63

1.8K 110 11
                                    

Ilgaz hışırtı sesleriyle uyanırken ayakta telaşla giyinen adama baktı.
Gözlerini ovuşturarak,"Ne oluyor?"diye sordu.
Salvatore onu duymadı. Gömleğinin iliklerini bağlayıp ceketini üstüne geçirirken,"Salvatore."diye mırıldandı Ilgaz. Uyuyalı yarım saat bile olmamıştı. Salvatore şaşkınlıkla kıza döndü. "Uyandırdım mı? Üzgünüm. Gitmem lazım, Linda zehirlenmiş."dedi ve telaşla komidinin üstündeki telefonunu aldı.
Ilgaz doğruldu. Bir sürü soru sordu merakla. "Ne olmuş? Nasıl, bende geleyim mi?"
Salvatore kafasını iki yana salladı. Eğilip kızın dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktı ve,"Gerek yok. Sabah çocuklarla seni aldırtırım. Gidip adam akıllı öğrenecek ne olduğunu öyle anlatacağım. Sen uyu,"diyerek odadan dışarı çıktı.
Ilgaz kaşlarını çattı. Giden adamın ardından öylece bakarken duvardaki saate döndü. Gecenin dördüydü.
Kendisini tekrar yatağa attı ancak uyuyamadı.
Çocukların odasına gitti sonra. Odadaki üçlü koltuğa uzanıp bebekleri izledi. Leonardo sert bir şekilde gaz çıkarıp uyandı. Ilgaz güldü. "Öyle bir gaz çıkarıyorsun ki oğlum,"dedi beşiğe gidip bebeği sallarken. "Sende ürküyorsun."
İç çekti. "İyi yönünden bakalım kendi kendine çıkarabiliyorsun. Yaşam bir ufak pırt için anamı ağlatıyor."

Gün aydınlanmaya başladığında odasına geri döndü ve giyindi.
Bebekleri odasına götürdü ve onları da bir güzel giyindirdi.
"Benim meleklerim."dedi keyifle. "Ne güzel oldunuz siz böyle."

Ilgaz için hayatında üç dönüm noktası vardı. İlki Amerika'ya gelmekti. İkincisi o sözleşmeyi imzalamak,  üçüncüsü de hamileliğiydi. Hayatı birden yüz seksen derece değişmişti.
Kocasını çok seviyordu. Canından çok. Çocuklarını da. Üçü içinde kendisinden vaz geçerdi.
"Yaşam sen de mi renkli gözlü olacaksın yoksa? Yakışıklı baba gibi, anneanne ve dede gibi."
Güldü. "Bazen babanız gibi bir adamın beni nasıl sevdiğini düşünüyorum." İç çekti. "O benim için ulaşılması imkansız bir hayal gibi. Bir kere çok yakışıklı, güçlü. Ayrıca çok da zengin. Ben sıradan bir Türk kızıyım. Güzel miyim diye bin kere düşündüm bin kere cevabını bulamadım. Siz söyleyin bebişler, anne güzel mi?"

"Anne çok güzel."

Ilgaz arkasından gelen sesle korkuyla sıçradı ve dönerek gelen adama baktı. "Sen bizi mi dinliyordun? Ne zaman geldin?"

Salvatore gülümsedi. Kıza yaklaşarak,"Bir on dakika oldu geleli."dedi ve elini kızın beline atarak kendisine çekti. "Seni izliyordum."
Ilgaz adamın yorgun yüzüne baktı. "Bizi aldıracaksın sanıyordum."
Salvatore eğilip kızın dudaklarına minik bir öpücük kondurdu. "Ben gelmek istedim. Çocukları giyindirdiysen gidelim."

"Aramadın?"dedi Ilgaz elini adamın göğsüne koyarak. "Meraktan öldüm."

"Arabada konuşuruz." Eğilip karısını öpmeye başladı.
Tüm gün bu anı bekliyordu, Ilgaz'ı görüp stresini yok etmeyi.
Biraz sonra nefesi kesildiğinde geri çekilerek,"Yaşam huyduzlandı mı?"diye sordu. Ilgaz kafasını iki yana salladı. "Bugün çok iyi maşallah."

Genç adam yatağa gidip yatan bebeklere gülümsedi. "Leo, aslanım ben yokken anne, kardeş sana emanetti. Nasıl iyi korudun mu onları?"

Ilgaz kıkırdadı. "En ödleğimiz o." Aklına kendi gazından korkması geldi ve bunu keyifle Salvatore'a anlattı. "Hem gaz çıkarıyor hem de sesinden korkuyor."

Salvatore kahkaha atarak,"Leo bu nasıl erkeklik oğlum?"diye sordu. Leonardo'ya Leo diyişi Ilgaz'ı ilginç bir şekilde mutlu ediyordu. Sanki onun gibi duygusuz bir adamın duygularının olduğunu kadına gösteriyordu.
Salvatore eğilip oğlunu kucakladı. Tombik yanağını sertçe öptü. "Hadi Yaşam'ı al, gidiyoruz."

**

"Biri babamın tatlısına zehir koymuş."dedi Salvatore iç çekerek. Şoför koltuğunda koruması vardı. O ve Ilgaz arabanın arka koltuğuna oturmuş, kucağındaki çocuklarla yolculuk ediyorlardı.
"Babam yerine Linda yiyince tatlıyı zehirlenen Linda oldu. Şükür ki erken fark etmişler. Şu anda durumu iyi."

HiçWhere stories live. Discover now