulmuştu Salvatore. Merkezdeki evine gitmiş ve orayı da yakıp yıkmıştı.
Normalde sinirini eşyalardan çıkaran biri değildi ancak geçmiyordu. Lanet olası his bitmiyor, aksine dibine odun atılan alev topu gibi büyüyordu.
O kadar öfkeli, o kadar sinirliydi ki birkaç gündür şirkettekiler ondan köşe bucak kaçıyordu.
Birkaç gün sonra işe başlayacak olan genç kız işe gitmek için adamın aldığı arabasına bile binmemişti.
Jenni'ye sabah olunca çocukları emanet eden genç kız,"Yarım gün çalışacağım zaten. Bir şey olursa muhakkak ara. Bak ne olursun, dikkatli ol."diye binlerce uyarısından sonra üstünü giyinmiş ve işe gitmişti.

Michael onu gördüğüne çok mutlu olmuştu. "Ilgaz!"diye bağırıp kıza sarılmıştı.
Ilgaz tebessüm ederek adamın sarılmasına karşılık verdi. Onu seven birkaç arkadaşı daha Ilgaz'ın masasına gelerek kadınla sohbet etmişti.
Ilgaz tüm o muhabbetlerin arasında bile Salvatore'u düşünüyordu.
Birkaç gündür hiç görmemişti.
Bugün görecekti.
Oliver,"Kızım bir yıldan fazla oldu ortalarda yoksun."dediğinde gülümsedi Ilgaz. "Öyle gerekti."

Michael düşünceli bir halde,"Senin neyin var Ilgaz? Yarım saattir konuşuyoruz yarım saattir iyi değilsin."

Ilgaz yutkundu ve omuz silkti. "İyiyim Michael. Beni düşünmen çok hoş ancak boşuna endişelenme."
Eliyle adamın omzuna dokundu. "İyiyim."dedi.

Michael gülümseyerek kızın omzundaki eline öpücük kondurdu.
Biraz sonra odasından öfkeyle çıkan patron ile herkes kendi yerine geçti.
Salvatore öfke dolu bakışlarını kızınkilere dikmiş onların olduğu salona doğru geçip,"Katherine, gel."dedi. Sonra da geri dönüp odasına gitti.
Katherine korktu. Arkadaşına,"Bu sefer kesin kovuldum."diye fısıldadı.
Titrek adımlarla adamın odasına doğru ilerledi.
Ilgaz, Salvatore'un neden Katherine'i çağırdığını merak etti.
Saate baktı. Sonra da önüne dönerek işlerine odaklandı.
Biraz sonra tekrar gözü saate çarptığında yarım saatın geçtiğini fark ederek kafasını kaldırdı ve Katherine'in masasına baktı.
Genç kız hala gelmemişti.
Boğazını temizleyerek ayağa kalktı. Michael sordu. "Nereye?"

"Lavaboya."diye geçiştirdi Ilgaz onu.
Aslında adamın odasının kapısını dinlemeye gidiyordu.
Merakla oraya doğru adımlayarak dinledi.
Daha kapıya varmaya birkaç adım kala adamın öfkeli sesini duydu. Genç adam öyle bir bağırıyordu ki Katherine'in yerinde olmak istemedi.

HiçWhere stories live. Discover now