2.Sezon 28.Bölüm

1.1K 81 19
                                    

Dawson motorunu otoparka park edip hızla eve girdiğinde telaşlıydı.

Salvatore bahçedeki siyah koltuklarda öylece oturmuş düşünürken,"Geldim."diye seslenip yanına koştu.

Salvatore elindeki buz dolu viskiyi kafaya dikerek,"Hoşgeldin."diye mırıldandı.

"Anlat bakalım."dedi ve karşısına geçip oturdu. Deri ceketini çıkararak yanına attı. "Ne oluyor?"

"Babamın iki tane piçi varmış."diye sinirle güldü Salvatore. Dawson çatık kaşlarla arkadaşının dediklerine odaklandı.
"Biri benden büyükmüş ve hakkını istiyormuş. Diğeri ise üç yaşında."

Dawson şaşkınlıkla gözlerini belerterek,"Ne!"diye bağırdı. "Bunu benim moruk bile yapmazdı, Robert amca kafayı yemiş."

"Bende babamı reddettim, evini, parasını. Her şeyini ve gelip bana dedi ki eğer bu evi bırakıyorsan, karını da bırakacaksın."

"Ne alaka lan?"

"Onu da bana babam vermiş."
Sıkıntıyla yüzünü sıvazlamaya başladı. "Bırakmazsam elimden o alacakmış."

Dawson,"Siktirsin."diye tısladı. "Bu nasıl tehdit ulan?"

Salvatore arkadaşının siyah gözlerine bakıp,"Görüyor musun Dawson?"dedi. "Zor anda babam bile beni sevdiğimden vuruyor, ne anlamalıyım? Babamın sevgisini samimi nasıl bulabilirim? Her zaman korkuyordum karıma bir şey olacak, bir şey yapacaklar diye ama en yakınımda olan insan da onu hedef haline getirdi. Korkum niye hiç azalmıyor?"

Dawson arkadaşının derdini dert bilerek,"Korkma amico."dedi. "Hiçbir sik yapamazlar. Ne sen ne de ben yeni yetmeyiz. Baba maba dinlemem ağızlarına ederim. Liam seninkinden farklı mı sanki? Cansın ile evlenirken nasıl sorun çıkardığını sen biliyorsun."

"Dawson,"diye mırıldandı Ilgaz. "Senin ne işin var burada?"

Dawson kafasını kaldırıp salon bahçe kapısından ona bakan kıza gülümsedi. "Merhaba Ilgaz,"

"Merhaba."diyerek uykulu gözlerle tebessüm etti. "Ablamı neden yalnız bıraktın? Saat dört."

"Ablan yalnız değil canım, evde ordu dolusu insan var biliyorsun. Salvatore çağırdı geldim."

Ilgaz kafasını sallayarak yanlarına gitti. "Lütfen beni yanlış anlama, korkuyorum. Doğumu yaklaştı, biliyorsun."

Dawson gülümseyerek,"Anlayabiliyorum seni. Sorun değil."dedi. Salvatore,"Neden uyandın?"diye sordu yanına oturan karısına.

"Andreas uyandı, emzirmeye kalktım. Seni göremeyince merak ettim."

Salvatore biten bardağına biraz daha viski koyup kafasını salladı. "İstersen git uyu."

Dawson sehpadaki viski şişesi ve boş bardağa uzanıp kendisine bir içki doldurdu.  "Ilgaz, git uyu be oğlum. Çoluk çocuk yoruyor zaten."

Ilgaz gülerek kafasını salladı. Kocasına,"Burada uyusam?"diye sordu yalvaran gözlerle. Salvatore gülerek"Gel."dedi ve iyice uca oturup eliyle dizine vurdu. Ilgaz kocasına uzanarak dudaklarına bir öpücük bıraktı. "İyi geceler."diye mırıldandı ve başını adamın dizine koydu.

Salvatore ve Dawson, Fransızca konuşmaya başladılar.

Ilgaz içinden okkalı bir küfür etti. Anlamıyordu lanet olsun!

"Babam şansını çok zorluyor."dedi Salvatore. "Karıma zarar verirsen gözünün önünde kafama sıkacağım dedim, çocuklarıma ve bana sen sebep olacaksın dedim."

Dawson şaşkınlıkla,"Saçmalama lan!"dedi. "Gerzek gerzek konuşup benim sinirimi bozma."

"Ilgaz'a zarar gelirse ben yaşayamam. Beş çocuğumuz var. Sadece ben değil, çocuklarım da yaşayamaz. Hepsi annelerine çok düşkün."

HiçWhere stories live. Discover now